İSTANBUL (A.A) - Bahçeşehir Üniversitesi (BÜ) Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Ercan Çitlioğlu, ''Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri Sosyo-Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Yapı Araştırması''nın, Türkiye'nin etnik bir sorunla karşı karşıya olduğu sonucunu ortaya koyduğunu bildirdi. Çitlioğlu, '''Yaşanan tüm olumsuzluklara karşın, sorun hala kontrol edilebilir, yönlendirilebilir ve dönüştürülebilir boyutlardadır'' dedi.
Ercan Çitlioğlu, bir yıl önce başlattıkları araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Çitlioğlu, araştırmanın konusundaki en akademik ve en geniş olma özelliğini taşıdığını dile getirdi.
Türkiye'nin Doğu ve Güney Doğusu'nda, köy ve mezralar da dahil olmak üzere, 19 ilinde ve Türkiye'nin Batısı ve Güneyi'nde de Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre son 20 yılda en fazla göç alan 10 ilinde gerçekleştirilen araştırmanın toplam 29 il, 530 ayrı yerleşim biriminde yapıldığını anlatan Çitlioğlu, ''Bu bağlamda 27 bin 726 hane halkına ulaştık. Bunlardan 4 bin 761 kişiyle yüz yüze görüşme yaparak toplam 612 soru sorduk'' dedi.
Araştırmanın, Türkiye'nin ''etnik bir sorunla karşı karşıya olduğu'' sonucunu ortaya koyduğunu kaydeden Çitlioğlu, şunları söyledi:
''Türkiye'nin Kürt, Kürtçülük, etnik ayrımcılık, kimlik, özgürlük, demokratik haklar, bireysel haklar ve özgürlüklerin kısıtlanması, eşitlik veya eşitsizlik, ana dilini özgürce kullanamama, ana diliyle eğitim yapamama, bölgesel kalkınmışlık, ikinci sınıf vatandaşlık, geri kalmışlık gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Bütün bunların içinde var olan bir tek gerçek var; görmezden gelinemeyecek ve gelinmemesi gereken ve yayılarak kalıcılaşma eğiliminde, giderek tırmanan bu sorunun, güvenlik, üniter yapı, anayasal sistem içinde mutlaka yapılabilen en erken süre içinde çözülmesi gerektiğidir.''
Ercan Çitlioğlu, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgelerinde özellikle batı illerine en fazla göç alan ilerde yüz yüze görüşmelerle yaptıkları araştırmanın ortaya çıkardığı sonuçlarıyla ilgili, Türkiye'nin belirli bir bölgesinde yaşanan sorunların göçler nedeniyle göreceli olarak Türkiye'nin geneline yayılabildiğini, toplumun çeşitli kesimlerinde etnik kökenlere dayalı duyarlılığın arttığını ve bu anlayışın yaşananlara bağlı olarak tırmanma eğiliminde olduğunu saptadıklarını kaydetti.
Araştırmada dikkat çeken noktaları belirten Çitlioğlu,''Kamuoyunda son dönemlerde yaşanan olaylar nedeniyle ciddi bir gerginlik, hassasiyet hatta bir umutsuzluğun da egemen olmaya başladığı düşünüldüğünde, elde edilen verilerin şu anda çok vahim boyutlara ulaşmadığını görüyoruz'' değerlendirmesinde bulundu.
''Yaşanan tüm olumsuzluklara karşın sorunun hala kontrol edilebilir, yönlendirilebilir ve dönüştürülebilir boyutlarda olduğunu'' vurgulayan Çitlioğlu, ''kaybedilecek zamanın yükleyeceği ve tırmandıracağı olumsuzlar getirilebileceğinin de dikkatlerden uzak tutulmaması gerektiği'' üzerinde durdu.
Prof. Dr. Ercan Çitlioğlu, vatandaşlara, ''Etnik ayrımcılığa maruz kalıp kalmadıklarını'' sorduklarını belirterek, ''etnik ayrımcılığa maruz kalmadıklarını'' söyleyenlerin oranının yüzde 75.1, bu soruya, ''Evet biz etnik ayrımcılığa maruz kalıyoruz'' diyenlerin oranının da yüzde 17.6 olduğunu söyledi.
-''DTP, BÜTÜN KÜRTLERİ TEMSİL ETMİYOR DİYENLER YÜZDE 47.5''-
Özellikle, ''DTP'nin bütün Kürtleri temsil edip etmediğinin'' sorulduğunu, buna, ''Türkiye'nin Güneydoğusunda ve Doğusunda, ''ediyor'' diyenlerin oranının yüzde 23.5, ''etmiyor'' diyenlerin ise yüzde 47.5 olduğunu bildirdi.
Yine, vatandaşlara, ''toplumsal hayatın vazgeçilmezlerini'' sorduklarını, aldıkları yanıtlar arasında öne çıkan konunun yüzde 89.9 oranıyla ''dini inanç'' olduğunu belirten Çitlioğlu, ''etnik kimlik'' sonucunun ise 57.3'le dördüncü sırada yer aldığını ifade ederek, ''kimlik'' sorununun aktarıldığı gibi toplumsal yaşamda vazgeçilmez nitelikte bir sorun olmadığının da böylece ortaya çıktığını söyledi.
-İŞSİZLİK BÜYÜK SORUN-
Ercan Çitlioğlu, vatandaşlara, ''Gündelik yaşamda karşılaşılabilecek en önemli sorunun ne olduğunu'' sorduklarını da belirterek, ''işsizlik'' sorunun yüzde 66.9 la birinci sırada geldiğini belirtti.
Çitlioğlu, ''ana dilde eğitim'' sorunun ise yüzde 3.3 oranında değer taşıdığını, ''terör'' ve ''güvenlik'' sorunun ise da yüzde 2.8 olduğunu açıkladı.
''Özellikle son 20 yıl içerisinde niçin batı illerine göç ettiklerini'' sorduklarında ise bunun özellikle batı ilerinde yürüttükleri araştırmada kendi açılarından ayrı bir zorluğu olduğunu ifade eden Çitlioğlu, ''Çünkü hedef kitlemiz özellikle Doğu ve GÜneydoğu Anadolu'dan son 20 yılda, yani terör olaylarının başladığı dönemde göç eden bir kitle olduğu için, bu konuda en fazla göç alan 10 ilimizde ayrı bir alan çalışması yaptık. Göçlerin nedeninin hep terör nedeniyle olduğu konusunda yaygın bir algı yaratıldığı var. Oysa bizim elde ettiğimiz veriler, bu algıyı doğrulamıyor'' dedi.
Çitlioğlu, buna göre, ''ailevi'' nedenlerle göç edenlerin oranının yüzde 27.1, ''güvenlik'' ve ''terör'' nedeniyle göç edenlerin oranının ise yüzde 9.4 olduğunu bildirdi.
-DEVLETİN BEKLENTİLERİ KARŞILAMASI-
Vatandaşlara ''Devletin, beklentilerini karşılayıp karşılamadığını'' sorduklarını, bu konuda aldıkları yanıtların da üzücü olduğunu açıklayan Çitlioğlu, ''karşılamıyor'' diyenlerin oranının yüzde 45.22, ''karşılıyor'' diyenlerin de yüzde 30.76 olduğunu kaydetti.
Ercan Çitlioğlu, ''Terörün nedenleri'' konusuna, yüzde 25.1 oranında kişinin ''işsizlik'' cevabıyla birinci sırada, yüzde 15.7 oranında kişinin ise ''ayrımcılık'' cevabıyla, ikinci sırada yer aldığını belirtti.
''Türkiye Cumhuriyeti benim için önemlidir ya da değildir'' konusunda da ''Türkiye Cumhuriyeti benim için önemlidir'' diyenlerin oranının yüzde 99.1, ''Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak benim için önemlidir'' diyenlerin oranının yüzde 99, ''Türkiye Cumhuriyeti bayrağı benim için önemlidir'' diyenlerin oranının yüzde 99.2, ''İstiklal Marşı benim için önemlidir'' diyenlerin oranının ise yüzde 99 olduğunu ifade etti.
Ercan Çitlioğlu, bu sonuçların, Türkiye'nin bölünme korkusunun içinde yaşadığı şu günlerde, vatandaşların neredeyse tamamının ortak aidiyetler temelinde bir araya geldiği ve ulusal değerleri simgeleyen konular konusunda aralarında herhangi bir ayrılık olmadığını göstermesi bakımından rahatlatıcı bir etki olarak karşılarına çıktığını kaydetti.
Yine, vatandaşlardan ''Kişilerin etnik kökenine göre ailesi, kendisi, toplumun ve ülkenin geleceği için değerlendirmeler yapmalarını istediklerini söyleyen Çitlioğlu, ''Kendi geleceğinizi nasıl görüyorsunuz? Daha mı iyi olacak? Daha mı kötü olacak? Fark olmayacak mı?'' sorularına, ''Kendi geleceklerini daha iyi olarak görenlerin'' oranının yüzde 33.6, ''Kendi geleceklerini daha kötü olarak görenlerin'' oranının yüzde 34.8, ''Farklı olmayacak'' diyenlerin oranının 'yüzde 18.9, ''Toplumun geleceği daha iyi olacak'' diyenlerin yüzde 24.4, ''Toplumun geleceği daha kötü olacak'' diyenlerin yüzde 53.9, ''Ülkenin geleceği daha iyi olacak'' diyenlerin oranını yüzde 25.8, ''Ülkenin geleceği daha kötü olacak'' diyenlerin oranının ise yüzde 52.4 olduğunu açıkladı.
-''PKK DENİLDİĞİNDE AKLA TERÖRİST VE BÖLÜCÜ ÖRGÜT GELİYOR''-
Çitlioğlu, özellikle göç alan illerde ''Birlikte yaşama iradesinin ve isteğinin güçlü olup olmadığı'' sorulduğunda, ''komşu, arkadaş seçmede etnik kimliğin çok alt sıralarda yer aldığını'' gördüklerini, ancak bunda ''dini inancın etnik kimlikten daha ön sırada yer aldığı'' sonucunun ortaya çıktığını belirtti.
Son olarak, ''Kendilerini Kürt ve Zaza olarak beyan edenlere, PKK dendiğinde akıllarına ne geldiğini'' sorduklarını bildiren Çitlioğlu, ''Kendilerini Kürt olarak tanımlayanların'' yüzde 41.4'ünün ''PKK denildiğinde bunun kendilerinde terörist ve bölücü örgüt kavramlarını çağrıştırdığını'' söylediklerini, ''Kürt kökenli vatandaşların haklarını savunan örgüt olarak PKK'yı tanımlayanların'' oranının ise sadece yüzde 9.9 olduğunu kaydetti.
Toplantının ardından soruların yanıtlayan Ercan Çitlioğlu, bir gazetecinin, ''Son günlerdeki olaylara bakıldığında ayrışmanın ve toplumdaki ayrışma algısının arttığının düşünüldüğünü, ancak araştırma sonuçlarının bunun tersini söylediğini'' belirtmesi üzerine şunları söyledi:
''Bu olaylara katılanların sayılarına baktığımız zaman, bunun tolumun bütün kesimini yansıtmadığını söylemek mümkün. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da sokak olaylarına katılanların büyük bir bölümünün çocuk ve onların arkasında yer alanların da marjinal bir kitleden oluştuğunu görüyoruz.
Devletin bu konuda yapması gereken iki konu var; birincisi, işsizliğin giderilmesine yönelik çözümlerin süratle, söylemlerle değil, eylemlerle ortaya koyması, ikincisi de eğitim düzeyini düzelterek, fırsat eşitliğinin, vatandaşlar tarafından özümsenmesine neden olabilecek veya sonuçlanabilecek sürekliliği hayata geçirmesidir.''