Hemen hemen kontrol altına alınamayan hastalık kalmamış gibidir.Ancak kanser tedavisinde ümit edilen başarıya ulaşılamamıştır. Nörolog Doç. Dr. Serdar Dağ, Mynet okurları için yazdı
İnsan vücudunu oluşturan en küçük yapı taşına hücre ismi verilir.Sağlıklı hücreler vücut büyümesini aynı zamanda hasarlı hücrelerin tamirini yaparlar.Normal hücrelerin büyüme yeteneği sınırlıdır.Bazen büyümedeki bu sınırlama yeteneği kayıp olur, ve sınırsız büyüyüp çoğalan hücreler topluluğu oluşur.Oluşan kontrolsüz bu hücreler topluluğuna TÜMÖR denir.Tümörler ikiye ayrılır.
Beyin kafatası denen kemik yapının içine yerleşmiştir. Beyin hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasıyla oluşan beyin tümörleri, beyin hücrelerinden köken aldığı gibi, başka organlarda oluşan kanser hücrelerinin yayılması ile de oluşabilir.Oluşan tümör nedeni ile beynin hacmi artar ve beyin genişleyemeyen kafatası içinde sıkışır, kafa içi basıncının artmasına sebep olur.Belirtiler genellikle buna bağlı oluşur.Hastada:Baş ağrısı,bulantı,kusma,sara tipi bayılma,kol ve bacaklarda his kaybı kuvvetsizlik gibi belirtiler oluşur.Nedeni tam olarak bilinmemektedir.Ailesel yatkınlık, bazı virüs enfeksiyonları arıtma,lastik,boya…vs sanayiinde çalışmak risk faktörleri arasındadır.
Herhangi bir yaşta görülebilen beyin tümörleri, en çok 3-12 40-70 yaş grubunda görülür.Cinsiyet ayrımı yoktur.
Erken teşhis tedavide başarı şansını arttırır.Günümüzde gelişen teknoloji, beyin tümörlerini teşhis etmede,çapını ölçmede beyinde görülen bir dokunun tümör mü yoksa başka bir dokumu olduğunu anlamamızı sağlayan tanı araçları lasf etmiştir.Gelişen tomografiler.MR'lar ,beyinde oluşan tümörleri en ince ayrıntısına kadar bize gösterir.
Teşhisteki başarı, tedavide malesef sağlanamamıştır. Tedavideki amaç mümkünse tümörlü dokuyu yok etmektedir.İyi huylu tümörler ameliyatla tümörlü doku temizlendiği zaman bir daha tekrarlanmazlar.
Fakat kötü huylu kanser hücreleri beyni; ağaç gibi kök salarak beynin sağlıklı dokularını tahrip ederler. Günümüzde halen kabil gören tedavi;
Gelişmiş tüm dünya ülkelerinde, kanserin nedenleri ile ilgili yoğun çalışmalar vardır. Işın tedavisi ve ilaç tedavisi;kanserli hücre ile beraber normal sağlıklı hücreleri de tahrip etmektedir.Son zamandaki çalışmalar; sağlam dokular zarar vermeyen sadece;kanserli hücrelerini tahrip eden ışınlar ve ilaçlar üretme yolundadır.Özellikle;kanserli hücrelerin yapısını bozan ilaçlar ve ışınlar yüz güldürücü cevaplar vermiştir.Hatta çoğu zaman kafa içi basıncını arttırmayan kötü huylu tümörlere cerrahi yapılmadan ışın (radyoterapi) ve ilaç (kemoterapi) uygulanmaktadır.
Bununla beraber,gen tedavisi ve kök hücrelerle kanseri tedavi etme çalışmaları yapılmaktadır.Gelişmeler kısa zamanda kanser tedavisinde başarıya ulaşma yolundadır.
Beyin tümörlü bir hastanın yaşam beklentisi tümörün tipine,hastanın yaşına, genel sağlığına ve tedaviye cavabına bağlıdır.Büyük sayıda hastanın sonuçlarını değerlendiren istatistiki bilgiler; ortalama değerlerdir.Oysa hiçbir hasta diğerine benzemez.Her hasta ayrı bir vakadır.
Kanserin oluşmasında; vücut direncinin düşmesi bence büyük önem taşır.Stres,hormonlu gıdalar,hava kirliliği teknoloji ürünü olan cep telefonu,bilgisayar ışınları… vs vücut direncini düşüren etkenlerdir.
Bana göre yapılan günümüzde henüz yapılan tedaviler kanserin oluşmasına neden olan sebepten çok kanserli hücreyi yok etmeye yöneliktir.Yapılan son gen ve kök hücre çalışmaları umut vericidir.Belkide hücre yapısını bozan bir virüstür ve ilerde bir ilaçla erken yakalanan kanser tedavi edilebilecektir.Nasıl verem 1950 ve bu yılların amansız ve öldürücü fakat şimdinin tedavi edilir basit bir hastalığı ise, belki ilerde kanserde buna benzer bir hastalık haline gelecektir.
Özellikle bir hususta hasta yakınlarını uyarmak istiyorum;tedavide umut iyidir.Fakat gerçekleri kabul etmek gerekir.Ülkemizde;kanser tedavisi dünya standartını yakalamıştır.Bunun için doktor tedavisinde çıkıp umut tacirlerinin eline düşmemek gerekir.Aksi halde;hem yakınımızı hem servetimizi kayıp ederiz.