SAMSUN (İHA) - Türkiye'de biyodizel üretiminin yaygınlaştırılması için başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı büyük çaba gösterirken, biyodizel üretimi konusunda yaşanan yasal boşluktan dolayı EPDK tarafından ruhsat verilmiş kuruluş bulunmaması ve biyodizeli üretip satanlara "kaçakçı" gözüyle bakılmasının üretici kesimi rahatsız ettiği bildirildi.
Biyodizelin; kanola, aspir, soya, pamuk ve ayçiçeği yağı ile evsel ve endüstriyel atık yağlardan trans esterifikasyon yöntemi ile üretilen dizel araç yakıtı olduğu bilinirken ve üretimi için büyük çabalar sarf edilirken, gerek biyodizel makineleri gerekse biyodizel üretimi ve satışının önündeki engellerin yasalarla kaldırılması istendi.
Avrupa'da; biyodizel üretimi, petrolün 60-70 yıl sonra bitecek olması, küresel ısınma ve Kyoto Protokolü gereği daha da önem kazandı.
Türkiye'de ise akaryakıtın üzerindeki aşırı vergiden kaynaklanan yüksek fiyat biyodizeli hiçbir ülkede görülmeyecek kadar cazip kıldı. Ancak, biyodizelin satışı için gerekli ilave hiçbir desteğe ihtiyaç yokken, yasal eksikliklerin tamamlanmaması, lisan verilmemesi, TSE standardının oluşturulmaması ve satışın serbest bırakılmaması tepkilere neden oldu. Henüz TSE standardı oluşmadığı gibi yasal eksiklikler devam ettiğinden Maliye Bakanlığı ile başı dertte olan üreticiler ve satıcılar, ne beklendiğini merak ettiklerini kaydetti.
Türkiye'de sık sık yasal boşluktan dolayı kaçak biyodizel üreten tesislere güvenlik güçleri tarafından baskınlar yapılması gündemdeyken, Tarım ve Enerji Bakanlıkları'nın desteklediği, ancak yasal düzenleme yapılmadığından devletle üreticinin karşı karşıya getirildiği biyodizel konusundaki uygulamaların soru işaretleri oluşturduğu ve konunun meclise getirilmesi gerektiği vurgulandı.
Samsun Vergi Dairesi Başkanı Şuayip Sevgi, Samsun'da bir iki kaçak satışın dışında biyodizelin satıldığı yer bulunmadığını ifade ederek, "Biodizeli bizim sattırmama diye bir derdimiz yok. Bizim açımızdan, nerede kazanç varsa biz vergimizi alırız. Bu kazancın suç teşkil edip etmemesi bizim için önemli değil. Kanunlara karşı gelinen bir durum varsa bildirmemiz gereken yere bildiririz. Şimdi biyodizelde henüz EPDK tarafından ruhsat verilmiş hiçbir biyodizel üreticisi kuruluş yok. Haliyle hiç kimsenin biyodizel üretme yasal izni yok. Biyodizelde sıkıntı buradan kaynaklanıyor" dedi.
Biyodizelin gelişmiş ülkelerdeki satış uygulamasının farklı olduğuna da dikkat çeken Sevgi, şunları söyledi: "Gelişmiş ülkelerde, 'Biyodizel yüzde 100 araçlarda kullanılır' diye bir uygulama yok. Biyodizeli üreticiler üretir, dağıtım şirketlerine satar. Örneğin bu Alpet, Shell, PO olur. Onlar da biyodizeli akaryakıta yüzde 5 oranında karıştırır piyasaya sürer. Düzenlemeler bu şekilde. Bizde yasal düzenlemeler yetişinceye kadar boşluk görülmüş, anında makineler üretilmiş. Bitkisel yağlar biyodizel haline getirilmiş. Kim üretiyor, kim satıyor takibini yapana kadar insanlar para kazanıyor. Şu an Gelir İdaresi olarak bu makineleri kimler üretiyor, kimlere satıyorlar, bitkisel yağlar nereden, kimden alınıyor, araştırmalarını yapıyoruz. Sonuçta hepsinin vergisini alacağız".