CHP eski Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Biz şimdi mücadele ediyoruz, yapacak bir şey yok' diyorlar. Buraya nasıl geldi, kim getirdi? Şimdi darbe diye tarikat siyaset girişimi ülkenin önüne geldi. Bunları kim besledi kardeşim?" dedi.
CHP Muratpaşa İlçe Örgütü'nün Soğuksu Mahalle temsilciliği törenle açıldı. Açılışa CHP Antalya milletvekilleri Deniz Baykal, Niyazi Nefi Kara ile Mustafa Akaydın ve partililer katıldı. Açılışta konuşan Deniz Baykal, son dönemde yaşanan olağanüstü gelişmelerin normal bir ülkede olması durumunda, siyasetin tepeden tırnağa yeniden şekilleneceğini söyledi. Türkiye'nin 17- 25 Aralık'ta bir kırılma yaşadığını ifade eden Baykal, 2015 Temmuz'dan bu yana terör konusunda yeni bir tablo oluştuğunu kaydetti. Kırılmaların çeşitli aşamalardan geçtiğini dile getiren Baykal, "Terör konusunda Türkiye'nin yaşadığı travma hiçbir ülkede, Türkiye'de karşılandığı gibi karşılanamaz. Güneydoğu Anadolu'daki kriz yepyeni bir boyutta ortaya çıkıyor. Her gün şehit veriyoruz" dedi.
'TÜRKİYE YÖNLENDİRİLİYOR'
Türkiye'deki gelişmelerin anlamlı bir şekilde irdelenmediğini savunan Baykal, 17- 25 Aralık'ın, terörün sorgulanmadığını kaydetti. Yeni bir kriz ortaya çıktığını belirten Baykal, “Dinci bir cemaatin, darbe yoluna başvurarak Türkiye siyasetine el koyma girişimine Türkiye muhatap oldu. Bunu da tartıştığımızı, kabul edilebilir makul sonuçlara vardığımızı maalesef söylemek mümkün değil. Türkiye yönlendiriliyor, Türkiye tartışmıyor" dedi.
'TARİKAT İKTİDARA EL KOYMA İMKANINI NASIL BULDU'
Belli ilkelerin, belli teşhisleri sindirmesini sağlayacak mekanizmaların çalıştırıldığını belirten Baykal, genel siyasi anlayışın ülkeye egemen kılındığını söyledi. Baykal, şöyle devam etti:
"17-25 Aralık'ın bir darbe anlayışı olduğu oturdu. Bu tarihlerde bir darbe yapılmış, oturdu. Terörle mücadelede şartlar öyle gerektirmiş, iyi niyetle herkes görevini yerine getiriyormuş. FETÖ ya da dinci tarikatın bu teşebbüsü, 240 şehidimiz, bir yanda Meclis'in bombalanması, devlet kurumların bombalanması, tarihimizde hiçbir darbede tanık olmadığımız kadar silahlı kuvvetlerin işin içine girmesi, kan akması… Şimdi bütün sorun, buna benzer bir olayın tekrar yaşanmaması için demokrasi nöbetlerini gece gündüz hep beraber götürmemiz."
"Türkiye niye buraya geldi" sorusunu yönelten Baykal, şöyle dedi:
"17-25 Aralık niye oldu? Bu terör sorunu, bu boyuta niye geldi? Bir tarikat Türkiye'de iktidara el koyma imkanını bulabilir, bu noktaya nasıl geldi? Bunu tartıştığımızı, aydınlattığımızı söyleyebilir miyiz? Aman uzlaşalım. Uzlaşalım da nerede uzlaşalım? Miting meydanında uzlaşalım, hep beraber demokrasiye, hep birlikte sahip çıkalım. Miting meydanında uzlaşma tamam da kararname çıkarılırken uzlaşma var mı kardeşim? Buradan nasıl çıkacağımıza yönelik uzlaşma var mı? Laik eğitim politikasında uzlaşma var mı? Onlar biliyorlar o işleri. Onlar kararlaştırırlar ve uygularlar. Bize düşen görev de miting meydanlarında hep beraber 'merak etmeyin' diye vatandaşa umut vermek. Siyasete ihtiyacı var bu ülkenin. Bütün bu işlerin sorumlusu sensin diye sorabilen bir siyasete ihtiyacı var Türkiye'nin. Olabiliyor mu, böyle bir siyaset yaşayabiliyor muyuz?"
'NEREDE SIFIRLAMA KARDEŞİM'
Bize ne düşünmemiz gerektiği söylendiğini kaydeden Baykal, yaşanan olayların hepsinin öngörülebildiğini söyledi. Baykal, “Türkiye'deki yolsuzluk bizim derdimiz değil mi? Bu çok temel bir ülke sorunu. Yolsuzluğun çığırından çıktığı devletin en yetkili noktalarında bulunanların bu yolsuzluklara nasıl karıştıkları büyük bir gerçek değil mi? Unuttuk mu 17-25 Aralık'ı? Her gün yeni bir kavram seti önümüze getiriyor, onları konuşuyoruz. Nerede sıfırlama kardeşim, niye konuşmuyoruz, bitti mi o iş?" diye konuştu.
'SAYGIYLA KARŞILAMAK ZORUNDA MIYIZ'
Kimlerin terörle mücadele yerine, terörle müzakere anlayışı içine girdiğinin bilinmesi gerektiğini kaydeden Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun çok ağır siyasi sorumluluğu olduğu ağır bir gerçektir. Güneydoğu'da niye böyle bir tablo var, kimler, kimlerle işbirliği içine girdi? 'Biz şimdi mücadele ediyoruz, yapacak bir şey yok' diyorlar. Buraya nasıl geldi, kim getirdi? Şimdi darbe diye, tarikat siyaset girişimi ülkenin önüne geldi. Bunları kim besledi kardeşim? Dördüncü sıradaki rektör adayını alıp birinci sıraya getirip, onu rektör diye atayanlar, şimdi o rektörün tutuklanması konusunda masum bir üzüntü içindeler, hayret içindeler. Biz de bunu saygıyla karşılamak zorunda mıyız arkadaşlar? Bunların siyasetle bağlantısı var, tarikatla bağlantısı var. Bunların silahlı kuvvetlerde yeri yok denildiği halde, 'Bunların uzaklaştırılmasını kabul etmem' diyenler ve kısa bir süre içinde hızla rütbelerini yükselterek tümgeneral düzeyine bu oluşumun tırmanmasına fiilen katkı yapanlar, 'Niye böyle yaptın' sorusuna muhatap olmayacaklar mı? Bundan sonra ne yapmamız gerektiğini onlar mı bize söyleyecek. "
'YİNE YANLIŞ YAPMADIĞINIZA NASIL GÜVENECEĞİZ'
Alınan her kararın yanlış olduğunun süreç içinde ortaya çıktığını savunan Deniz Baykal, “Yine yanlış yapmadığınıza nasıl güveneceğiz? Demokrasi ise demokrasi, siyasetse siyaset. Siyasetin adı teslimiyet değildir. Demokrasi tartışmak, konuşmak, hesap vermek demektir. Bu kadar büyük travmaların yaşandığı bir ülkede, kime nasıl hesap sorabiliyoruz? Gerek yok, televizyonlar radyolar, mitingler bize ne yapmamız gerektiğini söylüyor, bırakın şimdi tartışmayı mı diyeceğiz? Acaba 'Bana bulaşırlar mı, falan tarihte ben gidip el öpmüştüm, bunun haberini çıkarıp bana fatura ederler mi, ya da biz onlara, onlar bize omuz vermişti, aman konuşmayalım' yaklaşımlarıyla, Türkiye büyük sorunlarını bırakın çözmeyi, anlama imkanı bulamaz. Önce anlayacağız, yanlışı göreceğiz" dedi.
Baykal, “Türkiye rahatlıyor falan, öyle mi? Ciddi siyasete ihtiyaç var. Ne yaptığını bilen, hesabını veren, sorunların temeline inen ve konudaki konumu rahatlıkla ortaya koyabilin cesur bir siyasete ihtiyaç var. Bizim ne FETÖ karşısına cesaret eksikliğimiz var, ne de darbe girişimi karşısında cesaret eksikliğimiz var" dedi.
'DARBECİLER ÜLKESİ OLURDU'
Ülkenin zor günler geçirdiğinin doğru olduğunu anlatan Baykal, darbe girişiminin başarılı olması durumunda büyük bir felaketle karşı karşıya kalınacağını söyledi. Baykal, “Bu darbeyi yapanların elinde Türkiye kalmazdı, ama artık yol olmuştu, gücü yeten gücü yetene. Türkiye ardı ardına bir darbeler sürecine sürüklenirdi. En tehlikesi de bu olurdu. Bundan ülke kurtuldu buna sevinebilir, ama Türkiye'nin bu noktaya gelmesinde ciddi bir muhasebesinin yapmamız lazım" diye konuştu.
MİLLETVEKİLLER AKAYDIN VE KARA
Mustafa Akaydın ise kurunun yanında yaşın da yandığı bir cadı avı sürecinin başladığını söyledi. Akaydın, “Fırsattan istifade, TSK'nın genlerinin bozulması beni endişelendiriyor" dedi.
Niyazi Nefi Kara da milli eğitim politikasının millilikten uzaklaştırıldığını belirterek, “Laik eğitim sisteminden bahsediyoruz, ama var olan iktidarın hiç de akıllanmadığını üzülerek görüyoruz. Ama umudumuz var, CHP var" dedi.
DHA