Kapatılan DEP'in eski milletvekilleri Leyla Zana, Orhan Doğan, Selim Sadak ve Hatip Dicle'nin 3. kez yargılanmalarına bugün devam edildi. Duruşmada eski milletvekili ve 'Susurluk Davası' sanıklarından Sedat Edip Bucak 'tanık' olarak dinlendi. Mahkemede, Leyla Zana'nın kendisinden 'hemşehrin' dediği teröristbaşı Abdullah Öcalan ile telefonda görüşmesini istediğini öne süren Bucak, bazı kişilerin "Siz Siverek ve Hilvan'da PKK'ya karşı koymayın" dediklerini ileri sürdü. Bucak, bu talebi reddettiğini ve dönemin tüm resmi kurumlarına yaptığı görüşmeleri kasete çekerek bildirdiğini kaydetti.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugünkü duruşmasına eski DEP'liler katılmazken, sanık avukatları hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz, TRT'ye bilirkişi için yazılan müzekkerelere cevap geldiğini belirtti. Karadeniz, TRT'nin iş yoğunluğunu gerekçe göstererek bir tane bilirkişi ismi bildirdiğini, Kürtçe bilirkişi için ise bu vasfı taşıyan personelinin olmadığını kaydettiğini bildirdi.
Duruşmada eski milletvekili ve 'Susurluk Davası' sanıklarından Sedat Edip Bucak tanık olarak dinlendi. Bucak, Leyla Zana ve Zübeyir Aydar ile 1991 yılında milletvekili olduktan sonra tanıştığını ve en genç milletvekilleri olarak Zana ve Aydar ile Meclis Divanı'nda görev aldığını anlattı. Aydar ile daha samimi olduklarını söyleyen Bucak, Aydar'ın 1992 yılında Bucak ailesinin ileri gelenleriyle görüşmek istediğini ve kendisinin bunu kabul ettiğini söyledi. Bucak, "Bize geldiğinde evimizde Mustafa Karakaya, Mustafa Aslan, Şiyar Yetiş Güloğlu, Homo Buzludağ ve Haluk Terzi, şu anda İstanbul Cumhuriyet Savcısı, vardı. Aydar'ı evimizde bulunan bu şahıslarla tanıştırdım. Sohbet sırasında siyasi konularda konuşmaya başlanınca Aydar, savcı olan Haluk Terzi'den rahatsız olduğunu ima etti. Ben de savcıyı üst tarafa çıkarttım. Aydar, burada yaptığı konuşmada, PKK'nın 1979 yılında Bucak ailesine karşı yanlış yaptığını ve Bucak ailesinden PKK adına özür dilediğini bildirdi. Orada bulunan Buzludağ ise Aydar'a, 'Siz benim kardeşimi öldürdünüz. Başkaları barışsa bile ben barışmam' dedi. Bu konuşmalardan sonra Aydar bizden ayrıldı" diye konuştu.
Zana'nın da kendisine telefon ederek yemek teklifinde bulunduğu kaydeden Bucak, kendisinin bu teklifi kabul ettiğini ve yemek yeri olarak Meclis lokantasını kararlaştırdıklarını söyledi. Belirlenen tarih ve saatte lokantada buluştuklarını ve Zana ile birlikte 5-6 kişinin de olduğunu belirten Bucak, mahkemede şunları söyledi:
"Zana'nın yanındaki Ali Yiğit ve Aydar'ı tanıdım, diğerlerini hatırlamıyorum. Zana ve soyadı Karataş olduğunu hatırladığım bu şahsı, bana parti sekreteri olarak tanıttılar. Bana hitaben 'Siz Siverek ve Hilvan'da PKK'ya karşı koymayın' dediler. Ben bunu kabul etmedim. Kendilerine ben bunu kabul etsem bile daha önce PKK'nın baskınında ölenlerin çocukları bunu kabullenmezler' dedim. Daha sonra yemek sırasında Zana bana 'Hemşehrinle görüşür müsün?' dedi. Ben de kızgınlıkla 'Hemşehrim kim?' diye sordum. Zana bana, 'Hemşehrin Abdullah Öcalan'dır. Onunla görüşürseniz daha iyi anlaşırsınız. Siverek'e, Urfa'ya ve Hilvan'a girip girmemesi konusunda kendiniz daha iyi karar verirsiniz' dedi. Benden telefon numaramı isteyerek dilediği saat ve dakikada sana telefon ederek seninle görüşebilir' dedi. Ben de görüşme talebini reddettim. Ondan sonra yemekten ayrılıp eve gittim."
"DURUMU TÜM RESMİ KURUMLARA BİLDİRDİM" Bu olaydan birkaç gün sonra Meclis'e gittiğinde Zana ve kapatılan DEP'in eski milletvekillerinin kendisini aradığının bildirildiğini dile getiren Bucak, Zana'nın daha sonra kendisini telefonla aradığını belirtti. Bucak, "Zana bana bizim eve gelmek istediğini, yanında bir misafiri olduğunu ve onunla beraber geleceğini söyledi. Ben de 'Olabilir' dedim. Zana yanında tanımadığım bir erkekle bize geldi. Yanındaki kişiyle beni tanıştırarak Abdülcabbar Yıldız olduğunu söyledi. Yıldız, PKK'dan ve 'Kürdistan'dan bahsederek yarım saat kadar konuştu. Ben de Yıldız'a hitaben, 'Seni buraya kim gönderdi?' dedim. Kendisi önce 'Kürdistan' halkı adına geldiğini söyledi. Ben de bu cevaptan tatmin olmayınca bana, 'Beni buraya genel sekreterim Abdullah Öcalan gönderdi' dedi. Yıldız, bana, 'Siverek, Hilvan ve Urfa'da PKK'ya karşı koymayacaksınız, devletin yanında olmayacaksınız. PKK, devletin askerleri, polisi ve resmi kuruluşlarına yönelik eylem yapacak' dedi. Ben de kendisine, 'Bu bölgede havaya bir kurşun sıkılsa bile kendimize atılmış sayarız' diyerek, Siverek ve Hilvan'a girmemelerini söyledim. Yıldız ise bu sözlerim üzerine 'Biz 'Kürdistan'ın her toprağına gireceğiz' dedi. Ben de Yıldız'a, 'Siverek, Urfa ve Hilvan'a girebiliyorsanız girin. Biz devletten yanayız' diye cevap verdim. Bu konuşmalar sırasında hem ben hem de Yıldız gerginleşti. Zana araya girerek, bu işlerin ayakta konuşulmayacağını, başka yerde detaylı olarak görüşülmesi gerektiğini söyledi. Ben de kendilerine 'istediğiniz yerde görüşürüm' dedim" şeklinde konuştu.
Bucak, görüşmeler yapıldıktan sonra durumu dönemin başbakanı Süleyman Demirel'e, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri ve tüm resmi kuruluşlara bildirdiğini söyledi. Görüşmeler yapıldığında kendisinin "terör örgütü PKK ile anlaştı" dedikodularının yayıldığını anlatan Bucak, bunun aksini ispatlamak için Zana ve arkadaşlarıyla ilgili görüşmeleri ses kaydına aldığını ifade etti. Zana ile daha sonra Dedeman Otel'de biraraya geldiklerini söyleyen Bucak, bu görüşmeyi görüntü ve ses kasetine kaydettiğini belirtti. Yemekte Zana'nın kendisine terör örgütü PKK'nın Siverek, Hilvan ve Urfa'ya girmek istediğini ifade eden Bucak, kendisinin ise bunu kabul etmediğini söyledi. Bucak ardından, çektiği görüntü kasetini savcılığa verdiğini kaydetti.
"BAZI TERÖRİSTLER, MECLİS LOJMANLARINDA KALIYORDU" Bazı teröristlerin Meclis lojmanlarında kaldıklarını iddia eden Bucak, "Lojmanlarda top oynarken ismini sonradan öğrendim Abdülvahap Kandemir isimli birisiyle görüştüm. Bana ismimi sormuştu. Kendisinin de 'gerilla' olduğunu, rahatsızlığı nedeniyle lojmanlarda bulunduğunu söyledi. Abdülvahap'lda PKK'ya karşı koymayın' dediler. Ben bunu kabul etmedim. Kendilerın yanında bir kişi vardı. Bu tanımadığım şahsı daha sonra Orhan Doğan ile beraber gördüm" diye konuştu.
Duruşmada Bucak'ın 1994 yılında Diyarbakır Savcılığı'na verdiği ifadesi okundu. Bucak, savcılıkta verdiği ifadesini aynen kabul etti. Bu arada, duruşmada kapatılan DEP'in eski milletvekillerinin avukatı Yusuf Alataş ile Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı. Alataş'ın, mahkeme başkanına sorularıyla tanığı yönlendirdiğini öne sürmesi üzerine ortam gerginleşti. Karadeniz, tanığın ifadesinin kesilmemesini ve sanık avukatlarına tanığın anlatımlarından sonra söz vereceğini bildirdi. Ayrıca, duruşmadan cep telefonuyla görüntü alan Bucak'ın koruması, avukatların itirazı üzerine dışarı çıkarıldı. Duruşmada söz alan Avukat Alataş, yapılan sorgulamaların yasalara aykırı olduğunu ve tanığın sanıklara husumeti olduğunu savundu. Tanığın bir senaryo hazırladığını ileri süren Alataş, buna tepki olarak sanığa soru sormayacağını ifade etti.
Öte yandan, duruşmada söz alan avukat Mehmet Nuri Özmen, sanık Doğan'ın daha önce mahkemeye yaptığı hükümlü olup olmadığı yönündeki başvuru sonucunu sordu. Sanıkların burada olmadığını belirten Özmen, Bucak'ın sanıkların olduğu bir duruşmada dinletilmesini talep etti.
Duruşmaya ara verildi. Duruşmaya verilen aranın ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz, Bucak'ın yeniden tanık olarak dinlenmesinin reddine, Doğan ile ilgili mahkumiyet hükümlerini içeren kararın kalkmadığını belirterek, Doğan'ın bu talebinin oy birliğiyle reddine karar verildiğini ve duruşmanın ertelendiğini bildirdi.