Olay, Antakya merkeze bağlı Harbiye beldesinde meydana geldi. Bir süredir psikolojik tedavi gören Nilgün B. (25) eşinin İstanbul'a çalışmaya gitmesinin ardından bir anda depresyona girerek 4 yaşındaki oğlu Hasan ile 15 aylık kızı Defne'yi boğarak öldürdü, ardından evin terasına çıkarak ikinci kattan aşağı atlamak istedi, ancak yakınlarının olayı fark etmeleri üzerine yakalanarak atlamaktan kurtarıldı.
İstanbul'da bir baz istasyonunda çalışan ve olaydan iki gün önce İstanbul'a gittiğini söyleyen baba Mehmet B. (32), eşiyle birbirlerini severek evlendiklerini ve beş yıl nişanlı kaldıktan sonda beş yıl önce evlendiklerini ve bir oğlan ile bir kızları olduğunu ancak bu güne kadar hiçbir sorun yaşamadıklarını söyledi. Eşinin çocuk eğitimi konusunda sertifikası ve diploması olduğunu anlatan Mehmet B., "Eşim, melek gibi bir kadın. Son iki ayda eşimde bir değişiklik oldu ve önce hastaneye götürdük. Daha sonra rahatsızlıklarının artması üzerine psikiyatri uzmanına götürdük" dedi.
Doktorun bu hastalığın yeni başlangıç olduğunu ve bu hastalığın kadınların yüzde 70'inde bulunabileceğini kendilerine söylediğini ve korkacak bir durum bulunmadığından ilaç vererek tedaviye başladıklarını söyleyen Mehmet B. şöyle konuştu: "Kendisi bir aylık izine çıkacaktı. Bize 'ilaçları muntazam kullansın geldiğimde tekrar bakarız' dedi."
Olayın meydana geldiği tarihten iki gün önce İstanbul'a gittiğini ifade eden Mehmet B., şunları söyledi: "Salı günü buradan hareket ettim Çarşamba günü İstanbul'a yetiştim. Daha otobüsten iner inmez bana annen çok hasta acil gel dediler. Hemen otobüse atlayıp döndüm. Bana çocuklarımın öldüğünü söylemediler. Annemin hastanede öldüğünü sanıyordum. Sonradan çocuklarımın öldüğünü söylediler. Eşimin böyle bir şeyi yaptığına hâla inanamıyorum. Evdeyken iyiydi onun için çalışmaya gittim böyle bir şey yapacağını bilseydim gitmezdim."
Kendisi evdeyken eşinin çok iyi olduğunu söyleyen Mehmet B., sözlerine şöyle devam etti: "Sanırım yanlış tedavi verilmiş. Çünkü bu gidip gelici bir hastalıkmış. Ben eşimi biliyorum böyle bir şeyi yapması imkansız. Doktor bize çocukları kendisinden uzak tutun. Yalnız bırakmayın deseydi bunlar olmazdı. Eşim çocukların öldüğünden dahi habersiz. Mahallede çocuklarına ve ailesine düşkünlükle tanınır. Çevredekilere dahi çocukların yetişme tarzını öğretir ve çocukların dövülmesine ve şiddet uygulamasına karşı gelirdi. Mahalledeki kadınlar gelir eşimden çocuk eğitimi konusunda ders alırlardı." Eşinin suçsuz olduğunu söyleyen Mehmet B., "Çocuklarım öldü eşim cezaevine düştü benim evim yıkıldı ocağım söndü" diye yakındı.
Eşinin tedavisi konusunda tüm ailenin seferber olduğunu belirten Mehmet B., sözlerini şöyle sürdürdü: "Benim kadar amcam Sabahattin bey, kayınbiraderim ve baldızım sürekli olarak kendisiyle ilgileniyorlardı. Bu nedenle evin tüm ihtiyacını temin ettim ve bol miktarda para bırakıp gittim. Hiçbir maddi sıkıntımız yoktu."
Nilgün B.'nin babası Sabahattin B. de tedavinin yeni başladığını ve doktorun bir aylık tedavi verdiğini ancak kızının üç gün ilaçlarını almadığını söyleyerek, "15 gün bizde kaldı sürekli olarak gözetim altında tutuyorduk. Bazen bize ben delimiyim bana deli muamelesi yapıyorsunuz derdi. Olay günü eve gideceğini söyledi bizde eve götürdük" dedi.