HABER

Büyük Ortadoğu Projesi ve Türkiye

ANKARA (İHA) - Ortadoğu'da barış ve refahın hakim kılınması, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişim ilkelerinin güçlendirilmesi ve serbest piyasa ekonomisinin işletilmesi unsurlarını içeren Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), ABD tarafından özellikle Irak Savaşı'ndan sonra daha fazla gündeme gelmeye başladı.

Ortaya atılması ile birlikte çeşitli çevrelerden farklı tepkiler alan bu projede, tarihten gelen deneyim ve bu bölgeye olan yakınlığı dolayısı ile Türkiye'nin de önemli roller oynayacağı savunuluyor. Çeşitli kaynaklardan derlenen bilgilere göre, ABD tarafından 'Geniş Ortadoğu Projesi' olarak adlandırılan proje, son bir-iki yıl içinde Ortadoğu coğrafyasında olumlu yönde değişimin artan bir ihtiyaç olduğu kanaati ile daha fazla dikkat çekmeye başladı.

BOP'UN GELİŞİMİ

ABD yönetimi, adı geçen coğrafyada siyasi ve ekonomik haklardan mahrum kalmış, işsiz ve eğitimsiz bireylerin nüfusu arttıkça, aşırılık, terörizm, yasadışı göç ve kaçakçılık gibi sorunların daha da vahim hale geleceğinden ve bunun başta ABD olmak üzere bütün uluslararası caimaya yönelik büyük bir tehdit oluşturacağından dolayı dünya kamuoyuna duyduğu endişeleri çeşitli vesilelerle aktardı. Washington yönetiminin, Orta Doğu'da olumlu değişimin desteklenmesinin uluslararası bir girişim haline dönüşmesini istediği ifade etmesi üzerine Türkiye, dahil ortaklarıyla ve bölge ülkeleriyle danışmalarda bulumaya başladı. Gelinen aşamada, BOP girişiminin tek bir ülkenin veya bir örgütün tek başına yürüteceği bir proje olarak tasarlanmaması gerektiği ve tek bir şablona dayandırılamayacağı hususunda bölge ülkelerinde genel bir mutabakat sağlandı. Projedeki amacın, G-8, AB, OECD ve NATO gibi önemli uluslararası kuruluşların kendi görev alanları çerçevesinde Orta Doğu'ya yönelik geliştirebilecekleri programlarla bu bölgede reformları destekleyecek güçlü bir sinerjiyi yakalamaları olarak ifade ediliyor. ABD'nin Orta Doğu'ya yönelik bu politikası başlangıçta bölgede hassasiyet meydana getirdi. Uzmanlar, bunda Orta Doğu tarihinin de etkisiyle Batı kaynaklı planlara karşı gösterilen kuşkucu yaklaşımın da etkisi olduğu görüşünde. Aynı uzmanlar buna karşın, danışmalar yoluyla bölge hükümetlerinin bu girişim hakkında daha fazla bilgilendirilmeleri ve girişimin bölgenin gerçekleri ve hassasiyetlerini dikkate alarak daha duyarlı bir çevreye kavuşturulmasının olumlu bir etki oluşturacağı görüşünde. Gelinen noktada, son bir yıl içinde BOP'un genel hatları ortaya çıktı ve özellikle geçen Haziran ayında arka arkaya gerçekleşen uluslararası zirvelerde bu projenin farklı boyutlarda hayata geçirilmesine ilişkin çeşitli belgeler kabul edildi. BOP girişimine ilişkin ortak bir anlayışın temelleri bu zirvelerde atılırken bölge ülkeleri de projenin farklı boyutlarına katılmaya artık daha arzulu göründüğü ifade ediliyor.

PROJENİN GELDİĞİ NOKTA

G-8 oluşumu, BOP girişimi bağlamında ön plana çıkan uluslararası oluşumların başında geliyor. Haziran ayında ABD'de yapılan G-8 Zirvesi'nde 'İlerleme ve Ortak Bir Gelecek İçin Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölgesiyle Ortaklık' başlıklı siyasi bildiri ve bununla bağlantılı bir 'G-8 Reformları Destekleme Planı' açıklanmıştı. Siyasi bildiride, G-8'in BOP'a yönelik başlattığı girişimin temel unsurları ve ilkeleri ortaya kondu. Başta Arap-İsrail ihtilafının çözüm yoluna sokulması gereği olması başta olmak üzere, gerek AB ve bölge ülkeleri gerekse Türkiye tarafından önemle üzerinde durulan ilkeler de sıralandı. 'Reformları Destekleme Planı'nda ise, siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel reformları desteklemek amacıyla bölge ülkeleriyle ortaklık temelinde kurulması öngörülen mekanizmalar ve hayata geçirilmesi planlanan projeler sıralandı. Bunların başında G-8 ve bölge ülke hükümetlerinin ilgili bakanlarının biraraya geleceği 'Gelecek İçin Forum' platformunun oluşturulması geliyor. G-8 çerçevesindeki çalışmalara Türkiye, 'demokratik ortak' devlet adı altında davet edilmişti. Türkiye, G-8 oluşumu çerçevesinde kararlaştırılan mekanizmalardan biri olan 'Demokrasi Yardım Diyalogu'nun Eş-Başkanlığı'nı İtalya ve Yemen birlikte üstlendi. Bu mekanizma, demokratikleşme çabalarına destek vermek amacıyla hükümet temsilcileri ile sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek, tecrübe paylaşımı dahil olmak üzere işbirliği ortamı sağlamayı amaçlıyor. Demokrasi Yardım Diyalogu'nun ilk resmi etkinliği ise 25 Kasım tarihinde Roma'da 3 ülke Dışişleri Bakanı'nı bir araya getirecek toplantı olacak. Ayrıca G-8 girişiminin Bakanlar düzeyinde toplanan temel mekanizması olan 'Gelecek İçin Forum'un ilk toplantısının ise 10-11 Aralık tarihlerinde Fas'ta yapılması öngörülüyor.

BOP VE TÜRKİYE

Türkiye, Ortadoğu'da barış ve refahın hakim kılınması, bu amaçla demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve iyi yönetişim ilkelerinin güçlendirilmesi ve serbest piyasa ekonomisinin işletilmesi unsurlarını içeren bir dönüşümün bölge için bir gereksinim oluşturduğunu çeşitli kanallardan her dönem dile getiriyor. Ortadoğu ülkelerinde esasen başlatılmış olan reform girişimlerinin olumlu sonuçlar vererek, daha demokratik, hür, açık, barışçı, istikrarlı, iyi yönetilen ve ekonomik bakımdan daha müreffeh bir Ortadoğu'ya doğru yol alınması Türkiye'nin sadece temennisi değil, bölgeye yönelik dış politika yaklaşımlarının da temel hedefi olarak dile getiriliyor. Diplomatik kaynaklara göre, bu konuda Türkiye'nin Ortadoğu'ya ilişkin vizyonu, BOP girişimi uluslar arası gündemi meşgul etmeden de önce bölge ülkelerindeki muhataplar ve İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplantılarda da dile getiriliyordu. Bölgeyi iyi tanıyan Türkiye, hatalı başlangıç noktalarından hareket edildiği takdirde değişim çabalarının arzu edilen sonuçları vermeyebileceğinden, yeni sorunlara yol açabileceğinden de duyduğu endişesi nedeniyle bölgede değişimi amaçlayan girişimlere yapıcı ancak aynı zamanda gerçekçi ve duyarlı bir şekilde yaklaşma taraftarı bir tavır takındı. Kaynaklara göre, Türkiye, ABD makamlarıyla yapılan temaslarda ve konunun ele alındığı uluslar arası platformlarda, böyle kapsamlı bir değişim projesinin başarılı olabilmesi için nasıl hareket edilmesi, hangi ilkelere uyulması gerektiğini açıkça dile getirdi. Türkiye'ye göre önem arz eden hususlar şöyle:

"- Değişim ve reform çabaları öncelikle bölgenin kendi iç dinamiklerinden beslenmelidir

- Bölgeye yönelik tek bir reform şablonu oluşturulamayacağı gibi, her ülkenin kendi özelliklerini ve hassasiyetlerini dikkate almayan bir yaklaşım da başarılı olamayacaktır.

- Zorlamadan kaçınılması 'olmazsa olmaz' bir şarttır. Demokratikleşme bir süreçtir ve farklı ülkelerde, farklı hızlarda ilerlemesi beklenebilir.

- Bölge ülkeleri, projenin ortak sahibi olmalıdır.

- Gönüllülük esas olmalı, dışlayıcı değil, isteyen her ülkenin katılmasına imkan veren bir yaklaşımı benimsemelidir.

- Reform çabalarının başarılı olabilmesi isteniyorsa, başta Filistin-İsrail ihtilafı olmak üzere bölgesel sorunların gözardı edilmesi mümkün değildir".

Bu görüşler, BOP girişiminin ele alındığı G-8, OECD, NATO ve AB gibi çok taraflı platformlarda, gerek Türkiye gerekse diğer ülkeler tarafından dile getirildi. Türkiye, BOP girişimini, bölgedeki ülkelerin demokratikleşme ihtiyaçlarına destek olabilecek uluslar arası bir çaba olarak, ortaklık anlayışıyla gelişmesini istiyor ve bu çabanın olumlu sonuçlar verecek şekilde tasarlanmasına gayret gösteriyor. Türkiye, bu doğrultuda projede üzerine düşen görevleri yerine getirmek üzere G-8 içindeki çalışmalara katkı sağlamaya hazırlanıyor ve bulunduğu bölgede siyasi, ekonomik sosyal ve kültürel gelişme alanında yapabileceği katkıları ve bu konudaki deneyimlerini isteyen ülkelere aktarmayı amaçlıyor.

En Çok Aranan Haberler