İSTANBUL (İHA) - Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Zeytinburnu'ndaki binanın çökmesiyle ilgili olarak, bölgenin Marmara fayından görece uzakta ve kayalık bir zemin üzerinde olduğunu belirterek, kendi kendine yıkılan binanın bulunduğu yerin deprem tehlikesinin çok yüksek olduğu bir bölge olmadığını söyledi.
İstanbul Deprem Odaklı Kentsel Dönüşüm Projesi çerçevesinde, Zeytinburnu'ndaki çalışmaları yürüten ODTÜ Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, Zeytinburnu'nda çöken binayla ilgili bilgilendirme toplantısı düzenledi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi kokteyl salonunda yapılan toplantıda Sucuoğlu, "İstanbul Deprem Mastar planı kapsamında yürütülen Zeytinburnu pilot bölgesindeki 16 bin 30 binanın muhtemel Marmara depremi sırasında karşı karşıya kalacakları, deprem riskleri araştırılmıştır. Bir binanın deprem risk incelemesinin iki ayağı vardır. Bulunduğu yerdeki deprem tehlikesi, deprem dayanımı. İkisinin birleşimi deprem riskini oluşturur. Zeytinburnu'nda kendi kendine yıkılan binanın bulunduğu yer, deprem tehlikesinin çok yüksek olduğu bir bölge değildir. Bunun nedeni bölgenin Marmara fayından görece uzakta olması ve kayalık bir zemin üzerinde olmasıdır. Diğer yandan yapılan çalışma da binanın deprem dayanımının çok düşük olduğu kesin bir şekilde belirlenmiştir. Değerlendirme sonucunda yıkılan bina deprem tehlikesinin en yüksek olduğu bölgede, bulunmadığı için çok yüksek riskli olarak belirlenen 2 bin 295 bina arasında yer almamış. Ancak ikinci derece yüksek riskli olarak sınıflanan 6 bin 470 bina içerisinde yer almıştır" dedi.
Zeytinburnu Projesi sonuç raporunda en yüksek riskli 2 bin 295 bina içerisinde yer almayan binaların sağlam olduğunun hiçbir şekilde beyan edilmediğini ifade eden Sucuoğlu konuşmasına şöyle devam etti:
"Aksine ikinci derece riskli binalara çok yüksek riskli binalardan hemen sonra müdahale edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Zira projenin temel amacı depreme hazırlık için ayrılacak kaynakların kullanım önceliğini belirlemektir. Ancak geçen 4 yılda çok riskli 2 bin 295 bina içinde herhangi bir işlem veya müdahale yapılmamıştır. Deprem risk incelemesinin amacı durup dururken, kendi ağırlığı altında yıkılacak binaları belirlemek değildir. Bunun için farklı bir çalışma yapmak gerekir. Kendi kendine yıkılacak binaları, tespit etmek hiç de kolay değildir. Eğer ani bir etki oluşmadıysa binanın neden 1 yıl önce değil de o gün ve o saatte yıkıldığını açıklamak hemen hemen mümkün değildir. Eğer bugün ki bilgilerimizle mühendislik hesapları yaparsak İstanbul'da bulunan binlerce binanın esasında yıkılmış olması gerektiğine karar veririz. Beton dayanımının çok düşük olması şüphesiz en önemli nedendir. Ancak bu durum bölgedeki tüm binalar için geçerlidir ve bu binalar yıllardır bir şekilde ayakta durmaktadır. Burada sorgulanması gereken İstanbul'un bugün bu durumda olmasıdır."
Beklenen depremin bir gün elbette olacağını belirten Sucuoğlu, "Sadece ayakta bile durmakta zorlanan binalar değil. Pek çok diğerleri de onlarla aynı akıbeti paylaşacaktır. Bunun için çok şiddetli bir depreme de gerek olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum sadece Zeytinburnu için değil, Marmara Depremi'nin en fazla sarsacağı Bakırköy, Küçükçekmece ve Avcılar için de geçerlidir. Eğer İstanbul depremi için acilen ciddi bir ulusal strateji ve eylem planı oluşturamazsak kendi kendine yıkılan binaları izleyip onlar üzerinde polemik yaparak oyalanacağımız anlaşılmaktadır" ifadelerini kaydetti.
Daha sonra basın mensuplarının sorularını cevaplandıran ODTÜ Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu, "Zeytinburnu'ndaki bina deprem açısından tüm riskleri taşıyor. Ama zemin özelliği nedeniyle bugüne kadar dayanmış. Beton kalitesi çok düşük. Ama aynı beton diğer mühürlü binada da var ama bina yıkılmamış. Bu binalara müdahale edilmesi için çok fazla yasaya ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum. Bütün binalar bizim hesabımıza göre yıkılması gerekir. Türkiye'deki tüm yapılar birbirine benzerdir. Gölcük'teki yapılar nasılsa İstanbul'daki yapılar da öyledir" diye konuştu.