HABER

Bankacı kendi riskini kendi üstlenmeli

İSTANBUL (İHA) - Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) Başkanı Ahmet Ertürk, Türkiye'nin aleyhine çalışmış olan finansal mühendisliği tersine çevirmek için uğraştıklarını belirterek, "Yaptığımız, Türkiye'nin menfaatine, kaybolan ve uçup giden paraları nasıl geri getireceğimizin çabasıdır" dedi.

TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, MÜSİAD Genel Merkezi'ne gelerek MÜSİAD Başkanı Dr. Ömer Bolat ve diğer yetkilileri ziyaret etti. Ziyaretinde bankalar ile ilgili açıklamalarda bulunan Ahmet Ertürk bankacılık sektörünün son 10 yılda gündemin birinci sırasında yer aldığını ve sektörün finansal aracılık fonksiyonunu yerine getiremediğini söyledi. İktisat Bankası'nın sahibi Erol Aksoy ile ilgili 1 milyar 600 milyon dolarlık borç ile ilgili değerlendirme yapan Ahmet Ertürk, "Dün muhtemelen kafalar karışmıştır. Biz 1 milyar 600 milyon dolar borç var diyoruz, başkası 200 milyon dolar diyor. Bunu da hiçbir finansal mühendis çözemez. Kimseye cevap vermek gibi bir misyonum yok. Bizim burada kimse ile polemik yapmaya niyetimiz yok. Bankacılık sistemini 2000-2001 yılında neredeyse yüzde 25 çökertmek gerçekten çok zor olsa gerek. Ayrı bir maharet istiyor.

Türkiye'de bankacılık sistemini bu duruma getirmek gerçekten çok ciddi bir mühendislik emeğinin ürünü olsa gerek. Şimdi bizim yaptığımız Türkiye'nin aleyhine çalışmış olan bu finansal mühendisliği nasıl tersine döndürüp, nasıl Türkiye'nin menfaatine, kaybolan paraları, uçup giden paraları nasıl geri getireceğimizin çabasıdır" diye konuştu.

"RİSKİ ALAN ÖDEMELİ" Dünyada hiçbir ticaret kurumuna hiçbir devlet organının 'Sen şu kadar borçlanabilirsin, sen şu kadar risk alabilirsin' demediğine işaret eden Ahmet Ertürk, "Bankacılık sadece bankacılara bırakılamayacak kadar önemli bir sektör. Çok sıkı düzenlenmesi gerekir. Banka krizinin yaşandığı yıllarda Türkiye'deki bankacılık regülasyonunun yetersiz olduğu açıktır. Bankacılık geçmişten daha düzenli bir rotaya girmiş durumda. TMSF'nin yaptığı işlerin bankacılık sektörü tarafından desteklenmesi gerekiyor" dedi.
Batan bankaların bıraktığı kötü mirasın temizlemesinin toplumun isteği olduğunu ve TMSF'nin de görevinin bu toplum üzerindeki yükü en aza indirmek olduğuna değinen Ahmet Ertürk, "Bunu asgari duruma getirmemiz mümkün, ama sıfırlamamız mümkün değil. Bizim sırtımızda bir yük kalacaksa kalmıştır, hepimize geçmiş olsun" diye konuştu.

Bazı banka yöneticilerinin 'Ben açık pozisyon yüzünden zarar ettim' dediğini hatırlatan Ertürk, "Biz senin risk alarak zararını niye ödeyelim? Neden vatandaş, toplum ödesin. Riski alan sensin. Sen ödemen gerekir" dedi. Bu tür iddiaların ileri sürülmesinin bir trajedi olduğu kadar bir de komedi olduğu anlamına geldiğini vurgulayan Ertürk, "Biz borçlu bankalardan alacaklarımızı tahsil ederek ekonomik kriz dönemindeki çılgın faizleri bu alacaklarımıza ekleyerek tahsil etmiyoruz. Tahsil edemeyeceğimiz çılgın rakamları borçlunun önüne koymanın bir anlamı yok. Hiçbir firmanın kaldıramayacağı faizi uygulamak elbette mümkün değil. Aslında burada şu soruları cevaplamamız gerekiyor: Bir bankacı nasıl borçlanır? Bir bankacı ödeyemeyeceği faizleri neden toplar? Bunu nasıl toplar? Neden toplar çünkü hiç ödemez. Bunu toplumun ödeyeceğini düşünür. Peki bunu nasıl becerir. Bunda bankadan aldığı sınırsız mevduat garantisi önemli rol oynadı. Aslında geçmişte sistemin kurtarılmasında çok önemli bir etkendi. Banka sistemini o gün çöküşün eşiğinden döndürdü. 99-2000 yıllarında yaşadığı çöküşün en önemli faktörlerinden biri oldu" dedi.

5020'NİN SIRRI Banka patronunun kendi kullandırdığı krediye yüzde 500 uyguladığını ve bunun hiçbir açıklamasının olmadığını belirten Ahmet Ertürk, "Siz yüksek faizlerle bankanızı karlı göstererek bankanızın mali yapısını daha da güçlendiriyorsunuz. Aynı zamanda birbirinizden ilave sermaye koyma yükümlülüğünden kendinizi kurtarıyorsunuz. Hem cebinize fazla para girmesini sağlıyorsunuz, hem de cebinizden fazla para çıkmasını sağlıyorsunuz. İşte yüzde 500'ün sırrı bu. Daha fazla mevduat toplayarak toplumun omzuna yük yüklenmesinin bir mekanizmasıdır bu. Bunda 'Karşımıza geçip bizi yüzde 500 faizle yıkıyorsunuz' diyorlar. Halbuki biz bunları yapmadık, bunları yapan sizsiniz" diye konuştu.

Ertürk, yasalardaki boşluklar yüzünden daha önce bu şekilde olayların üzerine gidemediklerini, daha önce yapamadıkları operasyonları 5020 sayılı Bankacılık Yasası'nın sihriyle çok daha iyi gerçekleştirebildiklerini belirtti. Ertürk, "5020 sihri bizi büyük imkanlar sağladı. Kaçırılanlara bu 5020 sihri sayesinde ulaştık. Biz toplumun bize yüklediği görevi yerine getiriyoruz. Ortada ödenmek istenmeyen bir borç var ve elde de imkan var. O zaman biz bu imkanı kullanarak borçları tahsil edeceğiz. Tehdit boyutlarına varan bazı sıkıntılarla karşı karşıyayız. Hakkımızda bu uygulamalardan sonra mutlaka tazminat davaları açılacak. Biz bu noktada bize iş adamlarının destek çıkmasını bekliyoruz, gerekir. Eğer gerekirse toplumun menfaatine olacaksa biz Don Kişot rolünü de üstlenebiliriz" dedi.

BORÇLU BANKALARA ÖDEME PLANLARI TMSF'nin sorumluluğundaki borç miktarının 46 mitüzenli bir rotaya girmiş durlyar dolar olduğuunu, bunun 36 milyar dolarının doğrudan Hazine'ye olan borç olarak kayıtlarda bulunduğunu hatırlatan Ahmet Ertürk, "Geri kalan ise TMSF'nin kendi kaynaklarından aktardığı paralar ve elde edilemeyen faizler. Bunlar borç tarafını oluşturuyor. İşin alacak kısmı ise daha fazla" diye konuştu.

TMSF'ye borçlu bankalarla ilgili yeni bir ödeme planı oluşturduklarını ve kendilerine "Ya borcunuzun yüzde 50'sini peşin ödeyerek borcunuzun tamamını bitiriyorsunuz. Ya da yüzde 20 peşinat alıyoruz. Kalan kısma yüzde 30 indirim uyguluyoruz ve bunu 24 taksite bölüp bitiriyoruz. Bunu birikmiş yılların borçlarını tahsil etmek için yapıyoruz. Açıkçası bankalara kredi borcu dışındaki borç sahiplerinin yüzde 50'sini ödemesi koşuluyla borçları sıfırlanacak. Bu borçlar borçlarının yüzde 20'sini öderlerse kalandan yüzde 30 indirim yapılıp 24 takside bağlanacak" dedi.

Borcunu ödeyemeyenleri protokol imzalamak için zorlayarak masaya oturtmak istediklerini vurgulayan Ertürk, "Bundan sonra belki şirketler de bünyemize geçecek. Bu şirketlerimizin yönetimimize geçmesi bizim bu işi çözmekte ne kadar kararlı olduğunu gösteriyor. Bir banka hakim ortağının geçtiğimiz günlerde 2 trilyona yakın bir parasını bir yerlerde bulduk. 2.5 trilyonu da başka bir yerden aldık. Bunların peşindeyiz. Gizlenmiş, kaçırılmış olanları bulduğumuzda müdahale etme imkanına sahibiz, bulduğumuz yerde alacağız" diye konuştu.

"ALACAKLARIMIZ ÖLDÜ" Alacakların zamanla yaşlanacağına dair ekonomide bir tabir bulunduğunu hatırlatan Ahmet Ertürk, "Ancak bizim alacaklarımız ölmüş durumda. Biz bu uygulamayı yaparak bu alanda alınamayacak olanları almak için çaba sarfedeceğiz. Toplum bilinçlendikçe bizim görevimiz artmaktadır. Tahsilat işinde her türlü sıkıntıyı taşıyan TMSF çalışanları bana göre birer kahraman" dedi.

MÜSİAD Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat da konuşmasında dernek olarak önerilerini dile getirdi. TMS sisteminin bankaların kendi aralarında oluşturacakları mevduat sigortası güvencesiyle Türkiye Bankalar Birliği'ne devredilmesi gerektiğini belirterek, "Bankacılık sektöründeki suiistimallerin Türk ekonomisine vermiş olduğu zarar göz önüne alınarak bankalardaki mevduata devlet garantisi uygulamasının 5 Temmuz 2004 tarihinden itibaren kaldırılıp 50 milyar lira ile sınırlandırılmasını yeterli görmemekle birlikte doğru yönde atılmış bir adım olarak değerlendiriyoruz. 50 milyar lira tutarındaki sınır ekonomideki iyileşme ve güven ortamına paralel olarak tedricen düşürülmelidir" dedi.

Dr. Bolat, Ahmet Ertürk'ün TMSF'nin çalışmalarına ayrımcılık yapmadan titizlikle bir ivme kazandıracağına inandıklarını kaydetti.

TMSF MEDYA İMPARATORU Konuşmalardan sonra soruları cevaplayan Ahmet Ertürk, "TMSF'nin medya imparatorluğu oluştu. Bu kuruluşlar ne oldu? Kırmızı noktalı filmleri devlet mi gösterecek?" şeklindeki bir soruya, "Bunlar mecburiyet operasyonları. En kısa zamanda bu medya şirketlerinden kurtulmak gerekiyor. Çünkü medya şirketlerine sahip olmanın riskleri de var. Kırmızı noktada yayıncısı durumuna düşme de bu risklerden biri. 6 ay içinde elimizdeki bütün grupları satmaya kararlıyız. Hatta en son operasyonla elimize geçen medya gruplarını 6 ay içinde satmaya kararlıyız. En elimize geçen medya grubunutüzenli bir rotauya girmiş dur da 1 ay içerisinde satabiliriz. Bize bu konuda bazı bilgiler geliyor. Star TV ve CINE5 ile ilgili birçok eleştiri oluyoruz. Devletin parasıyla güzellik yarışması, devletin parasıyla erotik yayınlar yapılıyor deniliyor. Bunu özellikle belirtmek istiyorum. Burada devletin parası yok. Böyle şey mümkün değil. TMSF'nin kendi kaynaklarından bir fon aktarması mümkün değil" şeklinde karşılık verdi. Star TV'yi canlı tutmanın topluma faydası olduğunu, mümkün olduğu kadar en iyi şartlarda çalışması gerektiğini, aksi takdirde orayı kimsenin satın almayacağını söylerken Star TV'nin kendi kendine yeten bir kurum olduğunu hatırlattı.

Banka operasyonlarının devam edilip edilmeyeceği yolundaki bir soruyu cevaplarken de, "Banka operasyonları devam edecek. Borcunu ödememek için uğraşanların peşine düşeceğiz. 1 trilyon, 1 milyar, gayrimenkul ne bulursak, onu alacağız. Tabloları da müzayede yoluyla satacağız" ifadelerini kullandı.

Toplantı sonunda MÜSİAD Genel Başkanı Dr. Ömer Bolat, TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'e toplantıya katılmasından dolayı bir hatıra tablosu hediye etti.

En Çok Aranan Haberler