Antalya - Çocuklara yönelik cinsel istismar nedeniyle son iki yılda toplam 123, ailelerin kötü muamelesi nedeniyle de 37 dava açıldığı bildirildi.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'ndan (SHÇEK) alınan bilgiye göre, 2005 ve 2006 yıllarında çocuklara yönelik cinsel istismar ve kötü muamele
nedeniyle aileler hakkında toplam 160 dava takip edildi. Bunlardan 123'ünü cinsel istismar oluşturdu, 37 aile hakkında da çocuklarına kötü muamele ettikleri
iddiasıyla dava açıldı.
Çocuklara yönelik cinsel istismar nedeniyle açılan davalarda Ankara, ön plana çıktı. Ankara'da bu nedenle 54, İzmir'de 13, Eskişehir'de 6 dava görüldü. Çocuklarına şiddet uygulayan veya kötü muamele yapan ailelere yönelik en çok dava da İzmir'de açıldı. İzmir'de bu nedenle 15, İstanbul'da 11, Ankara'da 4, Bolu'da da 2 dava görüldü. Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Derneği Başkanı ve Gazi Üniversitesi Çocuk Koruma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Figen Şahin, merkeze bugüne kadar 18'i şiddete, 63'ü cinsel tacize uğramış çocuğun başvurduğunu söyledi.
Şahin, sosyo-ekonomik yoksunlukları olan, eğitimsiz, genellikle çok genç yaşta anne baba olmuş, çok sayıda çocuğu bulunan, alkol ya da diğer bağımlılık yapıcı madde kullanma eğilimi olan kişilerin aile içinde şiddet uyguladıklarını söyledi. Çocuklarına şiddet uygulayanların, çok yüksek bir oranda çocukluklarında şiddet gördüklerini belirten Şahin, bu kişilerin bazılarının da psikolojik ya da psikiyatrik bozuklukları olabildiğini kaydetti.
Çocuklara cinsel tacizde bulunan bireylerin de çocukluklarında tacize uğramış olma olasılığının yüksek olduğuna dikkati çeken Şahin, "Ancak sosyokültürel özellikler açısından fiziksel şiddet uygulayanlardan farklı olarak, bunlar her düzeyde kişiler olabilir. Olguların yüzde 90-95'inde tacizci erkektir. Kadınların cinsel tacizci olması nadirdir" diye konuştu. Çocuklarına şiddet uygulayan ailelerden velayetin alınması gerektiğini vurgulayan Şahin, şöyle konuştu:
"Şu anda bu çocuklar Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nda koruma altına alınıyorlar. Ancak velayetleri hala biyolojik anne babalarında olduğu için
evlat edinilemiyor ve yaşamlarını bir aile sıcaklığının yerini tutması imkansız olan yurtlarda geçiriyorlar ya da kendilerini örseleyen ailelerinin yanına geri
dönüyorlar."