Ankara (AA)- CHP, "Ergenekon" soruşturması kapsamında tutuklanan, tahliyesinin ardından hayatını kaybeden Kuddusi Okkır'ın, tutukluk sürecinde yaşananların incelenmesi ve ölümünde sorumluluğu bulunanların belirlenmesi için Meclis Araştırması açılmasını istedi.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, kendisinin ve diğer grup başkanvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu, Hakkı Suha Okay'ın imzasıyla TBMM Başkanlığına sunulan araştırma önergesiyle ilgili TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Çok ağır bir insan hakkı ihlaliyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Anadol, insan hakları ihlallerine karşı çıkanların, "darbecilere sahip çıkmakla" suçlandığını söyledi. Anadol, tersine McCartizm anlayışının, topluma egemen kılınmak istendiğini ifade ederek, "Eğer darbelere karşı çıkmak, bir yarış konusu olacaksa, bu yarışta 12 Martta, 12 Eylülde somut şekilde mücadele eden insanlarla ne Recep Tayyip Erdoğan ne de hempaları (omuzdaşları) yarışamaz, yarışta başarı sağlayamazlar" dedi.
"İçeride ve dışarıda demokrasi havarisi kesilenlerin, ağır insan hakları ihlalleri yaşanırken, başlarını çevirmelerinin ibret verici" olduğunu belirten Anadol, Okkır olayına, Cem Özdemir, Olli Rehn ve Lagendijk'in ne dediğini merak ettiğini söyledi. Anadol, "ortada iddianame yok, bu ithamı kaldıramam" diyerek, cezaevinde intihar eden Yüzüncü Yıl Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı Enver Arpalı ile Kuddusi Okkır'ı özdeşleştirdiğini dile getirdi.
Okkır'ın dramının 21. yüzyılda Türkiye demokrasisinin içinde bulunduğu dram olduğunu savunan Anadol, bunu, "yüzkarası" bir durum olarak nitelendirdi.
-"KORKU DUVARI"-
CHP Grup Başkanvekillerince TBMM Başkanlığına sunulan araştırma önergesinin gerekçesinde, hangi suçla suçlandığını bile bilmeyen bir kişinin, tutukluluk sürecinin, infaz edilen bir cezaya dönüşmesinin, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ihlali olduğu belirtildi. Okkır'ın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan süreçte, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin yaşam hakkı, özgürlük ve güven hakkı ve adil yargılanma hakkının da içinde bulunduğu maddelerinin ihlal edildiği belirtilen gerekçede, şu görüşlere yer verildi:
"Gizli olması gereken hazırlık soruşturmasının, siyasi iktidar yandaşı yayın organlarına servis yapılmasından dolayı, Okkır yargılanmadan toplum karşısında suçlu konumuna taşınmış, savunma hakkını kullanamadan yaşamını yitirmiştir. Aynı soruşturmada tutuklu bulunan Ayşe Asuman Özdemir'in de benzer insan hakları ihlallerine maruz kaldığına ilişkin ailesi ve İstanbul Barosu tarafından yapılan uyanlara kayıtsız kalınması, Ergenekon soruşturması kapsamında nasıl bir korku duvarı örüldüğünü ortaya koymaktadır."