SAMSUN (İHA) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkan Vekili ve Samsun Milletvekili Prof. Dr. Haluk Koç, Batı Trakya'da Müslüman Türkler'e baskı yapıldığını söyleyerek, bu baskıyı görünce "Yunanistan AB üyesi mi?" demekten kendini alamadığını belirtti.
Samsun Balkan Türkleri Haberleşme Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ni ziyaret ederek Batı Trakya izlenimleri hakkında bilgi veren CHP'li Haluk Koç, "Batı Trakyalı Müslüman ve Türk'tür. Biz İstanbul'da 'Balıklı Rum Hastanesi' diyoruz, onlar 'Türk' kelimesi bulunan tabelaları söküyor. Bizim hükümetlerimiz patrik atamıyor, Yunan hükümeti seçilmiş müftünün üzerine birde müftü atıyor. Eşdeğerlilik, mütekabiliyet, karşılıklılık istiyoruz" dedi.
Batı Trakya'da kuşaklar geçmesine, baskı, asimilasyon, kapatma, tecrit uygulanmasına rağmen Türk halkının benliğini kaybetmediğini, ancak Yunanistan'ın halkı benliğinden uzaklaştırma çabasının devam ettiğini söyleyen Koç, "Batı Trakya'daki bütün mücadele 'Müslüman ve Türk azınlık' anlayışının bina edilmesi. Bunun için mücadele ediyorlar. Bunun söylenmesini istiyorlar ki mütekabiliyet bakımından baktığınızda biz 'Rum azınlık' diyoruz. 'Rum' diyoruz. Mesela 'İskeçe Türk Birliği'nde 'Türk adı var' diye tabelalar sökülmüş, ama sökülen bölümü anı gibi saklıyorlar. Biz İstanbul'da 'Balıklı Rum Hastanesi' diyoruz, 'filan Rum okulu' diyoruz. Yani en az İstanbul'daki Rum azınlık kadar Batı Trakya'daki soydaşlarımıza hak verilmesi talebini ısrarla sürdürmek zorundayız" diye konuştu.
"YUNAN BASINI BİZİM İÇİN 'BURAYI KARIŞTIRDILAR' DİYE YAZIYOR"
Ulusal hafızasını, benliğini yitirenlerin içerideki ekonomik sorunlarla da baş edemeyeceğine dikkat çeken Koç, hiç olmazsa ulusal benliğin yitirilmemesi, canlı tutulması gerektiğini vurguladı. Koç, Batı Trakya'da müftü sorununun çok önemli olduğuna da değinerek, İskeçe'de Mehmet Emin Aga, Gümülcine'de İbrahim Şerif'in Türk toplumunun kendi seçtiği müftüler olduğunu hatırlattı. Haluk Koç, "Fakat Yunan bunu hazmedemiyor, kendisi müftü atıyor. İstanbul'da onlar patrik seçebiliyor. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Patrik atamıyor. Ama Batı Trakya'da Yunan hükümeti müftü atayabiliyor. Bizim için de Yunan basını 'Burayı karıştırdılar' diye yazıyor. Karıştırma değil sadece eşdeğerlilik, mütekabiliyet, karşılıklılık istiyoruz. Bütün talebimiz bu. Avrupa'nın hangi ülkesinden olursa olsun İstanbul'a gelen parlamenterler ya da hükümet başkanları öncelikle Patrikhane'yi ziyaret ediyor. Edecekler, biz bir şey demiyoruz. Patriğe Lozan'ın dışında bir sıfat tanımak gibi bir ekümeniklik, evrensellik boyutu katmak gayretindeler. Biz oraya gittiğimizde halkın seçtiği müftüleri ziyaret ettiğimizde soru işaretiyle karşılanıyor. Bu olmaz. Ve müftülerimiz ev hapsindeler. Hiçbir görev yapmalarına müsaade edilmiyor. Toplumumuz Yunan makamlarının atadığı müftüleri dışlamış durumda. Bunları işbirlikçi olarak görüyor. Batı Trakya'da Türkler evlilik, boşanma gibi 600 yıllık bir Osmanlı geleneğini kullanıyorlar. Berrak bakışları var. Dönüp ellerinden öpesiniz geliyor. O Mehmet Emin Aga 15 yerinden şişlenmiş. 'Ölmedim' diyor. Bir fanatik geliyor İskeçe'deki evine giriyor, darp yapıyor, merdivenlerden itiyor. Beyin kanaması geçiriyor, tek tarafı hafif felçli, konuşmakta güçlük çekiyor. Ama ısrarla da orada bu işin teminatı olmaya devam ediyor" şeklinde konuştu.
"KOSOVA'DA TÜRK ESERLERİNİ YOK EDİYORLAR"
Karasu'ya kadar köylerin hala yüzde 80'inin Türk olduğunu, Rusya'dan göçle getirdikleri bazı Rum kolonilerinin Türkler'in aralarına yerleştirildiğini, Gümülcine ve İskeçe'nin Türk ve Osmanlı koktuğunu da ifade eden Koç, şimdi bilhassa Samsun ve Bursa milletvekillerinin ısrarla Batı Trakya'yı sürekli belli aralıklarla ziyaret edip "Müslüman Türk" dürtüsünü canlı tutması gerektiğini anlattı. Koç, "Tamam ben Samsun'un Engiz'indeki dağ köyüne çıktım ama Batı Trakya daha önemli. Ve Türkler'e Batı Trakya'da bu kadar baskıdan sonra soruyorum; 'Yunanistan AB üyesi mi?'. Acaba Yunanistan bu uygulamalardan sonra insan hakları, azınlıklar bakımından AB standartlarına uyuyor mu?" dedi.
Kosova'da da çok sayıda Osmanlı eseri yani Türk kültürü bulunduğunu, savaştan sonra oranın yeniden inşası ve kültürel mirasının korunması yönünde bir takım projeler geliştirildiğini kaydeden Koç, "Fakat Suudi Arabistan şimdi Vehhabi kültürüyle oradaki canım eserleri, medreseleri, yenileme bahanesiyle yok ediyor. Bütün izleri silip kapatıyor. Oradaki belleğimizi yitirmeye başlarsak çok sıkıntı çekeriz" diye konuştu.
"AB'YLE MÜZAKERELERDE SATIR ARASINA DÖŞENEN MAYINLAR VAR"
Halkın seçtiği İskeçe Müftüsü Mehmet Emin Aga'yı Samsun'a davet edeceğini de dile getiren Koç, AB konusunda ise şunları söyledi:
"AB'yle olan müzakere süreci biraz pasif gidiyor. Orada satır arasına döşenen mayınlar var. Daha önce üye olan ülkelerden Türkiye'nin önüne daha farklı müzakere şartları getiriliyor. Yunanistan'daki azınlığın durumunu anlattım. Türkiye'de azınlık bu anlamda yokken yeni azınlık tarifleri yapılmaya gayret ediliyor. 'Aleviler azınlıktır' diyorlar. Niye Aleviler azınlık olsun? Aleviler tam tersine bu coğrafyanın asli unsuru. Horosan'dan gelenler, Anadolu erenleri. İtiraz ediyorlar. AB bazı şeyleri kurcalıyor. Sakın 'Sen osun, sen busun' ayrımcılığına gitmeyelim. Atatürk milliyetçiliği vazosu bir çatlarsa, çok tehlikeli. Mesela Kıbrıs konusu. 'Protokolü imzalama, gitti gider Girit gibi' diyoruz. Kıbrıs'ta yaşanan o. 'Efendim ben bu Ankara Antlaşması'nın genişletilmesini imzalayacağım. Sonra da bir mektup yayınlayacağıueşdeğerlilik, mütekabiliym, bu Rum yönetiminin adanın tümünü temsil etmesini tanıma anlamına gelmez' diyeceğim. Hiçbir işe yaramaz. Sen kendin söyler, kendin dinlersin, onun hiçbir geçerliliği yok. Mutlaka o anlaşmaya bir diplomatik anlam kazandıracak bir çekince koy. Çünkü sözler uçuyor, geride belgeler kalıyor. Bakın Lozan. Bugün hala oradaki maddeler önemli. AB'ye teslimiyete gerek yok, 20 yıl sonra onlar bize nüfus yapıları itibariyle zaten gelecek. Hem 15 seneden önce bizi zaten almazlar. Onlar geleceklerinden endişe duyuyorlar."