LONDRA (İHA) - Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AB'yi çifte standartla suçlamasının ardından Avrupa gazetelerinde Türkiye'nin üyeliğini savunan ve karşı çıkan yazılar dikkat çekti.
Times gazetesinde yer alan haberde Erdoğan'ın dün Kopenhag'da "Müzakere tarihi verilen 6 ülkede siyasi kriterlerin tamamıyla yerine getirilmemiş olduğunu görüyoruz" dediği, Baltıklar'daki Rus azınlıkla Orta ve Doğu Avrupa'daki Çingene azınlıklara uygulanan ayrımcılıktan söz ettiği anlatıldı. Gazetelerde, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış'ın, "Avrupa Birliği liderlerinin siyasi reformların nasıl uygulanacağını görmek istemeleri anlaşılır bir şey ama bunun için 6 ay yeterlidir" yönündeki açıklaması da dikkat çekti.
Financial Times'taki haberde ise Erdoğan'ın Kopenhag'dan gittiği Washington'da Bush'un kendisine, Amerika'nın, Türkiye'ye Avrupa yolunda verdiği desteğin bedelini vurgulayacağı belirtildi. Haberde, bu bedelin Irak'taki muhtemel savaşa Türkiye'nin vereceği destek olacağı ifade edildi.
Financial Times gazetesi bugün Türkiye'nin siyaseti ve ekonomisini anlatan 6 sayfalık bir ekle çıktı. Gazetenin Ankara muhabiri Leyla Boulton, 3 Kasım seçimlerinin ekonomik ve siyasi rönesans umudu getirdiğini yazdı. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecini anlattığı bir başka yazısında ise Boulton, Türklerin Avrupa ile ortak tarihi olduğunu yazarak, "Son döneminde Osmanlı'ya 'Avrupa'nın hasta adamı' derlerdi, Asya'nın değil" dedi.
"ERDOĞAN, AKDENİZLİ FUTBOL ANTRENÖRÜNE BENZİYOR" Ekte Recep Tayyip Erdoğan'ı anlatan bir yazı da yer aldı. "Profil" adlı bölümü David Gardner yazdı. Başlıkta, Erdoğan'dan "Halktan yetki almış, kendine güvenen bir lider" diye söz edildi. Yazıda Tayyip Erdoğan'ın, İslamcı lider olarak anılmak istemediğini, bunun antidemokratik, tek tipçi bir izlenim uyandırdığını söylediği, din ve devlet işlerinin ayrılmasını savunduğu aktarıldı. Yazıda Erdoğan için, "Kendisine adanmış kalabalıkları ve sadık ekibini kontrol ederken sanki bir molla değil de, Akdenizli bir futbol antrenörüne benziyor, belki, eski bir futbolcu olmasının da etkisiyle" denildi.
Erdoğan'ın tutumu ve sözlerinin taktik olarak AK Parti'den kuşku duyan orduyu rahatlatmaya yaradığını belirten yazar, stratejik olarak Avrupa Birliği rotasına yönelen Genelkurmay'ın da artık müdahale imkanlarının sınırlanacağına dikkat çekiyor. Bu noktada üst düzey bir askeri yetkilinin şu sözleri aktarıldı:
"Sorun, bütün önemli kararları ordunun aldığı izlenimi vermemizde. Pratikte asıl sorun, partilerüstü bir geleneğin bu ülkede bulunmaması. Temel konularda uzlaşma yok. Ama bu hızla değişiyor..."
Gazeteye göre ise bunun ne kadar hızla değiştiği, sadece Erdoğan'ın Türkiye'yi şimdiki kargaşadan çıkarıp çıkaramayacağını değil, demokrasi ile İslam'ın uyum gösterip göstermeyeceğini de gösterecek. Yazı şöyle devam etti:
"Bu tecrübenin yankıları, Türkiye'nin sınırlarının çok ötesine ulaşacak. İslamcılar ulusları için artı değer olamıyor. Çünkü ya demokrasiye engel oluyorlar ya da despot liderler için demokrasiye karşı bahane teşkil ediyorlar. Erdoğan'ın elinde sadece Türklerin değil, diğer Müslümanlar ve Arapların da bu engelleri atlamasını sağlayacak fırsat var."
Financial Times'ın, Türk firmalarının ilanlarıyla süslenmiş ilavesinde Türk gazeteci Metin Münir'in Türk bankacılık sektörü ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının Türkiye'deki durumuna ilişkin makaleleri de yer aldı.
"TÜRKİYE'NİN ÜYELİĞİ, AVRUPA AĞIR YÜK OLACAK"
Avusturya'da Der Standaard, Tayyip Erdoğan'ın çifte standart suçlamasından sonra iki farklı görüşü savunan makalelere yer verdi. Bir yorum yazısında gazete, Türkiye'nin üyeliğinin Avrupa için fazla ağır bir yük olacağını savundu. Yazıda, "Doğu'ya doğru genişleme 2010'lu yıllara yayılacak, bütün enerjileri emecek bir iş. Türkiye ekonomik, siyasi ve kültürel olarak, üyeliğinin faydalı olamayacağı kadar Avrupa'dan uzak" denildi.
Aynı gazetedeki bir başka yorum yazısında ise Türkiye'nin üyeliği hem görev hem de şans olarak sunuldu. İnsan hakları ve azınlıkların korunması gibi konularda Türkiye'nin eksikliklerini kabul eden yazar, "Ama, Türkiye'nin kararlı biçimde reformlara devamını teşvik etmek amacıyla üyelik konusunda net bir perspektif sunulması yönünde aynı gerekçeler sunulabilir" dedi.
"TÜRKİYE'YE KAPIYI AÇIN" Danimarka'da Information gazetesi ise üyelik müzakerelerine başlanacak tarih verilmesinin vaktinin geldiğini yazdı. "Türkiye'ye kapıyı açın" başlığıyla sunulan başyazıda, bu konudaki Avrupa Birliği içindeki görüş ayrılıklarının aynı anda hem "evet" hem de "hayır" denmesine yol açtığı belirtilidi. Yazıda, "Son örneğini geçen hafta gördük: Fransa ve Almanya ortak teklif sunarken güya ellerini uzatıyorlardı. Türkiye'nin başvurusunun 2004'te düşünüleceği, belki o zaman üyelik görüşmelerine başlanacak tarihin de verilebileceği sözü veriliyordu" denildi.
Danimarka gazetesi, bu teklifin hiçbir anlamı olmadığını çünkü kurallara göre, zaten Türkiye'nin gösterdiği ilerleme ve siyasi reformlarının, müzakerelere başlanacak bir tarih belirlenmesi için düzenli olarak izlenmesi gerektiğini yazdı.
Danimarka'nın yakın komşusu İsveç'teki Sydsvenska Dagbladet gazetesi ise Fransız-Alman teklifini dengeli bulduğu yorumunu yaptı. "Lütfen Türkiye'yi olumlu bir işaret verin" diyen gazete, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin adaletli bir reform dalgası başlattığı, ağır bir İslam rengi taşıyan ülkenin birliğe katılmasından memnunluk duyulacağı belirtilmeli. Buradaki hayati unsur Kopenhag kriterleri olmalı. Yani demokrasi, piyasa ekonomisi ve insan hakları. Dini bağlılık ya da şifreli kültürel koşullar değil" diye görüş bildirdi.
2004'te üye olacak ülkelere ilişkin tartışmalar da sürüyor. Danimarka gazetesi Ekstra Bladet, Kıbrıs, Slovakya ve Estonya'nın üyelik müzakerelerini kapatmalarını, "genişleme pazarlığında Avrupa'dan daha fazla para alma çabasında havlu attılar" diye nitelendirdi. Brüksel'e uzun bir talep listesi getiren Polonya'nın ise dönem başkanı Danimarka'nın Dışişleri Bakanı'nın şiddetli tepkisiyle karşılaştıkları da belirtildi. Yazıda, Bakan Per Stig Moeller'in Polonyalılara, "Bu liste bir zirve toplantısında çözülemeyecek kadar uzun" diye karşılık verdiği aktarıldı.