Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şu ana kadar Kobani'ye herhangi bir geçiş olmamıştır ama Türkiye'nin bu konudaki iyi niyetini de bütün dünya görmüştür. Uluslararası basında 'Türkiye, Kobani'ye yardım etmiyor' diye bir takım yaygaralar çıkaranların da maskeleri bu anlamda düşmüştür" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Başbakan Davutoğlu ile Abdullah Öcalan arasında görüşme gerçekleştiği" iddiasını hatırlatan Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu, Öcalan'ın benimle görüştüğüne dair son derece açık söylüyorum, ihanet ifade eden bir ithamda bulundu. Böyle bir görüşme de söz konusu değildir" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun, bu tür provokatif açıklamalarla milleti infiale sevk etmek istiyorsa tarih önünde hesap vermek zorunda kalacağını dile getiren Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Kimse, bizden bir açıklama olmadan, bizim kanaatimiz ortaya konulmadan, bu tür ithamlarla, bu tür iftiralarla toplumumuzun huzurunu bozmamalı. Özellikle de ana muhalefet partisi liderinin bugünlerde yapacağı her açıklama, kendisi için bir siyaset sınavıdır, dikkat etmelidir. Yanındaki genel sekreter, Kobani olayları başladığı gün tweet atarken, kendisi 'Türkiye, IŞİD ile işbirliği yapıyor' iddiası altında o provokatiflere hükümetimizi ve Türkiye'yi hedef gösterirken bu hesapları yapmalıydı. Şimdi bu tür suçları açık bir şekilde işledikten sonra bizim Öcalan ile görüştüğümüz gibi bir iftirayı atması da, böyle kritik günlerde ne kadar sorumsuzca davrandığının bir işaretidir."
- "Niyet Kobani'nin savunulması değil, üs edinmek istiyorlar"
Peşmerge'nin Kobani'ye geçişinin gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, Türkiye'nin Kobani'deki gelişmelere her zaman insani yardım açısından baktığını belirtti. "Son bir kaç gün içinde ortaya çıkan gelişmeleri herkesin yakından takip etmesi lazım. Türkiye'de sokakları kana bulayan bu vahşiler, bu vandallar, Kobani'ye yardım edilmesi için talepte bulunduklarını ifade ediyorlardı" diyen Davutoğlu, Türkiye'nin, hem Irak Ordusu'nun asli unsurları olan Peşmergeler'in hem de Özgür Suriye Ordusu'nun sivil halka yardım etmek için Kobani'ye geçişi için yardımcı olabileceğini ifade ettiğini anımsattı.
Başbakan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Fakat gelen cevapları gördünüz, PYD hem Özgür Suriye Ordusu'nun yardım talebini hem Irak Ordusu'nun unsurlarının oraya geçişini olumlu görmedikleri, sınırlamak istedikleri yönünde ifadeler kullandı. Demek ki esas niyet Kobani'nin savunulması falan değil. Esas niyet, zaten çok az sivilin kaldığı Kobani'deki insani unsurlar değil. Niyet, çok açık bir şekilde Kobani'de, IŞİD bir terör örgütüyse kendileri de rejimle işbirliği yapan bir grup olarak orada bir üs edinmek istiyorlar. Biz müttefiklerimize de ABD'ye de bunu açık bir şekilde söyledik. Biz hiçbir terör örgütünün sınırlarımıza yerleşmesini istemeyiz. Kendi halkının meşru savunmasını yapan unsurlarsa, onlar Özgür Suriye Ordusu ile birlikte hareket etmeliler ve net tavır almalılar.
Şu ana kadar Kobani'ye herhangi bir geçiş olmamıştır ama Türkiye'nin bu konudaki iyi niyetini de bütün dünya görmüştür. Uluslararası basında 'Türkiye, Kobani'ye yardım etmiyor' diye bir takım yaygaralar çıkaranların da maskeleri bu anlamda düşmüştür. Türkiye iyi niyetini göstermiştir ama PYD bunu olumlu karşılamadı, olumlu karşıladığı kadarıyla dahi şu anda böyle bir geçiş süreci yaşanmadı. Türkiye'nin bu konularda ne kadar ilkesel, ne kadar tutarlı bir politika takip ettiği de açık şekilde ortaya çıkmış oldu. Bu, olmayacak anlamına gelmez, Kobani'de Suriye halkının kendi unsurları gidip Kobani'yi savunmak isterlerse, terör unsurları hariç, buna Türkiye yardımcı olabilir. Irak da şu anda IŞİD ile mücadele yürütüyor, oradan da bazı unsurlar bu konuda destek sağlamak isterse Türkiye gerekli kolaylığı göstereceğini ortaya koymuştur. Şu an itibarıyla bir geçiş yaşanmamıştır çünkü bu yardım taleplerine olumsuz tepki veren taraf PYD'dir."
- "Çankaya Köşkü'nü kirleten 27 Mayıs darbecileridir"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 29 Ekim'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın vereceği resepsiyona katılmayacaklarını açıkladıklarının, Kılıçdaroğlu'nun "Oraya giden kirlenir" yönünde bir ifadesi olduğunun hatırlatılması üzerine Davutoğlu, "Bu Sayın Kılıçdaroğlu'nun kirli zihniyetinin yansıması" dedi. Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin tarihini bilmediğini söyleyen, CHP'yi "27 Mayıs ihtilalini destekleyen parti" olarak tanımlayan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"TBMM tarafından seçilen Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ı sürükleyerek Çankaya Köşkü'nden çıkaran darbecileri destekleyen partidir CHP, o darbecilerle işbirliği yapan partidir. Milletimiz bu hafızayı unutmasın. Çankaya Köşkü'nü kirleten 27 Mayıs darbecileridir. TBMM'nin seçtiği rahmeli Celal Bayar, direndiği için sürüklenerek Çankaya Köşkü'nden çıkarıldı. O saatlerde de CHP, bu darbeye destek veriyordu, teşvik ediyordu. Çankaya Köşkü eğer tarihte bir kaç kere kirlenmişse en büyük kirlilik o 27 Mayıs sabahı yaşanan kirliliktir. Baksınlar arşivlerine, CHP o gün, o gece ne açıklama yaptı? Darbeyi selamladı. Çankaya Köşkü'nün o geceyi yaşadığı zilleti bir daha hiç yaşamamıştır. Bir de 12 Eylül'de yaşamıştır, 28 Şubat'ta yaşamıştır."
- "Resepsiyona gitmek cumhuriyeti şereflendirmektir"
Başbakan Davutoğlu, "Halkımızın tertemiz oylarıyla seçilmiş, analarının ak sütü gibi temiz oylarıyla seçilmiş Recep Tayyip Erdoğan'ın vereceği ilk Cumhuriyet Resepsiyonuna gitmek, cumhuriyeti şereflendirmektir ve cumhuriyetle şereflenmektir" ifadelerini kullanarak, CHP'nin darbecilere verdiği desteği unutup "kirlenme" gibi bir ifade kullanmanın Kılıçdaroğlu'na yakışacağını söyledi. Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın şehit edildiğini dile getiren Davutoğlu, "Onların kanlarında, onların idam sehpalarında CHP'nin ayak izleri var. Önce onun hesabını versin, sonra halkın hür oylarıyla seçilen Sayın Erdoğan'ın vereceği resepsiyona gidip gitmemeyi kirlenme olarak ne kadar söyleyebileceğini ondan sonra tartsın. Halkın tertemiz oylarıyla seçilen Sayın Erdoğan'ın Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna gitmek insanı şereflendirir, halka olan saygının işaretidir ve bırakın kirlenmeyi, ışıltılı ve parlak bir milli iradenin parçası haline getirir insanı" değerlendirmesinde bulundu. (AA)