Adalet Bakanlığı’nda brifing alan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ile kameraların karşısına geçti.
Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Hakim ve savcıya güven, hayata güvendir. En güçlü donanım için ne gerekiyorsa yapacağız. Hakim ve savcılar vicdanlarıyla karar vermelidir. Üst yargı-bakanlık ilişkisi sağlam zemine oturmalı.
AİHM’de dosya sayımız azaldı. Denetimli serbestlik uygulaması yargıda rahatlamaya yol açtı. Yargıya güven yüzde yüz olmalı. Yargı bağımsızlığı esastır.
HSYK ve yargı bir güç mücadelesinin alanı değildir, bir vicdan alanıdır. Güç alanı haline getirildiği zaman ve 'Ben burayı ele geçirirsem, şu ve diğer güçler üzerinde bir otorite kurarım, denetim kurarım' dediğinizde yargı vicdanını kaybetmeye başlar. Hakimlerimiz ve savcılarımız tek tek en doğru kararı verme yetisine sahip oldukları için bu makamlara gelmişlerdir. Onların bu kararları tek başına vermeleri HSYK gibi bütün bu vicdanın kurumsal uygulama alanı olan bir konuda, toplumun bütün kesimlerini temsil eden, herkesi bünyesinde bulunduran, topluma güven veren bir yapının ortaya çıkması önemlidir.
Bir kez daha buradan bütün yargı mensuplarına sesleniyorum. Yargıyı artık salt bir vicdan alanı haline dönüştürme konusundaki çabalara gayret, destek verin. Kim ve ne şekilde olursa olsun, yargı üzerinde şu veya bu grubun, şu veya bu yaklaşımın egemen olması değil yargıya sadece vicdanın, sadece toplumsal güvenin egemen olmasını temin ediniz.
Davutoğlu, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın açıklamasıyla ilgili bir soru üzerine şöyle konuştu:
"Kamu düzenini temin etmek bir görevdir. Herhangi bir müzakere konusu yapılmaz. Her ne olursa olsun kamu düzeni tesis edilecektir. Herkes buna saygı gösterecektir. Kamu düzeni ve hukuki sorumluluktan hiç taviz vermeyiz.
En çok zararı Kürt vatandaşlarımız gördü. Kamu düzeni dışına çıkan, hukuki olma niteliği kaybeden, bayramda dahi milletin huzurunu bozan yaklaşımlara karşı tutumumuz açık ve nettir. Çözüm sürecini bu vandalizme kurban vermeyiz. Çözüm sürecinde sadakatten bahsediliyorsa herkes üzerine düşeni yapmak durumundadır. Kamu düzeni tesis edilecektir. İsteyen gösteri yapacaktır. Gösteri yapmanın usulü, çerçevesi bellidir.
Suriye’deki bütün kesimlere aynı şekilde yaklaşıyoruz. Kobani’den 200 kardeşimizi aldık."