Havalimanında Kılıçdaroğlu'nu kulağında kulaklık ile cep telefonundan kayıt dinlerken bulan Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi Utku Çakırözer, CHP liderinin ilk tepkisinin “Dünyanın en ahlaksız ve terbiyesiz adamı şu anda Başbakanlık koltuğunda oturuyor” şeklinde olduğunu yazdı bugün köşesinde.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da Kılıçdaroğlu'nun sözlerine ek olarak “Sayın Deniz Baykal ile ilgili komployu düzenleyenin Erdoğan olduğu az önce ortaya çıktı” iddiasında bulundu.
Kılıçdaroğlu ise “Ses kaydı düştü. O ses kendisine ait. Görüntülerden, Sayın Baykal’dan ve bunların hemen yayınlanması gerektiğinden söz ediyor. Şimdi her şey açıklığa kavuşmuş oldu. O komployu düzenleyen Erdoğan'' dedi.
Erdoğan’ı derhal istifaya davet eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“O zatın artık bu saatten sonra başbakanlık koltuğunda oturmaması lazım. Aile mahremiyeti içine giren bir Başbakan olamaz. Ahlaksızlığı kendi için ilke edinen bir adam. Neden meydanlarda ‘Bunlar özel değil, genel, genel!’ diye konuştuğu da belli oldu. Kendi yaptığı için gayet iyi biliyor. Bunu bir şekilde pazarlaması gerekiyor. İnsanları suçlaması gerekiyor.”
Kılıçdaroğlu, Başbakan'a ait olduğu ileri sürülen ses kaydı çıkmadan bir gün önce iddialar üzerine eski genel başkan Deniz Baykal'a telefon etmiş.
Baykal'ın tepkisini Kılıçdaroğlu şöyle anlattı:
“O da tabii çok vahim bir olay olarak görüyor. Başbakan’dan resmi bir açıklama beklediğini söyledi. Biz de aynı açıklamayı bekliyoruz. Sayın Baykal başından beri sorumluluğun hükümette olduğunu söylüyordu zaten. Dediği gibi de çıktı.”
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın avukatı Muzaffer Yılmaz, müvekkiline ait olduğu iddia edilen montaj kasetin, mahkeme kararı olmasına rağmen, değişik tarihlerde erişime açıldığını ileri sürerek, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Sayın Deniz Baykal'a ilişkin montaj görüntülerini yarım saatte sosyal medyadan ben kaldırdım' ifadesinin gerçek dışı" olduğu iddiasında bulundu.
Avukat Yılmaz, yaptığı yazılı açıklamada, Baykal'ın, CHP Genel Başkanı olduğu sırada, kurgulanarak hazırlanan montaj kasetin, 6 Mayıs 2010'da bir takım karanlık güçler tarafından internet ortamında servis edildiğini öne sürdü. Yazılı ve görsel basında, bu olayın, "CHP'yi bitirmek için Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla gerçekleştiğine" ilişkin iddiaların yer aldığını belirten Yılmaz, bu iddiaların, Erdoğan'ın internette yayımlanan ses kaydına dayandırıldığını kaydetti.
Bu gelişmeler üzerine, Baykal'ın, Başbakan Erdoğan'dan "resmi bir açıklama beklediğini" belirttiğini anımsatan Yılmaz, "Başbakan açıklama yapmamakta, 'Deniz Baykal'a ilişkin montaj kasetinin yarım saat içinde kendi talimatıyla sosyal medyadan kaldırıldığını' iddia etmektedir. Sayın Başbakanın bu iddiası gerçek değildir" iddiasında bulundu.
Montaj kasede ilişkin, Baykal'ın başvurusu üzerine, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 7 Mayıs 2010'da "erişimin engellenmesi" kararı aldığını belirten Yılmaz, mahkeme kararının aynı gün Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) gönderilmesine rağmen, kararın geciktirilerek 11 Mayıs 2010'da uygulandığının, TİB tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirildiğini ileri sürdü.
Deniz Baykal'a ilişkin montaj kasetin, Başbakan Erdoğan tarafından sürekli gündeme getirildiğini, meydanlarda ve miting alanlarında siyasi rant olarak kullanıldığını iddia eden Yılmaz, şunları ileri sürdü:
"Aynı şekilde mahkeme kararı olmasına rağmen, değişik tarihlerde komplo ve montaj kaseti internette erişime açılmış ve mahkeme kararları ile tarafımızdan erişim engellenmiştir. Ankara 11. Sulh Ceza Mahkemesi'nden 1 Kasım 2010'da erişimin engellenmesi kararı alınmasına rağmen, Telekomünikasyon Kurumu İletişim Başkanlığı kararı uygulamakta gecikmiş ve bunun üzerine Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na 2 Kasım 2010'da dilekçe verilerek, mahkeme kararının derhal ve gecikmeksizin uygulanması talep edilmek zorunda kalınmıştır.
Tüm bu mahkeme kararlarının ve yazışmalarımızın tarih ve sayılarını verme amacımız, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Sayın Deniz Baykal'a ilişkin montaj görüntülerini yarım saatte sosyal medyadan ben kaldırdım' ifadesinin gerçek dışı olduğunun kamuoyunda hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlaşılması içindir. Bu hususta dahi gerçek olmayan beyanlarını binlerce kişi önünde söyleyen Başbakanın, Baykal'ın konuya ilişkin gerçekleri söylemesi ve resmi açıklama yapması çağrısına karşı, ne derece tutarlı olacağı ve beyanlarının inandırıcı olup olmayacağı kamuoyu tarafından değerlendirilmelidir." (AA)