Özden ATİK / İSTANBUL, (DHA) BAYRAMPAŞA'daki bir alışveriş merkezinde, 28 Ekim 2017'de bombalı eylem hazırlığındayken yakalanan DEAŞ'lı 4 terör örgütü üyesinin aralarında bulunduğu 14 sanığın yargılanmasına başlandı. Duruşmada, ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen sanıklardan Can Yenil'in savunması dikkat çekti. Almanya'da doğup büyüdüğünü ve örgüt üyesi olmadığını öne süren sanık Yenil, "Türk ceza kanunlarına aykırı herhangi bir şey yaptığıma inanmıyorum. Yüzlerce kişinin öleceği bomba eylemi planlayıcısı benim. Bombalama eylemini planlamamdaki asıl gayem, yeryüzündeki tüm Hıristiyan ve Musevi alemlerinin herhangi bir yerde bir hayvana dahi zarar gelmesi durumunda ayağa kalkmaları, ses çıkartmaları ve harekete geçmeleri ama bir Müslüman bir yerde öldüğü zaman suskun ve sessiz kalmalarıdır" dedi. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ilk duruşmaya, tutuklu sanıklar Sezgen Pekdemir, Mücahit Şahin, Hatice Yurdakul, Güven Güler, Ferhat Kahraman, Can Yenil, Abdülmenaf Ubin getirildi. Tutuksuz sanıklar Emel Buğa ve Arzu Kutlu ile müştekilerden Mutlu Sarı ve avukatları duruşmada hazır bulundu. KAPALILIK TALEBİNE RET Sanıklardan Avusturya vatandaşı Hatice Yurdakul'un avukatı duruşmanın kapalı yapılmasını talep etti. Ancak mahkeme heyeti, bu talebi reddetti. "YÜZLERCE KİŞİNİN ÖLECEĞİ BOMBA EYLEMİ PLANLAYICISI BENİM" Sanık Can Yenil savunmasında, "Öncelikle şunu söylemek istiyorum, ben herhangi bir terör örgütüne bağlı değilim. Türk ceza kanunlarına aykırı herhangi bir şey yaptığıma inanmıyorum. Eminönü'nde ve İstanbul Forum AVM'deki bu planları ben yaptım. Yüzlerce kişinin öleceği bomba eylemi planlayıcısı benim" dedi. Yenil, "Bombayı imal etmek, bombayı hazırlamak benim için son derece kolay oldu. Bombalama eylemini planlamamdaki asıl gayem, yeryüzündeki tüm Hıristiyan ve Musevi alemlerinin herhangi bir yerde bir hayvana dahi zarar gelmesi durumunda ayağa kalkmaları, ses çıkartmaları ve harekete geçmeleri ama bir Müslüman bir yerde öldüğü zaman suskun ve sessiz kalmalarıdır" dedi. Sanık Yenil, bu eylemi planlamak için finansal destek almadığını ileri sürerek "Bu eylem için 20 bin lira harcadım. Daha önce Almanya'da fabrikada çalıştığım maaşları biriktirdiğim paraları yanımda getirdim" dedi. Almanya’daki lise ve üniversite eğitimi sırasında kimyaya meraklı olduğu için kendisini şahsi çabasıyla eğitmiş olduğunu belirten sanık Can Yenil, "Ben eylemi kendim düzenledim, kendim yaptım. Yanımdakilerin son ana kadar bundan bilgileri yoktu. Deneme yapmak için ormana gittiğimde yanımda Mücahit vardı. Deneme yaptığımız sırada 700-800 metre uzağımızda insanlar vardı. Bomba sesini duyanlar 'çok büyük bir kaza oldu' diye konuştular. Bomba denemesi yaptıktan sonra oluşan çukuru kapattık" diye konuştu. Mücahit Şahin’e paraya ihtiyacının olduğunu söyleyince, motosikleti satmak için internete ilan verdiklerini anlatan Yenil, "İlandan sonra Güven Güler ile buluştuk. Kendisi uyuşturucu kullanan biriymiş. Güven kendisinde silah da uyuşturucu da olduğunu Mücahit’e söylemiş, bunu fırsata çevirdim ve silah temin edeceğimi anladım. Silahı ondan temin ettim" dedi. Bomba imal ederken yetersiz kaldığı yerlerde tablet ve restoranların wi-fi ağı üzerinden internete bağlanarak araştırma yaptığını dile getiren Yenil, savunmasında şu ifadelleri kullandı: "Kullandığım bu tablet Arnavutköy’deki evdeydi. Yanmış olabilir. Kendimi eyleme zorlamak için evi yaktım. 5 veya 6 tane bombayı hazırladıktan sonra küçük fırının içine koyarak Mücahit’e teslim ettim ve Forum AVM’ye gitmesini söyledim. Aile görüntüsü vermesi için de Mücahit’ten sanıklardan Hatice ile birlikte gitmelerini istedim. Bombayı AVM’ye yerleştirdikten sonra Arnavutköy’deki eve döndük. Mücahit Şahin’e bir sırt çantası ve poşetin içinde bombaları vererek Eminönü’ne götürmesini ve orada buluşacağımızı söyledim. Bombayı nasıl imha edeceği konusunda bilgi verdim. Evde sanıklar Hatice ile eşim Sezgen’e eşyaları hazırlamaları gerektiğini söyledim." EŞİ TEPKİ GÖSTERDİ Bu sırada sanık Can Yenil’e tepki gösteren eşi tutuklu sanık Sezgen Pekdemir, "Hayatımızı mahvettin böyle bir şey beklemiyorduk. Biz sadece saf bir şekilde sana inandık" dedi. Mahkeme başkanının uyarısı üzerine tepkisini sürdüren Pekdemir salondan çıkarıldı. "İNSANLARI HERŞEYDEN BİHABER EVLERİNE GİTME TELAŞINDA GÖRDÜĞÜMDE PİŞMANLIK DUYDUM" Savunmasını sürdüren Yenil, bunun ardından Hatice Yurdakul ile eşi Sezgen Pekdemir’le arabaya binerek Eminönü’ne gittiklerini anlattı. Yenil, "İki sırt çantasını kadınlara verdim, birini de kendim aldım. Bombaları nasıl patlatacakları konusunu Hatice ile Sezgen’e anlattım. Bunu yapmak istemeyen Hatice ile Sezgen’le tartışmaya başladık. Sonra çevredeki insanların herşeyden bihaber evlerine gitme telaşında olduklarını gördüğüm zaman pişmanlık duydum. Mücahit’in de kabloyu takıp bombayı hazır hale getirmediğini görünce ona ‘Burada az insan var bombaları al ve motoru park ettiğin yere gel’ dedim" diye konuştu. Sanık Can Yenil, eşi Sezgen Pekdemir’in orada "Ben bu eylemi yapmayacağım" diye bağırması ve insanların da kendilerine bakmaları üzerine araçlara binip Forum İstanbul AVM’ye gittiklerini belirterek "Normalde benim planım, Eminönü’nde bombayı patlattıktan sonra 15 dakikada AVM’ye gidip oraya yerleştirdiğimiz bombaları da patlatmaktı. Ama eylemden vazgeçtiğimiz için oradaki bombaları almak için gittik. AVM’de dolabın içinde bulunan bombayı bavula yerleştirmek için harekete geçerken polisler geldi ve bizi yakaladılar" diye konuştu. "ANAYASAL DÜZENİ KALDIRMAK İSTESEYDİM, 29'UNDA YAPARDIM" Sanık Can Yenil, "Anayasal düzeni kaldırmak isteseydim, ayın 29'unda yapardım. Doğma büyüme Almanya'da yaşadım. Türkiye'deki bayramların ne zaman olduğunu bilmiyorum. Örgüt üyesi olsaydım, bomba yapmakla uğraşmaz silah satın almakla uğraşmaz, örgütten alırdım" dedi. "HANIMLA ARAMIZ BOZULMASIN DİYE SİLAH VERDİM" Sanık Mustafa Eren savunmasında, sanıklardan hiçbirini tanımadığını belirterek iddiaları kabul etmediğini söyledi. Eren, "Bu şahıslar beni mahalleden amca olarak bilebilir. Ağabeyim 4-5 sene önce vefat ettiğinde markasını bilmediğim bir tabancayı yanıma almıştım. Silah evde duruyordu. Eşim silahı evden göndermemi istedi. Ben de bu sebeple silahı yok etmek için iki genç çocuğa 'silahları yok edin' diye verdim. Sokakta rastgele denk geldi. Hanımla aramızın bozulmaması için bu kişilere ruhsatsız silahı verdim. Silah karşılığında kimse bana para vermedi" dedi. "SİLAHI YOK ETMEYE KIYAMADIM" Sanık Ferhat Kahraman ise sanık Mustafa Eren ile aynı mahallede oturduklarını, göz rahatsızlığı nedeniyle kendisini tanımamış olabileceğini belirterek "Kendisi yok etmem için bana bir silah verdi. Silahı aldım. Ruhsatsız olduğunu bilmiyordum, yok etmeye kıyamadım. Kahvede otururken Abdulmenaf'a silahtan bahsettim. Silahı ücretsiz bu şahsa verdim. Kimseden para almadım. Sanıklar Can ve Mücahit bir iş yapmak istediler, ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Kimseyi öldüremedikleri için beni de yanlarında götürmek istiyorlar. Telefonu ikinci el aldığım için PKK ile ilgili resimler telefonun beyninde kalmıştır" diye konuştu. "AMACIM SİLAH SATILMASINA ARACILIK DEĞİLDİ" Sanık Abdulmenaf Ubin de kahve işlettiğini söyleyerek sanıklardan Güven Güler'in silah istemesi üzerine, kendisine sanık Ferhat Kahraman'a yönlendirdiğini anlattı. Sanık Güven Güler de sanıklardan Can ve Mücahit ile motor satın aldığını, her iki sanığın kendini farklı isimlerle tanıttıklarını, motor arızalandığı için sık sık Mücahit ile görüştükleri ve samimiyetlerinin arttığını söyledi. Daha sonra sanık Abdulmenaf'ın kahvesinde buluştuklarını, sanık Can'ın silah lazım olduğunu söylemesi üzerine, Abdulmenaf'ın sanık Ferhat'ı yönlendirdiğini belirterek "Amacım silah satılmasına aracılık etmek değildi" dedi. Özbekistan vatandaşı sanık Serdarbek Hojıev ise Maltepe 3 Nolu L Tipi Cezaevi'nden görüntülü sistem aracılığıyla ifade verdi. Hojıev savunmasında, 4 yıldır Türkiye'de yaşadığını ve inşaat işleriyle uğraştığını belirterek Kırgızistanlı Süleyman isiminde inşaat işlerinden tanıdığı şahısın telegram üzerinden 'Arnavutköy'deki adamla irtibatım kesildi, buna bak' demesi üzerine adrese baktığını, apartmanda biriyle karşılaştığını, bir şahsın kendisine sinirli bakması üzerine deport edileceği için kaçtığını anlattı. TAHLİYELERİNİ TALEP ETTİLER Sanıklardan Mücahit Şahin iddianameyi 10-15 gün önce tebliğ edildiğini belirterek savunma yapmak için süre talep etti. Sanıklar Hatice Yurdakul, Sezgin Pekdemir, Emel Buğa, Arzu Kutlu ise iddianame tebliğ edilmediği için süre talebinde bulundu. Talepler alındığı sırada sanık Can Yenil'in eşi sanık Sezgen Pekdemir de hiçbir suçlamayı kabul etmediğini belirterek "Benim IŞİD ve herhangi bir örgütle alakam yoktur. Bombaların imalatı da dahil hiçbir şey yapmadım. Tahliyemi talep ederim" dedi. Sanık Hatice Yurdakul da silah alışverişi ve bomba yapmadığını, örgüte üye olmadığıını belirterek tahliye talebinde bulundu. TUTUKLULUKLARININ DEVAMINA KARAR VERİLDİ Mahkeme heyeti, sanıklar Abdulmenaf Ubin, Ferhat Kahraman, Güven Güler'i "Silah kaçakçılığı", sanıklar Hatice Yurdakul, Mücahit Şahin, Can Yenil,Sezgen Pekdemir'i "Anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs, silahlı terör örgütü üyesi olmak", sanık Serdarbek Hojıev'i ise "Silahlı örgüte yardım" suçlarından haklarında kuvvetli delillerin bulunması nedeniyle tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Heyet, alışveriş merkezine mağdur sıfatıyla davetiye çıkarılmasına, sanıkların terör örgütleriyle ilişkilerinin olup olmadığının sorulması için emniyet yazı yazılmasına da karar verdi. Üç sanık hakkında yakalama emri düzenlenmesini kararlaştıran heyet, duruşmayı erteledi. İDDİANAME İddianamede, Bayrampaşa'daki AVM'nin otoparkına geçen yıl 28 Ekim'de bomba yüklü araç ve motosiklet bırakarak kaçmaya çalışırken yakalanan 2'si kadın 4 DEAŞ'lının da arasında bulunduğu 8'i tutuklu 14 sanık yer alıyor. 4 şüpheli hakkında birer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve 50'şer yıla kadar hapis cezası talep ediliyor. Diğer şüpheliler hakkında da çeşitli oranlarda cezalar talep edildi. İddianamede ele geçirilen patlayıcılara da yer verildi. İddianamede yer alan fotoğraflarda sanıklardan Hatice Yurdakul'un patlayıcıları bir koli içerisinde AVM'ye getirdiği görülüyor. Bombalı kolinin büyük olduğu için x-ray cihazına sokulmadan AVM içine alındığı görülen fotoğrafta patlayıcıların bir süre sonra şüpheliler Hatice Yurdakul ve Mücahit Şahin tarafından alışveriş sepeti içinde emanet dolabına konulmak için götürüldüğü yer alıyor. İddianamede yer alan fotoğrafta şüphelilere ait evlerde yakalanan yüklü miktardaki patlayıcılara da yer veriliyor.