HABER

Balkanlar'ın geleceği tartışılıyor

SARAYBOSNA (İHA) - Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da düzenlenen Güneydoğu Avrupa Ülkeleri İşbirliği Süreci Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi başladı.

Zirveye Türkiye'den Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile İstanbul Milletvekili Egemen Bağış katılıyor. Zirvenin ana gündem maddesini Kosova'daki etnik çatışmalar oluşturuyor.
Bu arada, sabah saatlerinde yapılması planlanan Başbakan Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis arasındaki görüşme, Erdoğan'ın Türk Birliği'ni ziyaretinden dolayı ertelenmişti. İki lider arasındaki görüşmenin öğleden sonra yapılması bekleniyor.

Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis'le görüşme yapacak olan Erdoğan, daha sonra Bulgaristan Cumhurbaşkanı Georgi Parvanov ve Arnuvatluk Başbakanı Fatos Nano ile biraraya gelecek. Başbakan Erdoğan, zirvenin sabah oturumunun ardından Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Süleyman Tihiç'in devlet ve hükümet başkanları onuruna vereceği öğle yemeğine katılacak. Erdoğan, daha sonra Bosna-Hersek Cumhurbaşkanlığı Konseyi Başkanı Süleyman Tihiç ve Başbakan Adnan Terziç ile görüşecek. Zirvenin öğleden sonraki oturumuna da katılacak olan Erdoğan, zirve sonuç bildirisinin kabulünün ardından bir basın toplantısı düzenleyecek. Başbakan Erdoğan, akşam Türkiye'ye dönecek.

Bilindiği gibi, 1989 yılından bu yana Balkanlarda bölgenin siyasi yapısını kökten ve kalıcı şekilde değiştirecek gelişmeler meydana geldi. Komünizmin çöküşü, ideolojik, askeri ve ekonomik bloklaşmanın ortadan kalkması, batı tipi demokrasi ve serbest piyasa ekonomisinin halklar tarafından da desteklenen ulusal amaçlar olarak kabul edilmesi, bu değişimin en belirgin özelliklerini teşkil etti. Buna karşılık, Balkanların geleneksel yapısından kaynaklanan bazı sorunlar da su yüzüne çıktı. Ancak, kesin olarak söylenebilecek bir husus, göreceli olsa da, bütün Balkan ülkelerinde sorunların barışçı yollardan çözülmesi ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla ve işbirliği üzerinde genel bir fikir birliği mevcut olmasıdır.

Türkiye, bu gelişmeler ışığında, bölge ülkeleriyle mevcut ikili ilişkilerini geliştirmeye, bu ülkelerin ihtiyaç duyduğu desteği vermeye çalışıyor. Bu çerçevede; özellikle Bulgaristan, Romanya, Makedonya ve Arnavutluk'la çok yönlü ilişkiler sürdürülüyor.

Bölge ülkeleriyle ikili ilişkilerini geliştirmeye çalışan Türkiye; iş birliğinin geliştirilmesi amacıyla bölge ülkelerinin katılımıyla oluşan ve bölgeden kaynaklanan tek iş birliği forumu olan Güneydoğu Avrupa Ülkeleri (GDAÜ) İşbirliği Süreci'nde de aktif bir rol oynuyor. 1998 yılında Türkiye'nin dönem başkanlığında hazırlanan "Güneydoğu Avrupa'da İyi Komşuluk, İstikrar, Güvenlik ve İşbirliği Şartı"; 11-12 Şubat 2000 tarihlerinde Romanya'da yapılan GDAÜ Devlet/Hükümet Başkanları Zirvesi'nde imzalandı.

Türkiye, Kosova krizi sonrasında Balkanlarda istikrarın ve kalıcı barışın sağlanmasını, bölgenin ekonomik alanda yeniden imarını ve yapılanmasını, bölge ülkelerinin güvenlik gereksinmelerinin karşılanmasını amaçlayan Güneydoğu Avrupa İçin İstikrar Paktı'nı da destekliyor ve Pakt çerçevesinde oluşturulan Üç Çalışma Masası'nın faaliyetlerine aktif katkıda bulunuyor.

Bunun dışında, eski Yugoslavya'nın dağılmasıyla birlikte Balkanlarda ortaya çıkan sorunlar yumağı çerçevesinde, Bosna-Hersek'te çatışmaların önünün alınarak trajediye süreli de olsa bir çözüm getirilmesini takiben, uluslararası toplumun gündemine yerleşen bölgenin olduğu kadar Avrupa genelinin de barış, güvenlik ve istikrarını tehdit eder bir boyut kazanan Kosova krizi; uluslararası toplumun kararlı tutumu ve bunun yansıması olan NATO hava harekatı sayesinde kontrol altına alınabildi ve BM Güvenlik Konseyi'nin 1244 Sayılı Kararı ile Kosova'da yeni bir dönem başladı. Aynı zamanda bir Balkan ülkesi olan ve bölgeyle insani, tarihi ve kültürel bağları da bulunan Türkiye; başından itibaren, Kosova sorununun diplomatik yoldan çözümü konusunda ikili ve uluslararası planda büyük çaba harcadı. Türkiye sorunun barışçıl yollarla çözümü imkanı kalmayınca başlatılan NATO hava harekatına da, gerek NATO gerek bölgesel sorumluluğunun bilincinde olarak, aktif bir şekilde katıldı. Türkiye, soruna ilişkin çözümün Kosova'nın mevcut statüsünün ötesinde geniş bir özerkliği içermesini ve bulunacak çözümde Türk soydaşlar dahil Kosovalı bütün toplulukların meşru haklarının eşit biçimde güvence altına alınmasını istedi. Kosova'daki Türkler'in kazanılmış haklarının korunup geliştirilmesi, yöreye yönelik politikanın temel noktalarından birini oluşturdu. Türkiye, 1244 Sayılı Karar uyarınca, Kosova'ya yerleştirilen sivil BM Kosova Geçici İdaresi Görevi (UNMIK) ve Askeri Kosova Uygulama Kuvveti (KFOR) güçlerine de katkıda bulundu.

En Çok Aranan Haberler