KIRŞEHİR (A.A) – Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Biz terörle en ciddi mücadeleyi veriyoruz. Terörist başlarından bir tanesi bir laf söylüyor, ona inanıyorlar; benim kanımdan, benim milletimden, benim canımdan, benim inancımdan, kıblesi bir, Allah'ı bir, Peygamberi bir, Hükümetin başındakine veya Hükümetin bakanına inanmıyorlar. Allah'tan korkun'' dedi.
Arınç, Kırşehir Ahi İşadamları Derneğinin (KAHİAD) düzenlediği ''Demokrasi Ülkemizi Kalkındırır'' konulu konferansta yaptığı konuşmada, ''hükümetin PKK ile pazarlık yaptığı'' iddialarına yanıt verdi.
''Milletin terör belasından ne kadar şikayetçi olduğunu, ne kadar canının yandığını bildikleri için en büyük ahlaksızlığa da oradan girerek, 'milletin kafasını çelebilir miyiz' diyorlar'' diyen Arınç, konuşmasını şöyle tamamladı:
''Terörist başlarından bir tanesi, Kandil Dağı'ndan sözde bir şey söylemiş, 'biz devletle anlaştık' demiş. Devletle anlaştık deyince 'hükümetle anlaştı'ya çevirip, 'gördünüz mü? Hükümet PKK ile anlaştı' diyorlar. Bu alçakça bir iftiradır. AK Parti, ne parti, ne hükümet ne milletvekilleri, hiçbir terör örgütüyle terör örgütü mensubuyla oturup konuşacak, pazarlık edecek değildir. Başka yerlerde arasınlar. Bizim içimizde böyle bir şey yok. O yüzden bu iftiraları ortaya atanlar, milletin kafasını bulandırmak istiyorlar. Biz terörle en ciddi mücadeleyi veriyoruz. Terör örgütünün başındaki adamlardan biri bir laf söylüyor, ona inanıyorlar, benim kanımdan, benim milletimden, benim canımdan, benim inancımdan, kıblesi bir, Allah'ı bir, Peygamberi bir, hükümetin başındakine veya hükümetin bakanına inanmıyorlar. Allah'tan korkun. Sizin Başbakanınız dünyanın tanıdığı, cesaretli yiğit adam, İsrail Cumhurbaşkanına, 'siz sadece adam öldürmesini bilirsiniz' diyen bir insan. Kendi genel başkanları, saatlerce oturur da bir küçük kıpırdama bile göstermezdi birilerinin yanında. Adeta bir tablo gibi, duvardaki bir resim gibi hayat emaresi göstermezdi. Bizim Başbakanımızı dünya tanıyor. Dünya tanıdığı için de Obama önce Türkiye'ye geliyor.''
''BAŞKA FERHAT SARIKAYA'LAR MESLEKTEN ATILMASIN''
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararıyla görevine son verilen cumhuriyet savcısı Ferhat Sarıkaya'ya haksızlık yapıldığını savunan Arınç, 12 Eylüldeki halk oylamasında bu sorunun da ortadan kalkacağını, HSYK kararlarına da yargı yolu açılacağını söyledi.
Ferhat Sarıkaya'ya sahip çıktığını belirten Arınç, şunları kaydetti:
''Hiç kimse ona iş vermeyi, hiç kimse onunla ilgilenmeyi, cesaret verici bulmadı. Çünkü o her şeyden mahrum bir hale gelmişti. Haber gönderdim, kendisini şu ana kadar hiç görmedim, yeminle söylüyorum. Ama yaptığı iş onurlu bir işti, ona karşı meslekten atılması da çok kötü bir cezaydı, maalesef zulümdü. Dedim ki 'ben Meclis Başkanıyım, gelsin ona Mecliste iş vereceğim. Hukuk müşaviri yapacağım' dedim. Büyüklük buradadır, haber gönderdi bana 'çok teşekkür ediyorum, hiç böyle bir şey düşünmüyorum. Ben konuşmayacağım. Evet böyle bir zulüm ve haksızlık yapıldı, ben kaderime razıyım' dedi. Başkası olsa balıklama atlardı, koşar gelirdi ama bu asil insan, mesleğinden atıldı. Başka Ferhat Sarıkaya'lar da mesleğinden atılmasın, onlara zulmedilmesin diye çalışıyorum, HSYK bunun yolunu kesmek isterse, bunun yargı yolu açık diyorum.''
''NASIL İNANACAĞIM SANA?''
Muhalefetten ve muhalefetin güçlü olmasından şikayet etmediklerini belirten Arınç, şunları söyledi:
''Muhalefet, ertesi gün iktidara gelme arzusuyla çalışacaktır ve iktidarın yanlışlarını gösterecektir, doğrularını da kendisi gösterecektir. Bugün bakıyorsunuz bir genel başkan, 'şu sorun var' diyorsunuz 'evet var' diyor. Çözecek misiniz 'çözeceğim', peki nasıl çözeceksiniz? 'Söylemem, iktidara geldikten sonra görürsünüz'. Ben senin hangi formülle bunu çözmek istediğini nereden bileceğim? Başörtüsü sorunu var mı 'var', çözecek misin 'çözeceğim'. Başörtülüler üniversiteye girecek mi 'onu söyleyemem ama herkes üniversitede okuma hürriyetine sahip olacak'. Nasıl olacak 'geldikten sonra görürsün, bunu fazla kaşımayın'. Sen 'çözeceğim' diyorsun ama biz bunu MHP ile çözmeye kalktık, 485 milletvekilinin 411'i 'evet' oyu kullandı, sen atları koşturdun, Anayasa Mahkemesine geç kalmayayım diye, akşamın 5'inde müracaat ettin ve iptal ettirdin. Şimdi bu sabıkan varken, 'ben bunu çözeceğim' derken, nasıl çözeceğini de söylemezsen, ben nasıl inanacağım sana?''