Ankara (AA)- Bir zamanlar dillerden düşmeyen şarkıdaki gibi, güneşli yağmurların başlamasıyla "her bahar aşık olanlar"ın bunu yaşadıkları hormonal değişimlere borçlu olduğu bildirildi.
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Zülküf Önal, hormonal değişimler dolayısıyla bahar ve yaz aylarında duyguların yoğun hissedildiğini ve çok daha kolay aşık olunduğunu bildirdi. Romantik aşkın hayat verip motive ettiğini, bu sürecin insan türünün devamlılığı için de gerekli olduğunu anlatan Önal, beynin belli bölümlerinin aşk
konusunda farklı rolleri olduğunu bildirdi. Limbik sistemin olumlu ve olumsuz duygusal hafızayı depoladığını, uyku ve iştah döngülerini kontrol ettiğini, kokuları doğrudan işlediğini anlatan Önal, vücutta aşktan sorumlu bazı hormon ve moleküller de bulunduğuna dikkati çekti.
Kadınlardaki limbik lobun erkeklerden daha büyük olduğunu bildiren Önal, bunun kadınların ilişkilerde daha istikrarlı ve tutarlı olmalarını sağladığına dikkati çekti. "Aşkın kimyasal senfonisi" denilen hormonların işleyişi ile ilgili de bilgi veren Önal, östrojen, testesteron, nitrik oksit ve feromonların "çekim"; adrenalin, noradrenalin, dopamin, serotonin ve feniletilenaminin "karasevda"; oksitosin ve vazopressinin "bağlılık"; azalan serotonin ve endorfinin ise "ayrılık"tan sorumlu olduklarını bildirdi.
-"ROMANTİK AŞKI TETİKLEYEN GÖRSEL UYARI"-
Sıradan bir konuşma yapan bir erkekle kadının beyinlerinin taranmasıyla yapılan çalışmadan da söz eden Önal, "Erkeğin beyninde cinsellikle ilgili bölgeler aktive olurken aynı durum kadın beyninde izlenmemiştir. Erkek bu görüşmeyi potansiyel bir cinsel randevu olarak görürken, kadın bu durumu 'konuşan iki insan olarak' algılamıştır. Romantik aşkı tetikleyen görsel uyarıdan başka bir şey değildir. Sanıldığı gibi ses, zeka, cazibe veya sosyal ve finansal statünün bir önemi yoktur" diye konuştu.Prof. Dr. Mehmet Zülküf Önal, ilk bakışta birbirinden etkilenen çiftlerin incelendiği bir araştırmada, simetrik kemik yapısının beğenide etkili olduğunun, bunun doğacak çocukların genetik yapısını belirlediğinin tespit edildiğini söyledi.
Aşkın, başladığı ilk dönemde beynin ödül devrelerini tetikleyerek kokain, eroin, morfin gibi uyuşturucu etkisi yarattığını kaydeden Önal, bu etkinin 6-8 ay kadar sürdüğünü bildirdi. 10 yıldan fazla evli 5 bin çift üzerinde yapılan bir araştırmaya göre evlilikteki romantizmin 7 yıldan daha az sürdüğünü anlatan Önal, şunları söyledi:
"Yeni evliler arasındaki romantizm 2 yıl, 6 ay, 25 gün sonra bitiyor. Bu süreden sonra erkekler düzenli, kadınlar da bakımlı olmayı bırakıyor. Evliliğin 3. yılında çiftlerin yüzde 83'ü yıl dönümlerini kutlamak için çaba sarf etmemeye başlıyor. Araştırmaya katılan çiftlerin yüzde 83'ü evliliklerinin ilk aylarında el ele tutuşurken, 937.5 gün sonra bu oran yüzde 38'e düşüyor. İlk yıllarda günde 8 kez birbirlerine sarılan çiftler, ilk yıldan sonra bunu yapmamaya başlıyor. Araştırmaya göre, bu oranlar dışarıda sürpriz bir akşam yemeği ve televizyon kumandasının paylaşılması için de geçerli."
Önal, aşkın stresi azalttığını ve sağlıklı bir yaşam için gerekli olduğunu sözlerine ekledi.