İSTANBUL (AA) - SEMRA ORKAN - İstanbul'un sembol binalarından biri olan Sirkeci'deki Büyük Postane, ihtişamı ve dikkati çeken mimari yapısıyla 110 yıldır tarihe tanıklık ediyor.
Posta ve Telgraf Nezareti olarak faaliyete geçen binanın tasarımını Mimar Vedat Tek yaptı. Mimar Tek, İzmit Saat Kulesi ve Kastamonu Hükümet Konağı ile adından söz ettiren bir mimar olsa da asıl şöhretini Posta ve Telgraf Nezareti binası ile kazandı.
İhtişamı ve mimari yapısı ile dikkati çeken binanın yapımına 1905'te başlandı. Haberleşme alanında sıkı bir denetim ağı kuran II. Abdülhamid döneminde yapımı başlayan binanın resmi açılışı ise 23 Temmuz 1909'da gerçekleşti.
II. Abdülhamid, binanın sağlam bir şekilde yapılmasını istediği için inşaata başlandıktan sonra masraflı olmasına rağmen binanın döşemelerinin demir putrellerle yapılmasına karar verildi. Binanın temeli kazılırken altın ve gümüş Osmanlı paraları atıldı.
Binanın inşaat komisyonu başkanına ayda bin kuruş, üyelere altı yüz kuruş, mimar Vedat Tek'e ise bin beş yüz kuruş maaş tahsis edildi.
Dönemin yetkilileri binanın 2 milyon 400 bin kuruşa tamamlanabileceğini belirtirken, binanın mimarı Vedat Tek, binanın bu rakam ile tamamlanamayacağını, 4 milyon kuruşa daha ihtiyaç olduğunu bildirdi.
II. Abdülhamid, 24 Mart 1908 tarihli iradesinde mimar Vedat Bey'in de içinde yer alacağı yeni bir komisyon kurularak, binanın bir an önce tamamlanması için ne kadar daha paraya ihtiyaç duyulduğunun tespit edilmesini istedi.
Sonunda Posta ve Telgraf Nezareti binasının resmi açılışı II. Meşrutiyet'in birinci yıl dönümünde 23 Temmuz 1909'da yapıldı ancak 2. Abdülhamid 27 Nisan 1909'da tahtan indirildiği için bu görkemli binanın resmi açılışını göremedi.
Birinci ulusal mimarlık akımının ilk örneklerinden olan binanın giriş kapısının üstünde çini işlemeli olarak, eski yazı ile "Posta Telgraf Nezareti" yazıyor. 1930'larda "Yeni Postane" sonradan "Büyük Postane" olan bina, bugün İstanbul Avrupa Yakası PTT Başmüdürlüğü olarak hizmet veriyor.
- "Postane binası bin sene dayanabilir"
Bodrum, zemin ve üç normal kat olmak üzere beş kattan oluşan ve dikdörtgen plana sahip bina, girişindeki taş işçiliğiyle dikkati çekiyor. Yapının büyük bir kısmında özellikle cephelerde Hereke'den getirtilen yontma taşlar, zemin ile merdivenlerde mermer, süslemelerinde ise yerli çini kullanıldı. O yılların en ileri yapım teknolojisine sahip bina, 3 bin 200 metrekarelik alan üzerine inşa edildi. Giriş bölümü basamaklarla yükseltilen binanın ön cephesinin iki köşesi öne çıkarılıp yükseltilerek üstleri kubbe ile örtüldü. Süslemelerinde 16. yüzyıl Osmanlı mimarisinin ağırlıklı olduğu binanın cephesinde yontma taş ve mermer kullanıldı. Ana girişi oldukça büyük bir salona açılan binanın çatıya kadar yükselen tavanı ağırlıklı olarak turuncu ve mavi renkli camlarla kaplandı.
Ön cephedeki anıtsal merdivenlerin yanı sıra binanın en dikkati çeken yanı biri padişaha, diğeri Posta ve Telgraf Nazırı'na ayrılan iki kule çıkması. Her iki kulede bulunan saatlerin biri alaturka, diğeri ise alafranka zamanları gösteriyordu. Kulelerin en üst bölümünde ise metal köşklü, bayrak direkli, tümüyle Batılı bir görünümü olan fenerli birer kubbe inşa edilmişti.
Binanın mimarı Vedat Tek ile 1937'de yapılan söyleşide, kendisine bina için ne kadar harcama yapıldığı sorulduğunda, "100 bin altına... Aynı binayı bugün yapmaya kalksanız, elli bin altın fazla vermeniz icap eder. Çünkü beton devrindeyiz, ne o taşları ne de o ustaları kolay kolay bulamayız." demişti.
Yine bu söyleşide binanın sağlamlığı sorusuna Tek, "Yeni Postane binası bin sene dayanabilir, büyük camiler gibi. Bu yapı eğer şimdi kullanılan malzeme ile yani beton olsaydı çoktan ihtiyarlamaya başlamıştı. Ancak altmış yetmiş senelik bir ömrü olurdu." şeklinde cevap vermişti.
- "PTT'nin 179. yılını sevinç ve gururla kutlayacağız"
İstanbul PTT Başmüdürü Mustafa Soran, PTT'nin 179. kuruluş yıl dönümünde Büyük Postane binasının tarihi ve mimari özellikleri hakkında AA muhabirine bilgi verdi.
Posta ve Telgraf Nezareti'nin 23 Ekim 1840'ta kurulduğunu hatırlatan Soran, İstanbul Sirkeci'de kurulan ve 1909'da hizmete geçen Posta ve Telgraf Nezareti'nin devlet evrakının yanı sıra ülke ahalisinin, postaya konu teşkil eden mektup, para ve paketlerini Osmanlı sınırları içinde taşımayı hedeflediğini söyledi.
Haberleşme alanında sıkı bir denetim ağı kuran II. Abdülhamid'in isteği üzerine yeni bir postane binasının yapımı için hazırlıklara başlandığını anlatan Soran, "Yeni yapılacak postane binası, İstanbul'daki yabancı posta merkezlerine karşı bir prestij meselesiydi. Yeni posta binasının yapılması 1900 yılında gündeme gelmiş olmasına rağmen büyük olasılıkla finansal sorunlar nedeniyle inşaata başlama süreci uzamıştır." diye konuştu.
Postane binası içindeki müzenin 6 Mayıs 2000'de hizmete açıldığını anlatan Soran, şöyle devam etti:
"Müzede, Osmanlı-Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi postacı kıyafetleri, telgraf memuru Manastırlı Hamdi Bey'in odası ve zamanında odada yer alan telgraf cihazları, Osmanlı dönemi pul eskizleri, 1950 yıllarından sonra tedavüle çıkan önemli ve özel günlere ait ofset baskı, ilk gün zarfları ve pulları sergileniyor ve 600 hatlı telefon santrali bulunuyor. Osmanlı Devleti'nin son dönemine ait postada kullanılmış mühür ve damgalar, deve ve at sırtı posta çantaları, posta nazırlığının kuruluşunun günümüze kadar görev yapmış nazır ve genel müdürlerinin resimleri, posta ve telgraf güzergahlarını gösteren eski haritalar yer alıyor. Hafta içi her gün 09.00-16.00 saatleri arasında açık, girişleri ücretsiz bir müze olup, restorasyon sebebiyle geçici olarak kapatılmıştır."
Böylesine görkemli, ihtişamlı, mimari güzellikleri içinde barındıran bir binada görev yapmanın çalışanlarına çok ayrı bir zevk verdiğini dile getiren Soran, "Bugün PTT'nin 179. yılını sevinçle ve gururla kutluyor olacağız. Bu vesileyle ülkemizin her noktasına yaygın hizmet ağıyla, dijitalleşme temelli atılımlarıyla hepimizi gururlandıran, iki asra yaklaşan köklü geçmişinde olduğu gibi bugün de ülkemizin övünç kaynağı olan PTT'nin bugüne gelmesinde katkıları olan ve şu anda hayatta olmayan çalışanlarımıza Allah'tan rahmet, emeklilerimize sağlıklı, mutlu bir yaşantı diler, tüm çalışanlarımıza PTT'ye sunmuş oldukları katkılardan dolayı çok teşekkür eder, bütün çalışanlarımızın 179. yılını kutlarım." ifadelerini kullandı.
- "Büyük Postane anıtsal bir bina"
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Murat Gül, Büyük Postane'nin, birinci milli mimari dönemin en özgün yapılarından olduğunu belirterek, bu tarzın Osmanlı canlandırmacılığı şeklinde de isimlendirilebileceğini söyledi.
Prof. Dr. Gül, canlandırmacı akımların önce Britanya'da başladığını sonra diğer ülkelere yayıldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"19. yüzyılda sanayileşme ve şehirleşmenin hızlanmasıyla modernleşen toplumlarda birtakım kumu binalarına ihtiyaç duyuldu. Eğitim binaları, tren istasyonları, oteller, postaneler ve bu gibi diğer yapılar genellikle tarihsel referanslarla tasarlandı ve bu durum da bazı yeni mimari akımların ortaya çıkmasına neden oldu. Sanayileşen ve sosyal anlamda yeniden şekillenen İngiltere'de Orta Çağ'daki Gotik mimari 19. yüzyılda inşa edilen kamu binalarında esin kaynağı olarak kullanılmaya başlandı ve gotik canlandırmacılığı bu dönemin en önde gelen mimari üsluplarından biri halini aldı. Esinlendikleri kaynaklar farklı olsa da canlandırmacı akımlar o dönemde dünyanın birçok yerinde farklı saiklerle moda oldu diyebiliriz. 19. yüzyıl sonlarında ve özellikle 20. yüzyılın ilk yıllarında yükselen milliyetçi siyasi düşünce ile birlikte canlandırmacı akımlar Osmanlı'da da etkisini hissettirmeye başladı. Ülkemizde bu akımın öncüsü olarak iki isim öne çıkıyor; Kemalettin ve Vadet Beyler. Vedat Bey, soyadı kanunundan sonra Tek soyadını alıyor. Bu mimarlar Osmanlı canlandırmacılığı ya da mimarlık tarihçilerinin sonradan adlandırdığı adıyla birinci milli mimari denilen üslupta eserler yapıyorlar ve 16. yüzyıl klasik dönem Osmanlı mimarisinden alınan birtakım bezemeleri ve ögeleri yeni binalarda kullanıyorlar. Çini paneller, sütun başlıkları, sivri Osmanlı kemerler, mukarnas bezemeler, saçaklar, kornişler, küçük kubbeler gibi. Bu motifleri modern anlamda kurgulanmış binaların cephelerinde kullanarak, canlandırmacı bir mimari yaratıyorlar."
- "Mimar Tek, döneminin ruhuna uygun bir çok binaya imza attı"
Büyük Postane'nin mimari açıdan özel bir anlam taşıdığının altını çizen Gül, "Büyük Postane şehrin tarihi dokusunda yer alan, 90 metrenin üzerinde cepheye sahip anıtsal bir bina. Tasarımı ve inşası 4 yıl süren bu yeni kamu binası, sivil mimaride o güne kadar yapılmış en görkemli yapılardan ve Osmanlı modernleşmesinin simgelerinden biridir." dedi.
Büyük Postane'nin mimarı Vedat Tek'in, tıpkı çağdaşı Kemalettin Bey gibi hem Osmanlı mimarisini hem de yurt dışında eğitim gördüğü için Batı mimarisini yakından tanıma imkanı bulduğunu aktaran Gül, Tek'in bu sayede döneminin ruhuna uygun birçok önemli binaya imza attığını dile getirdi.
Postane binasında şu an restorasyon sürecinin devam ettiğini anlatan Gül, "Restorasyonu biter bitmez tekrar öğrencilerimizi götürmek istiyoruz zira çok özel bir yapı. Hem simgesel değeri hem de işlevi göz önüne alındığında Büyük Postane, Osmanlı canlandırmacılığının ya da bilinen adıyla birinci milli mimarinin, en önemli örneklerinin başında gelir." diye konuştu.