Kadınlarda üreme çağında sık görülen yumurtalık kitlelerinden bir tanesi de, çikolata kistleridir. Bu kistler çeşitli nedenlerle kadınlarda yaşam kalitesini düşürmektedir. Yarattıkları iki önemli sorun vardır: şiddetli ağrı ve çocuk sahibi olma konusunda zorluk yaratması...
ÇİKOLATA KİSTİ NEDİR?
Rahim boşluğunu ve rahim iç duvarlarını saran ince tabakaya döl yatağı (endometrium) adı verilmektedir. Bu tabaka her ay kişiyi hamileliğe hazırlamak için belirli değişiklikler geçirmektedir. Geçirdiği değişiklikler sonrası adet kanaması olarak adlandırılan eylemle bu doku parçalanarak kendini vücudun dışına atmaktadır. Normal durumlarda endometrium denilen tabakanın yalnızca rahim içinde bulunması gerekmektedir. Bu tabakanın rahim dışında bulunması kişide çikolata kisti olduğunu gösterir. Rahim dışında döllenmeyi sürdüren tabaka üreme sisteminde bulunan dokuların arasında yapışıklık oluşmasına neden olur ve buna da Endometriozis adı verilir. Çikolata kistleri yapıları itibarıyla kötü huylu kistler değildirler ve bilinenin aksine kanser hastalığına yakalanmaya sebebiyet vermemektedir.
ÇİKOLATA KİSTLERİ NEDEN OLUŞUR?
Çikolata kistleri, günümüzde tüm kadınların yaklaşık yüzde 5’inde, hamile kalma problemi
yaşayan kadınların yaklaşık yüzde 30’unda ve geçmişte herhangi bir kadın hastalığına sahip
olmayanların yaklaşık yüzde 3’ünde görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre çikolata
kistlerinin oluşum nedeni genetik mirasa dayalı değildir fakat bir aile yatkınlığı söz konusudur.
Bağışıklık sorunları, adet kanının karın boşluğuna akması, doku farklılaşması veya çevresel
etkenlerde çikolata kistlerine neden olabilmektedir.
ÇİKOLATA KİSTLERİNİN TEŞHİSİ NASIL KONUR?
Teşhis aşaması hastalığın ilerlememesi açısından büyük önem taşımaktadır. Çikolata kistlerinin belirtileri diğer kadınsal hastalıklarla aynı olduğundan tanı koyma süreci daha zordur. Genel olarak şiddetli adet sancıları sebebiyle gidilen muayenelerde bile var olan çikolata kistlerinin tespit edilmesi mümkün olmayabilir. Tanının kesin olarak koyulabilmesi adına; kan tetkikleri ve ultrasonografinin ardından patolojik değerlendirme yapılmalıdır. Bazı durumlarda ise kişi hiçbir belirti yaşamadan kiste sahip olabileceğinden, her kadın her 6 ayda bir jinekolojik muayene
yaptırmalıdır.