HABER

Başesgioğlu'ndan "kara delik" tepkisi

ANKARA (İHA) - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, devletin kaynak aktardığı Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve SSK gibi kuruluşlardan oluşan sosyal güvenlik sistemine 'kara delik' yakıştırması yapanlara tepki gösterdi. Devletin 'sosyal devlet' olması özelliğiyle sosyal güvenlik kuruluşlarını desteklemek zorunda olduğunu savunan Başesgioğlu, "Dünyanın hiç bir yerinde sosyal güvenlik kuruluşları topladıkları primlerle ayakta kalamaz" dedi.

Başesgioğlu, Türk Sağlık Vakfı'nın (TÜSAV) Dedeman Otel'de düzenlediği, "Sosyal Güvenlik Sistemi ve Genel Sağlık Sigortası" konulu toplantısına katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Başesgioğlu, sosyal güvenlik ihtiyacının, insanların sosyal risklere karşı kendisini koruma içgüdüsünden kaynaklandığını belirtti. İnsanların mesleki ve sosyoekonomik risklere karşı kendini koruma ihtiyacı duyduğunu vurgulayan Başesgioğlu, Türkiye'deki sosyal güvenlik sisteminin zengin kurumlara sahip olduğunu kaydetti. Sosyal Güvenlik Reformu konusunda yaklaşık bir buçuk yıldır Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı ve diğer ilgili kurumlarla ortak çalışmalar yaptıklarını anlatan Başesgioğlu, zaman zaman meslek örgütleri ve oda temsilcileriyle de bir araya gelip atölye çalışmaları gerçekleştirdiklerini söyledi. Dünyada yaşanan küreselleşmeden Türkiye'nin olumsuz etkilenmemesi ve devletin, 'sosyal devlet' sıfatını ön plana çıkarmak için bu çalışmaları yapmak zorunda olduklarına işaret eden Başesgioğlu, şunları söyledi:

"Sosyal Güvenlik Sistemi, nüfus yapımız içinde çok önemlidir. Genç nüfus Türkiye için fırsat penceresidir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre, 2012 yılında nüfusumuzun yüzde 7'sini 65 ve üzeri yaş grubundakiler oluşturacak. 2012 yılından 25 yıl sonra ise 65 ve üzeri yaş grubunun nüfusumuz içindeki oranı ise yüzde 14'e çıkacak. Bu durumun bir takım mahsurları var. 25 yıllık süre, Türkiye için çok yakın ve sosyal güvenlik konusunda adımlarımızı biran önce atmalıyız. Genç nüfusa sahip olduğumuz gibi sosyal güvenlik sisteminde de sorunlarımızı var. Avrupa'da ise nüfusun yaşlanmasıyla sosyal güvenlik sisteminde ağır yükler oluşuyor. Sosyal güvenlik sisteminin o ülkedeki yoksulluğu giderme fonksiyonu var. 'Türk sosyal güvenlik sistemi yolsuzluğu gidermede başarılı bir performans gösteriyor mu? Ya da geliri eşit dağıtabiliyor mu?' diye sorarsanız buna tek kelime ile 'hayır' derim."

Sosyal güvenlik kuruluşlarının 2005 yılında 22 katrilyon liraya ihtiyacı olduğunu belirten Başesgioğlu, bu paranın ancak kayıt içinde olan ve emeklilik hakkını elde edenlere verildiğini kaydetti. Başesgioğlu, Türkiye'de yevmiyeli ve mevsimlik işçilerin birinci derecede, ücretsiz aile işçilerinin ikinci derecede, işsizlerin ise üçüncü derecede 'yoksulluk riski' ile karşı karşıya olduğunu vurguladı.

Devletin kaynak aktardığı sosyal güvenlik sistemine, 'kara delik' yakıştırması yapanların bulunduğunu ifade eden Başesgioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sosyal güvenlik açığını 'kara delik' olarak yorumlayanlar var. Bu harcamalar 'beyhude' yapılmış transferler olarak görülüyor. Aslında bu böyle değil. Devlet sosyal güvenlik sistemine katkı vermek zorundadır. Dünyanın hiç bir yerinde sosyal güvenlik kuruluşları topladığı primlerle ayakta kalamaz. Örneğin Almanya son 3.5 yıldır sosyal güvenlik kuruluşlarına 77 milyar euro katkı veriyor. Siz buna 'kara delik' diye meseleyi ajite ederseniz şunu sorarım; 1977-1978 yıllarında fazla veren fon nasıl kullanıldı? Daha önce bütçe açığını kapatan sosyal güvenlik sisteminin bugün açık verdiği için sorgulanmasının hakkaniyete uygun olmadığını düşünüyorum. Finans açıkları kabul edilir biçimde olmalıdır. Bunu kabul ederim. Sosyal güvenlik sistemi 'sıfır' anlayışı içinde yani topladığı gelirlerle ayakta dursun denilemez. Devlet buna tanımlanmış pirim katkısı vermelidir. Çocuğa hatta dilenciye bile para verirken yüzüne çarpmıyoruz. Bunu nezaket kuralları içerisinde yapıyoruz."

"SAĞLIK VE EĞİTİM SİYASETİN GİREMEYECEĞİ EN MASUM ALANLARDIR"

Konuşmasının son bölümünde yakında yasalaşması beklenen Genel Sağlık Sigortası hakkında bilgi veren Başesgioğlu, bu proje ile tüm nüfusun kapsam içine alınmasının hedeflendiğini söyledi. Kapsama alınan tüm vatandaşların eşit haklara sahip olacağını vurgulayan Başesgioğlu, 18 yaşından küçük çocukların her türlü sağlık hizmetinden ücretsiz yararlanacağını kaydetti. Genel Sağlık Sigortası Projesi'nin toplumun sağlık düzeyini esas alan bir finansman anlayışını benimsediğini anlatan Başesgioğlu, "Keşke devletimiz zengin olsa da sağlık hizmetlerinde katkı payı alınmasa, ancak bu imkana sahip değiliz" diye konuştu.

Genel Sağlık Sigortası'nın koruyucu sağlık hizmetlerine vurgu yaptığını belirten Başesgioğlu, şunları söyledi:

"Sistem halkın tüm sağlık bilgilerinin toplandığı veri tabanını oluşturuyor. Bu program ile sağlık hizmetlerinin pahalılaştırılması söz konusu değildir. Sistem hastanelerdeki kuyrukları azaltmayı hedef alıyor. Provizyon ve Veri Sistemi ile yolsuzlukların ortadan kaldırılması öngörülüyor. Bağ-Kur emeklilerinin yüzde 20 olan sağlık pirim oranı yüzde 12.5'a indiriliyor. Vatandaşın statüsü ne olursa olsun sağlık hizmetlerinin sunumunda eşitliği amaçlıyoruz. Sağlık hizmetlerinin sunumunu pahalılaştırmak gibi bir niyetimiz yok. Sağlık hizmeti bir kamu görevidir ve kim verirse versin kamusal görev değişmeyecektir. Biz buna sonuna kadar riayet edeceğiz. Biz bu tasarıyı hazırlarken, 'Bizim yazdıklarımız doğrudur, vazgeçilmezdir' demedik. Türkiye'nin dinamiklerine uygun, hepimizin iftihar edebileceği ve sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemini hayata geçirmek istiyoruz. Bunun için bu süreçte katkı veren herkesi dinliyoruz. Bunun siyaseti yoktur. Sağlık ve eğitim siyasetin giremeyeceği en masum alanlardır."

En Çok Aranan Haberler