Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Eğer yargının ilgili kurumları ve yetkilileri mahkemelerin vermiş olduğu kararları tanımıyorsa burada yanlış yaklaşım tarzının kime ait olduğunu çok açık, net görüyoruz. Öncelikle yargının temsilcileri, mensupları bu noktada mahkemelerin vermiş oldukları kararları kendilerinin uymaları gerekir. Bizden her zaman bunlar nasıl bekleniyorsa, kendilerinin de aynı şekilde buna uymaları gerekir" dedi.
Bilkent Otel'de düzenlenen 4. Özürlüler Şurasından ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Yargıda telekulak iddiaları var. Bu, çok yoğun bir şekilde tartışıldı. yargının dinlenmesine tepkiler oluştu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı da dinleme olaylarının siyasi olduğunu belirterek, partinizle ilgili inceleme başlattı. Yeni bir kapatma davası gerekçesi olarak görüyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna şu karşılığı verdi:
"Böyle bir adımın atılıp atılmadığını biliyorum. Bu konuda bana ulaşan herhangi bir şey yok. Ben de sadece sizlerden bu tür şeyleri duyuyorum. Bir defa devlet tüm kurum ve kuruluşlarıyla çalışır. Anayasa'da, yasada belirlenen neyse bu noktada da adımlar atılır. Şu anda yürütmenin atmış olduğu adımlar var. Ve bu atmış olduğu adımlar dikkat edilirse hiçbirisi yasaya aykırı bir adım değildir. Herhangi bir mahkeme kararı olmadan atılmış bir adım söz konusu değildir. Eğer yargının ilgili kurumları ve yetkilileri mahkemelerin vermiş olduğu kararları tanımıyorsa burada yanlış yaklaşım tarzının kime ait olduğunu çok açık, net görüyoruz. Öncelikle yargının temsilcileri, mensupları bu noktada mahkemelerin vermiş oldukları kararlara kendilerinin uymaları gerekir. Bizden her zaman bunlar nasıl bekleniyorsa kendilerinin de aynı şekilde buna uymaları gerekir.
Bakınız, şahsımla alakalı işte geçenlerde ortaya çıktı. Beni de hiçbir mahkeme kararı olmadan, farklı yerden, farklı yerlerden, kimlerin olduğu tabii çıkacak ortaya, dinledikleri ortaya çıktı. Ve bununla ilgili olarak kimlerin dinlediği ortaya çıktı, şimdi bununla ilgili yine bir yargı süreci var. Tüm bunlar açık, ortada. Ve yargının mensupları da şimdi bunu itiraf ediyorlar, 'evet' diyorlar. 'Bu ülkede başbakan dinlendi'. Tüm bu gerçekler ortada iken nasıl olur da kalkıp benim partimle ilgili böyle bir yakıştırmayı yaparlar? Bunu çok çirkin bulurum. Partime kimse böyle bir yanlışı, böyle bir yasa dışı bir uygulamayı yakıştırma hakkına sahip değildir. Böyle bir şeyi kimse müdellel (kanıtlı, kanıtlanmış) hale getiremez. Kaldı ki bu partinin zaten bir görevi değil. Bu, şu anda hükümet olarak iş başında olan devletin kurumlarıyla bir çalışma süreci içerisinde olan yürütmenin atmış olduğu adımlardır ve bu da hukuk içerisindedir. Hukuk dışında herhangi bir şey söz konusu olamaz."
-İHBAR MEKTUBU-
Erdoğan, "Islak imza ile ilgili bugün üçüncü bir ihbar mektubu ortaya çıktı. Sizin çevrenizdekilerin de fişlendiği iddiası var ve o mektubun size de gönderildiği belirtiliyor..." denilmesi üzerine, "Hayır. Bana gelmiş herhangi bir CD veya mektup söz konusu değil. Bugün özel kalemime de sordum. Bize herhangi bir şey gelmiş değil" karşılığını verdi.
CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun, CHP'li Onur Öymen'in Dersim açıklamalarına ilişkin gereğinin yapılmasını istemesi ve Yusufça'da yapılan seçimle ilgili değerlendirme istenen Erdoğan, şunları söyledi:
"CHP genel başkan yardımcısının, genel başkanı huzurunda ve Alevi vatandaşlarımın, kardeşlerimin huzurunda, tüm parlamentoda ve tüm Türkiye'de ekranları başında izleyenlerin huzurunda Dersim katliamının bugün tekrarını talep etmesi ve bunun üzerinde ısrarla durması hatta ve hatta ertesi gün yaptığı açıklamalarda bunu kendine göre kuvvetlendirici bazı ifadeler kullanması... Bu, tabii, CHP ve zihniyetinin bugüne kadar olan tutarsız yaklaşımlarının en açık, net ifadesidir. Bunlar şecaat arz ederken sirkatin söylemişlerdir. Açıkça ortaya çıkmışlardır. Artı, şu anda kendilerini gizleyecek hiçbir yanları yoktur.
İşte birçok şeyler oluyor. Yusufça'da, cumartesi günü, Sayın Baykal konuşmasında 'Demokratik açılım süreci' ile ilgili olarak, 'Milli Birlik ve Kardeşlik projemiz' ile ilgili olarak... Çünkü bunlar bu ülkede kardeşlik istemiyorlar. Biz ise bu ülkede dili, dini, ırkı ne olursa olsun,tüm 72 milyonun birliğini istiyoruz, kardeşliğini istiyoruz. Ama ne altında? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı altında. Ne altında? Bayrağımız altında, tek millet, tek devlet olarak.
Birbirimize güveneceğiz. Çünkü demokrasi budur. Kimse demokrasiden korkmasın. Onun için de hep birlikte Türkiye'yiz diyoruz. Yusufça'dan bana cevap verilmesini istedi. Ama gördüğünüz gibi yüzde 47 küsur oyu AK Parti aldı."
-İŞSİZLİK RAKAMLARI-
İşsizlik rakamları konusunda bir soruyu karşılık, "İşsizlik konusunda şu anda bakın biz dünyada yani işsizliğin artışı noktasında en az artış gösteren ülke konumundayız. Hatta bugün yine açıklamalar var bununla ilgili. ABD'den tutun, Avrupa Birliği üyesi ülkelere baktığınız zaman en az artış gösteren ülke konumundayız." diyen Erdoğan, "Tabii, çalışacağız, gayret edeceğiz ve düşürmenin gayreti içerisinde olacağız." ifadesini kullandı.
-KİMSEYE AYRIMCILIK YAPILAMAZ-
Erdoğan, Bilkent Otel'de düzenlenen, 4. Özürlüler Şurası'nın açılışında yaptığı konuşmada da, "Her bir vatandaş bu ülkenin birinci sınıf vatandaşıdır. Hiç kimseye ayrımcılık yapılamaz. Hiç kimse insani vasıflarından, doğuştan gelen, doğuştan sahip olduğu vasıflardan dolayı ayrımcılığa tabi tutulamaz" vurgulamasında bulundu.
Özürlülerin sorunlarının herkesin ortak meselesi olduğunu belirterek, "Toplumsal dayanışma ve paylaşma kültürümüz, esasen bunu bizlere bir sorumluluk olarak zaten yüklüyor" diyen Erdoğan, özürlüler için yaptıkları hiçbir düzenlemeyi bir lütuf, bir imtiyaz olarak görmediklerini söyledi.
Göreve geldiklerinden bu yana milletin kendilerinden beklediği ciddiyet ve duyarlılık içinde özürlülük konusunda hem mevzuat, hem de uygulama açısından önemli bir değişim sürecini yaşadıklarına işaret eden Erdoğan, istihdama getirilecek tanımın içinin doldurulması noktasında şuranın büyük önem arz ettiğini söyledi. Erdoğan, "Ve sizlerin bize bu noktadaki katkınız, bizim ufkumuzu da arttıracaktır" dedi.
Bu arada, toplantının açılışının ardından Türkiye Engelliler Konfederasyonu Başkanı Turhan İçli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a soru sormak için bekleyen basın mensuplarına "bir açıklama yapacağını" söyledi. İçli, korumalarca engellenerek basın mensuplarının yanından uzaklaştırıldı.