Matthew Price
BBC Atina
Yunanistan'daki ekonomik kriz nedeniyle işsizler ve evsizler ordusuna katılanların sayısı her geçen gün artıyor. Yunanlılar artık geleceğe daha karamsar bakıyor.
Orta Doğu, Afrika ya da Karayipler'de gıda yardımları yadırganacak birşey değil. Ama bir Batı Avrupa başkenti için durum farklı. Atina'da birçok kişi her gün bir kutu fasulye konservesi ve çorba için kuyruğa giriyor. Eczacı Sotiris Triantafilu da onlardan biri. Triantafilu, iyi giyimli, ciddi görünümlü, 30'lu yaşlarda biri. Ekonomik kriz nedeniyle iki ay önce sekiz yıldır çalıştığı işyerinden ayrılmış. Yedi yaşındaki kızı hastalanmış. İlaç almaya gelmiş. Gıda yardımını kolunun altına sıkıştırmış. "İşsizim. Başka türlü ayakta kalma şansımız yok" diyor. Kuyrukta ağlayan çocuk, sessizliği bozuyor. İnsanlar floresan ışığının altında sessizce sıranın kendilerine gelmesini bekliyor. Kapı her açıldıkça içeri soğuk giriyor. Atina'nın yoksul mahallelerinden birinde bir klinikteyiz. Bazı çocuklara aşı yapılıyor. Bir odada, yandaki hastanede mesaisini bitirdikten sonra burada gönüllü olarak çalışan bir doktor hasta muaeyene ediyor.
Ağzında maske olan bir hemşire hastalardan birinin adını çağırıyor. Bir kadın ayağa kalkıyor. Onun da kolunun altında yiyecek yardımı kutusu var. Dimitra Kulizu, bir yardım örgütünün posteri altında sabırla sırasını bekliyordu. Fotoğraf az gelişmiş bir ülkede çekilmiş. Açlıktan bir deri bir kemik kalmış bir çocuk posterde şaşkın gözlerle objektife bakıyor. Dimitra Kulizu bir emekli. Devlet hastanesinde bakınmaya bile parası yok. Onun öyküsü de farklı değil. Şimdiye kadar devletten 600 euro emeklilik maaşı alıyormuş. Bu parayla iş bulamayan oğlu dahil tüm aileyi geçindiriyormuş. Şimdi yardımları kesilmiş. Yeni kemer sıkma önlemleri kapsamında hükümet bu ay, emeklilik maaşlarının yüzde 20 oranında kesileceğini açıkladı. Bu 120 euro demek. Kulizu "Bu adil değil" diyor ve parası kesilirse ailenin daha da zora gireceğini söylüyor. Burada herkes bu korkuyu yaşıyor. Yunanistan'da halkın üçte birinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı tahmin ediliyor. Ama bunların çoğunluğu çok kötü durumda değil. Evsiz ya da sokakta değiller. Aslında bir çoğunun gıda yardımına da ihtiyacı yok. Ancak neredeyse herkesin işi kaybeden ya da maaşı kesilen bir tanıdığı var. Ve insanlara doğalından güvence sağlayan geleneksel yardımlaşma da yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Örneğin, bir ailenin kızı ya da oğlu işsiz kalınca tüm aile yardımlarına koşarmış. Ama iki-üç çocuğun da hiçbir geliri yoksa bir emekli maaşı yetersiz kalıyor. İşte Yunanistan'da asıl endişe yaratan şey de bu. Nüfusun krizle başedebilme kapasitesi düşüyor. Bazıları artık organik sebze-meyve alamamaktan yakınıyor. Ama bazılarının sıkıntıları daha büyük. Fakat hepsi geleceğe endişeyle bakıyor.