HABER

Baykal: "İslamiyet türbanla güçlenmez"

ANKARA (İHA) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, türban takan kızlar ve kadınların yaşanan olumsuzluğun sorumlusu değil kurbanı olduklarını belirterek, "Bu uygulamanın sorumlusu, kaynağı, Türkiye'de giderek daha çok insanı bu anlayışın içine çekmek için parasıyla puluyla, teşkilatlanmasıyla, iç dış bağlantılarıyla gayret göstermekte olan çevrelerdir. Onlara yardımcı olan siyasetçilerdir. Onlarla iş birliği yaparak siyasi ikbal arayanlardır. Bunun için dini istismar etmeyi içine sindirenlerdir" dedi.

Kimsenin kılık kıyafetiyle ilgili olarak insanları mahkum etme anlayışının İslamiyet'te olmadığını belirten Baykal, "Dedikodu günahtır, gıybet günahtır, faiz haramdır. Ama türban takmamak günahtır diye tarif yoktur. Ama bunların hepsi unutuldu. Türban sanki İslamiyet'in temel tarifi, Kelime-i Şahadet'in yerini türban almış gibi bir manzara" diye konuştu.

Bu anlayışın İslamiyet'in derinleşmesi, kökleşmesi, güçlenmesi anlamına gelmeyeceğini kaydeden Baykal, "İslamiyet türbanla güçlenmez. İyi ahlakla, dürüstlükle, Allah inancını samimiyetle yaşayarak güçlendirilir. Bunları bıraktık şimdi öyle bir olaya geldik ki, bu olay dini bir olay olmaktan çıktı politik bir olay haline geldi" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Velev ki siyasi bir simge" diyerek türbanın siyasi simge olduğunu kabul ettiğini savunan Baykal, şunları kaydetti:

"Diyor ki, 'Ben laikliğin güvencesiyim. 'Sen kim oluyorsun? Sen kim oluyorsun da laikliğin güvencesisin? Sen bugün varsın, yarın yoksun. Laikliğin güvencesi bir kişi, bir kamu görevlisi, bir siyasetçi olabilir mi? Sen dün öyle düşünüyordun, bugün böyle düşündüğünü söylüyorsun, yarın kim bilir ne söyleyeceksin? Türkiye'de cumhuriyetin ilkelerini sana mı emanet edeceğiz? Bir siyasetçi 'laikliğin güvencesiyim' diyor, biz de tatmin olacağız. Böyle bir şey olur mu? Türkiye'de devletin, hukukun düzeni var.

Anayasası var, ilkeleri var. Bir yandan onları tahrip edeceksin, sonra da 'bana güvenin, burayı toparlarım, düzenlerim' diyeceksin. Hiçbir şey yapamazsın, daha da karıştırırsın. Nitekim öyle yapıyor. Bu çok sakıncalı bir süreç. Böyle tehlikeli bir gelişme maalesef hızla gidiyor."

Bu konuları tartışırken inancı gereği samimiyetle türban kullanan kadın ve kızlar ile türban kullanılmasını teşvik eden, Türkiye'de İslamiyet'i, kadın yaşamını türban ekseni etrafında biçimlendirmek için içerden, dışardan çeşitli desteklerle büyük bir faaliyet sergileyen merkezlerin ayrımının yapılması gerektiğini ifade eden Baykal, "40 yıl önce kızlarımızın, kadınlarımızın önüne kimse bunu getirmiyordu, şimdi getiriyor. Ne değişti Türkiye'de? İslamiyet'te ne değişti? Yeni bir peygamber mi geldi? Ne
oldu, nereden çıktı bu? İslamiyet'in özüyle bu ilgili mi? Hayır. Bu din işi değil, siyaset işi" şeklinde konuştu.

"TÜRBANLI KIZLAR SORUMLU DEĞİL, KURBAN"
Türbanın liseye ve kamuya sokulmayacağının söylendiğini ifade eden Baykal, şunları kaydetti:

"Hadi canım sen de. Sen mi sokmayacaksın? Daha şimdiden milletvekillerin, kadın kolları başkanın, belediye başkanların taleplerini ortaya koymaya başladılar. Sen mi bunun önünde duracaksın? Sana mı güveneceğiz? Böyle bir şey olur mu? Bir süreç başlattın ki bunun önünde kimsenin durması mümkün olmaz. İslamiyet'i, 'dışlayıcı, ayrıştırıcı, radikalleştirici' biçimde tarif eden bir uygulamayı sen 'buyurun' diye devletin, devlet düzeninin, eğitimin içine yerleştiriyorsun. Eğitim bu hale geliyor işte.

Türban takan kızlar, kadınlar bu olumsuzluğun sorumlusu değildir, kurbanıdırlar. Masumdur onlar. Onlar bu uygulamanın hedefidirler. Bu uygulamanın sorumlusu, kaynağı, Türkiye'de giderek daha çok insanı bu anlayışın içine çekmek için parasıyla puluyla, teşkilatlanmasıyla, iç dış bağlantılarıyla gayret göstermekte olan çevrelerdir. Onlara yardımcı olan siyasetçilerdir. Onlarla iş birliği yaparak siyasi ikbal arayanlardır. Siyasi güç arayanlardır. Bunun için dini istismar etmeyi içine sindirenlerdir. Sorumlusu onlardır. O nedenle türban takanlar bu uygulamanın kurbanıdırlar. Onlar sahip çıkılması gereken insanlardır. Onlar bu olumsuz sürecin sorumlusu değillerdir. Onlar bedelini ödeme durumuna sokulmuşlardır."

Terörle ilgili soruları da cevaplandıran Baykal, "Irak'ın toprak bütünlüğünün kendileri için önemli olduğunu ifade etti. Irak'ın bütün olmaya devam etmesi gerektiğini vurgulayan Baykal, Irak'ın Türkiye'ye karşı bir terör himaye merkezi olmaması gerektiğini söyledi.

"BAŞÖRTÜSÜ-TÜRBAN POLEMİĞİ"
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın türbanla ilgili açıklamasına ilişkin bir soruya ise Baykal, "Bizim değerlendirmemiz siyasetçi için, siyasi uygulama içindir. Siyaset dışındaki kurumlarımızı, yargıyı, TSK'yı siyasi değerlendirmelerimizin hedefi yapmama konusunda gayret içindeyiz" yanıtını verdi.

Baykal, bir gazetecinin "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'başörtüsüyle ilgili düzenlemenin referanduma taşınabileceği'ni çağrıştıran açıklamaları vardı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki sorusunu, "Türban diyorsunuz herhalde" diyerek düzelttikten sonra Türkiye'de cumhuriyet ile demokrasiyi karşı karşıya getirmemek gerektiğini vurguladı. Baykal, cumhuriyetin ilkelerinin korunmasının önemli bir sorumluluk olduğunu belirterek, "Cumhuriyet, Atatürk devrimleri, laiklik halk oylamasıyla
kararlaştırılmamıştır. Bunları ortadan kaldıralım demek çok sakıncalıdır, yanlıştır. Demokrasi ve cumhuriyet kaynaşmalı. Laikliği ve şeriatı halk oyuna sunun. Bizim bir devlet düzenimiz, laik devlet düzeni var. Kadın erkek eşitliği var. Bunlar halk oyuyla gelmedi. Bunların kıymetini bilmek lazım. 80 yıllık birikimi tahrip etmek çok kolay" diye konuştu.

En Çok Aranan Haberler