Alper Ballı
Türkiye'de eleştirel iktisat çalışmalarının önde gelen isimlerinden Prof. Korkut Boratav perşembe günü hayatını kaybeden iktisatçı-yazar Arslan Başer Kafaoğlu'nu ''Güncel iktisada hakimiyetiyle Marksist perspektifin değer yargılarını birleştiren sağduyulu bir iktisatçı'' olarak niteledi.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Boratav, Kafaoğlu'nun ''akademik olmayan, alaylı iktisatçıların en mümtaz, en seçkin temsilcilerinden, pek çok akademik iktisatçının kavrayamadığı gerçekleri saptayabilen bir iktisatçı'' olduğunu kaydetti.
''Kafaoğlu'nun çok sağlam bir Sosyalist ve Marksist temeli vardı'' görüşünü dile getiren Boratav, ''Güncel iktisada hakimiyetiyle Sosyalist, Marksist perspektifin değer yargılarını birleştiren olağanüstü sağduyulu bir insandı. Yaygın klişelerin dışına çıkmayı bilirdi'' dedi.
Boratav, Kafaoğlu'nun ''iktisat uygulamalarının içinden geldiğine'' dikkat çekerken, şöyle devam etti:
''Mesela, çok basit bir önermesini söyleyeyim. Herkesin bütçe açığı, kamu açığı üzerine görüş belirttiği bir dönemde, Kafaoğlu 'Açık ne demek, açığı herkes verir' dedi. 'Özel sektör de açık verir ve bayağı büyük açık verir, açık devlete özgü bir olay değildir.' Dolayısıyla bu tür bir analizin saptırma olduğunu çok erkenden, tam tarihi hatırlamıyorum ama en az 20 yıl önce açık seçik vurgulamıştı. Daha sonra bu sağduyulu tespitin Türkiye ekonomisinin 2008, 2009'da karşılaştığı problemlere ışık tuttuğu, daha önce Asya krizinde tüm Asya ülkelerindeki bunalımlara ışık tuttuğu ortaya çıkacaktı. Çünkü kamunun dengede olduğu, hatta fazla verdiği, hatta problem taşımadığı durumlarda, özel sektör açıklarının ekonomiyi büyük dış açıklara, sürdürülemez dengesizliklere sürüklediği ortaya çıktı.''
Arslan Başer Kafaoğlu'nun, 1980'lerin başında Maliye Bakanlığı yapan Adnan Başer Kafaoğlu'nun da kardeşi olduğunu ve ağabey Kafaoğlu'nun 24 Ocak kararlarının alınması ve daha sonra uygulanmasında önemli roller oynadığını anımsatan Boratav, ''İki kardeş çok anlaşamazlardı, Arslan Başer, 24 Ocak'taki dönüşüme ilişkin ortak tavrı oluşturan insanlardan biridir. Zaten sol siyasete ilgisi de bilinir. Çok sık görüşmedik, ama her görüşmemizde, birbirimizi sevgi ve saygıyla kucaklar, anılarımızı tazelerdik. Ayrı mekanlardaydık çoğu zaman, fakat fikir hayatına katkı bakımından hep ortak tavır aldık. 24 Ocak'ta başlayan, daha önce de Ecevit döneminin son zamanlarında ortaya çıkan seçenekleri, problemleri tartışırken yaklaşımımız ortaktı'' diye konuştu.
Arslan Başer Kafaoğlu'nun 1980'lerle birlikte Türkiye'de ivme kazanmaya başlayan özelleştirme politikalarına yaklaşımını da irdeleyen Boratav, ''Herkesin, özellikle akademik iktisatçıların, bir kısmı da kendisini eskiden solda gören iktisatçıların kafa karışıklığına savrulduğu dönemde, Kafaoğlu'nun da sağduyulu şekilde bu furyaya eleştirel bir tavırla karşı çıktığını, sağduyunun çağrısını bir kere daha yaptığını biliyoruz'' dedi.
Boratav, son olarak Kafaoğlu'nun çevirileriyle de iktisat çalışmalarına yaptığı katkıyı anımsatırken, ''Umumiyetle unutulan bir şey vardır, Marksist iktisat yazınının en önemli kitaplarından biri olan, Paul Marlor Sweezy'nin 'The Theory of Capitalist Development' adlı çalışmasını, 'Kapitalizm nereye gidiyor' diye biraz değişik bir başlık koyarak çevirmişti. O da önemli bir katkıdır'' dedi.