Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreninde konuştu.
Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'nde, mezun olan öğrencileri tebrik etti.
Mezunların 548'inin Türk vatandaşı, 93'ünün ise 14 ayrı kardeş ülkeden gelen misafir öğrencilerden oluştuğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Böylece 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yeniden yapılandırdığımız Milli Savunma Üniversitemizin mezun sayısı 19 bin 600'e ulaşmış oluyor. Milli Savunma Üniversitemize bağlı harp okullarımızın başarılı çalışmalarını yakından takip ediyorum. Rektörümüze, hocalarımıza ve eğitimlere katkı veren tüm subaylarımıza şükranlarımı sunuyorum. Yeni yapısıyla üniversitemizin her geçen yıl daha da güçlendiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz. Artık bu noktadan geriye gidiş asla söz konusu değildir, olmayacaktır. Hep daha ileriye, daha iyiye, daha mükemmele doğru yürümeye devam edeceğiz. Kara, deniz ve hava kuvvetlerimizin nitelikli personel ihtiyacımızın karşılanması her zamankinden daha büyük önem taşıyor. Terörle mücadelemize, Akdeniz ve Ege başta olmak üzere bölgedeki hak ve menfaatlerimize yönelik tehditler de eklendi. Savunma sanayimize yaptığımız yatırımları insan kaynağımızla tahkim ederek tüm bu tehditlerle etkili bir mücadele halindeyiz."
Törene, Roketsan Uydu Fırlatma, Uzay Sistemleri ve İleri Teknolojiler Araştırma Merkezi ile Patlayıcı Hammadde Üretim Tesisi açılışından geldiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Roketsan'ın üstün kabiliyetlerini yerinde görmenin şerefiyle müşerref olduk. Her konuda olduğu gibi savunmada da insan olmadan tek başına teknoloji yeterli ve anlamlı değildir. Subay ve astsubay kadrolarımızı ne kadar yetiştirir ne kadar donanımlı hale getirirsek kendimizi o derece güvende hissederiz. Türk Silahlı Kuvvetleri, 2 bin 200 yılı aşan teşkilatlanma yapısı, kurumsal kültürü ve sayısız zaferleriyle milletimizin gurur kaynağıdır. Anadolu'yu bin yıldır vatanımız yapan ve devam ettiren ruh hamdolsun aynı dirilikte ayaktadır. Geçtiğimiz salı ve çarşamba günleri Ahlat ve Malazgirt'te bu ruha bizzat şahit olduk. Bugün de karşımızdaki şu manzara, mücadele azmi yanında eğitimi, donanımı, cesareti ve diğer tüm vasıflarıyla insan kaynağımızın da binlerce yıllık birikimiyle dimdik ayakta olduğunu gösteriyor. Kahraman ordumuzun karada, denizde ve havada gösterdiği başarıların gerisinde işte bu çok yönlü hasbi ve nitelikli insan kaynağı vardır."
Erdoğan, ülkenin tüm kurumları gibi Türk Silahlı Kuvvetlerini de içeriden çökertme girişimlerinin milletin ordusunu sahiplenişi sayesinde boşa çıkarıldığını anımsatarak, "Kimi tarihçilerin dediği gibi 'biz ordusu olan bir toplum değil, bizatihi kendisi ordu olan milletiz'. Bu hakikatin idrakinde olmayan kimi gafillerin ve hainlerin ısrarla ordumuzla milletimizi ayrıştırmaya çalışması beyhude bir gayrettir. Nasıl can bedenden ayrıldığında geriye sadece bir ceset kalırsa, bu ülkenin askeri ile milleti de aynı şekilde tefrik edilemez bir bütündür. Vatan topraklarının her karışında sınırlarımızda ve sınırlarımızın ötesindeki pek çok yerde destanlar yazan kahramanlarımızı buradan tüm kalbimle selamlıyorum." şeklinde konuştu.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bugün ülkesini ve halkını korumanın yanında bölgesindeki ve dünyadaki tüm mazlumların, mağdurların, soydaşların ve ümmetin umudu haline geldiğini dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Ordumuz başarılarının gerisinde; nitelikli eğitimi, örnek disiplini, üstün donanımı yanında yüzlerce milyon insandan aldığı dua da bulunuyor. Teknolojik üstünlüğümüzü, yetişmiş insan kaynağımız ve manevi gücümüzde birleştirdiğimizde Allah'ın izniyle bu ülkenin önünde durabilecek hiçbir güç yoktur. Son 18 yıldır biz işte bunun için çalıştık. Önümüze konan gizli-açık nice engelleri bu inançla aştık. Son olarak 15 Temmuz'da gerçek yüzlerini gösteren hainleri bu cesaretle tepelik. Sınırlarımız dışından kuşatılmaya çalışılan ülkemizi, milletimize biçilen kefeni bu kararlılıkla parçalayıp arttık. Karşılaştığımız ikiyüzlülükleri, alçaklıkları, hak ve hukuk tanımazlıkları, tehditleri, yaptırımları birliğimizden ve beraberliğimizden aldığımız güçle yıkıp geçtik. Maruz kaldığımız her saldırı, mücadele azmimizi daha da perçinledi.
Aştığımız her engel, kendimize olan güvenimizi daha da güçlendirdi. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle geldiğimiz yer, geleceğimize daha güvenle bakmamızı sağladı. Şimdi artık dün olduğundan daha gür bir sedayla, daha samimi bir inançla, kendimizden daha emin bir şekilde düşmanlarımıza 'hodri meydan' diyoruz. Karada, denizde ve havada karşımıza çıkacak olan herkes Türkiye'nin meşruiyetini, uluslararası hukuktan alan haklarını, çıkarlarını, imkanlarını koruma hususundaki kararlılığını görmüştür. Görmeyenler de emin olun hem sahada hem diplomasi masasında hem uluslararası platformlarda bu gerçekle yüzleşecekler. Biz mücadeleden kaçmayız, biz bu mücadelede şehitler, gaziler vermekten çekinmeyiz. Biz istiklalimiz ve istikbalimiz için 83 milyon hep birlikte kükremiş bir sel gibi önümüze çıkan bentleri çiğneyip geçmekten geri durmayız."
"Garbın afakını çelik zırhlı duvarlar sarsa bile iman dolu göğsümüzle hepsini de yıkar geçeriz. Hakkın vadettiği günlerin işte bu günler olduğuna inanıyoruz." diyen Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Asıl soru şu; acaba şu anda Akdeniz'de ve mücavirinde karşımıza dikilenler de aynı fedakarlıkları göze alabiliyorlar mı? Yunan halkı muhteris ve kifayetsiz yöneticileri yüzünden başlarına gelecekleri kabul ediyor mu? Fransız halkı muhteris ve kifayetsiz yöneticileri yüzünden ödeyecekleri bedelleri biliyor mu? Kuzey Afrika ve körfezdeki kim ülkelerin kardeş hakları muhteris ve kifayetsiz yöneticileri sebebiyle kararan istikballerine razı gösteriyor mu? On binlerce kilometre öteden, Türkiye'nin demokrasisine, hukuk devletine, bölgesel çıkarlarına göz diken ülkelerin vatandaşları bu sürecin dönüp kendilerine verecekleri zararın farkında mı? Biz binlerce yıllık devlet tarihimizin ve Anadolu'daki bin yıllık varlığımızın her gününü mücadele ile geçirmiş bir millet olarak tüm bu gerçeklerin idrakindeyiz."
Erdoğan, her karışı şehit kanlarıyla yoğrulmuş bu vatanda ödedikleri bedelleri gayet iyi bildiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugün de girdiğimiz yolda her türlü bedeli ödemeye kararlıyız. Aksi takdirde bizi bu topraklarda bir gün dahi barındırmayacaklarının farkındayız. Ellerinden gelse bu millete bir nefes hava, bir yudum su, bir lokma ekmek vermeyeceklerin kuşatması altında olduğumuzun bilincindeyiz. Her ne yapıyorsak onlara rağmen yaptık, yapmayı sürdüreceğiz. Türkiye'yi büyütmeye, güçlendirmeye, kalkındırmaya, zenginleştirmeye, geliştirmeye devam edeceğiz. Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sıkı sıkıya sahip çıktığımız müddetçe, Allah'ın yardımıyla Türkiye'nin aşamayacağı hiçbir engel olmadığını yürekten inanıyoruz."
Erdoğan, Türkiye'nin tarihi boyunca hiçbir zaman saldırgan bir ülke olmadığını belirtti.
Türk milletinin, geçmişinde sömürge lekesi bulunmayan nadir halklardan birisi olduğuna işaret eden Erdoğan, Türk medeniyetinin, bir fetih medeniyeti olduğunu, bu anlayışın, toprakların altındaki ve üstündeki zenginliklerle birlikte ele geçirilmesi üzerine kurulmadığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim fetih anlayışımız, önce gönüllerin fethidir. Bizim fetih anlayışımızda ayak bastığımız her yerin mamur edilmesi vardır. Bizim fetih anlayışımız, inanç, köken, meşrep ayrımı gözetmeksizin vatan toprakları üzerindeki herkesin yaşamasını ve yaşatılmasını ifade eder. Ecdattan tevarüs ettiğimiz bu anlayışla bugün de elimizin ulaştığı, ayağımızın bastığı her yerde gönüller kazanmanın, yaşatmanın, imar etmenin, eser bırakmanın gayreti içindeyiz. Siyasi ve askeri varlık gösterdiğimiz her yere yağmalamak, almak, çalmak, üzerine konmak, haraç kesmek için değil, elimizdekini paylaşmak ve mümkünse birlikte kazanmak üzere gidiyoruz. Ülkemizin bu onurlu duruşu asırlık hesapların bozulmasına yol açıyor."
Maruz kalınan saldırıların sebeplerinden birinin de bozulan hesapların acısı olduğunu vurgulayan Erdoğan, sırça köşklerinin çatırdadığını görenlerin bunun hıncını Türkiye'den çıkarmak için her yerde karşılarına çıktığını ama korkunun ecele faydasının olmadığını dile getirdi.
"Dünya beşten büyüktür" haykırışıyla küresel uyanışa vesile olduklarını ve bu sürecin devam ettiğini aktaran Erdoğan, Avrupa başta olmak üzere dünyanın pek çok yerinde yabancı, İslam ve Türk düşmanlığının, ayrımcılığın ayyuka çıktığı bir dönemden geçildiğini söyledi.
Erdoğan, her olumsuz konuda Türkiye'nin öne çıkarılıyor olmasının, Türkiye'yle ilgili bir hassasiyetin değil, zihinlerin gerisindeki faşizmin ve husumetin işareti olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'deki bazı kesimlerin de bilerek veya bilmeyerek bu sinsi oyuna alet olduğunu söyleyen Erdoğan, Batı ülkelerinin daha beter düzeyde yaşadığı sıkıntıların, sorunların sanki sadece Türkiye'ye mahsusmuş gibi yürütülen kampanyaların asla iyi niyetli olmadığını bildirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) en başarılı mücadeleyi yürüten ülkelerden biri olunmasına rağmen bu konuda Türkiye'yi karalamaya çalışanların gerçek niyet ve yüzlerini ortaya serdiğinin, güvenlikten kadın cinayetlerine kadar her konuda benzer çarpıtmalara rastlandığının altını çizdi.
"Bugün nerede durduğumuzu, yarın nereyi hedeflediğimizi gayet iyi biliyoruz"
Eksikleri bildiklerini, bunların düzeltilmesi gayretini gösterdiklerini kaydeden Erdoğan, "Medeniyet ve devlet tarihlerinin derinliğinin, gücünün, genişliğinin farkında olmayanların hafızaları bir asırla sınırlı olabilir ama biz, binlerce yıllık süreç içinde dün nerede olduğumuzu, bugün nerede durduğumuzu, yarın nereyi hedeflediğimizi gayet iyi biliyoruz. Hamdolsun milletimiz de bu vizyona sahiptir. Önce 2023 hedeflerimizi hayata geçirecek ardından evlatlarımıza 2053 ve 2071 Türkiyesi'ni miras bırakacağız. Ok yaydan fırlamıştır ve mutlaka hedefini bulacaktır." diye konuştu.
Ağustos ayının tarihte zaferler ayı olarak yer aldığını söyleyen Erdoğan, bu ayda Malazgirt'le başlayan, Otlukbeli ile devam eden, Çaldıran ve Mercidabık'la süren 450 yıllık süreçte Doğu'daki zaferlerin tarihe armağan edildiğini, Batı da ise Belgrad'ın fethinden Mohaç'a kadar uzanan pek çok zaferin ağustosta kazanıldığını, Kıbrıs'ın da bir ağustos ayında vatan topraklarına katıldığını hatırlattı.
Anadolu'da kurulan son devlet Türkiye Cumhuriyeti'nin en parlak zaferi olan Büyük Taarruz'un da ağustos ayının Türk milletine hediyesi olduğunu ifade eden Erdoğan, güney sınırların güvenlik altına alınması gayretlerinin ilk adımı Fırat Kalkanı Harekatı'nın da 4 yıl önce ağustosta gerçekleştirildiğini anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tarihimizdeki hiçbir zafer diğerinin alternatifi değildir. Tam tersine her zafer bir sonrakinin habercisi, bir öncekinin tamamlayıcısıdır. İnşallah, daha nice ağustoslarda nice büyük zaferlere imza atacağız. Milletimizin bağrından çıkan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz karasıyla, deniziyle, havasıyla, tüm unsurlarıyla yeni zaferler için hazırlık yapmaktadır. Milli Savunma Üniversitemiz de ordumuza kazandıracağı subaylar ve astsubaylarla bu mücadeledeki yerini sürekli ileriye taşıyarak güçlendirecektir."
Mezun olanları kutlayan Erdoğan, üniversitenin yönetimine ve eğitim kadrosuna da teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dost ve kardeş ülkelerden gelerek eğitim alanlardan gittikleri yerlere selam götürmelerini istedi.
Harp okullarını başarıyla tamamlayan teğmenler diplomalarını törenle aldı
Milli Savunma Üniversitesi harp okullarını başarıyla tamamlayan teğmenler diplomalarını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle aldı.
Milli Savunma Üniversitesi Harp Okulları Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz'ün de katılımıyla koronavirüsle mücadele kapsamında önlemlerin yoğun olarak alındığı Kara Harp Okulu'nda yapıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tören alanına gelişinde öğrencileri "Merhaba Harbiyeli" diyerek selamladı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Hava Harp Okulu Komutanı Tuğgeneral Alparslan Yücel Soysal, Kara Harp Okulu'ndan 270, Deniz Harp Okulu'ndan 194 ve Hava Harp Okulu'ndan 177 teğmenin bugün mezun olmaya hak kazandığını belirtti.
Diplomalarını alarak meslek hayatlarına gururla adım atacak teğmenlerin "Güçlü ordu, güçlü Türkiye" inancıyla Türk milletinin desteğini yüreklerinde hissedeceklerini ifade eden Soysal, şunları söyledi:
"Harp okullarındaki eğitim ve öğretimdeki hedefimiz yurt edinilmiş vatan topraklarımızın bekası ile aziz milletimizin huzur ve güvenliği için tüm tehdit ve risklere karşı süratle cevap verebilecek, vatanına, milletine, devletine, bayrağına ve TSK'ya sadakatle bağlı, milli, demokratik ve milletinin kültürel değerlerini benimseyen ve bu değerlere sahip çıkan, üstün nitelikli ve fiziki gücü yüksek muvazzaf subaylar yetiştirmektir.
15 Temmuz 2016 menfur darbe girişimi sonunda ülkemizde yaşanan hadiseler ülkemizi ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi derinden sarsmıştır. Vatan sevgisinden, disiplinden yoksun ve askerlik yeminine ihanet edenlerin devletimizi ve milletimizi sürükledikleri felaket ibret vericidir. Devletimizin ve milletimizin bekasını doğrudan tehdit eden bu tür ihanet hareketleri ile bir daha karşılaşmamak üzere Kara, Deniz ve Hava harp okulları bilim ve aklın ışığında, fikri hür, vicdanı hür ve irfanı hür nesiller yetiştirme sorumluluğunun bilincindedir."
Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu da dört sene önce dünya tarihindeki en büyük ihanetlerden birinin yaşandığını anımsattı.
Afyoncu, göreve geldiğinde ilk olarak okullardaki tahribatı ortaya çıkardıklarına işaret ederek 31 Ekim 2016'da dost ve kardeş ülkelerden gelen misafir askeri personelle eğitim-öğretime başladıklarını dile getirdi.
O dönemde sadece 126 mezunlarının olduğunu belirten Rektör Afyoncu, "Bu yıl üç harp okulu, dört astsubay okulu ve harp enstitülerinden mezunumuzun sayısı 3 bin 371" diye konuştu.
Bugünlere kolay gelinmediğini, büyük zorluklarla karşılaştıklarını söyleyen Afyoncu, "Bu zorlukları aşarken en önemlisi Türk milletinin teveccühü oldu. Mensubu olmaktan şeref duyduğum bu milletin her bir ferdi her türlü desteği verdi" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da büyük desteğine değinen Afyoncu, şunları kaydetti:
"Milli Savunma Üniversitesi 17 bin civarında öğrencisi ve 8 bin personeli ile yaklaşık 25 bin kişilik bir aile olarak faaliyetlerine devam ediyor. Yaptığımız birçok çalışma birilerini rahatsız etti ki bazı raporlara da konu oldu. Fakat milletimiz şundan emin olabilir, ne olursa olsun biz 2 bin 200 yıllık Türk tarihi ve kültüründen gelen bilgilerle ve kültürle hareket edip öğrencilerimizi o şekilde yetiştireceğiz.
Biz müfredatımızı tamamen milli çizgide yeniledik. Aynı zamanda birçok stratejik konuda öğrencilerimize doktora yaptırmaya başladık. Mesela deniz hukuku konusunda dört öğrencimiz doktora yapıyor, savunma sanayisi projelerinde harp okullarımız görev almaya başladılar."
Genç teğmenlere de seslenen Afyoncu, "Kıymetli teğmen kardeşlerim, ömrünüz boyunca bağlı olacağınız iki yer var: Birisi Türk milleti, diğeri demokrasi. Bu millet kendisine hizmet edenleri tarihe altın harflerle yazar, ihanet edenleri de tarihin çöplüğüne atar. Bunu hiçbir zaman unutmayın ve bu aziz millete ömrünüz boyunca kanınızla hizmet etmeye devam edin, hepinizin yolu bahtı açık olsun." şeklinde konuştu.
Mezun teğmenler adına Hava Harp Okulunu birincilikle bitiren Hava Teğmen Şerafettin Ger tarafından mezuniyet andının yaptırılmasının ardından Kara ve Hava Harp okulları devre birincileri yaş kütüklerine dönem yıldız ve plaketini çaktı.
Deniz Harp Okulunu birincilikle bitiren Mücahit Şamil Doğan, 247'nci yıl baklasını denizcilere özgü usul ve esaslarla kaloma verdirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da konuşmasının ardından okullarını birincilikle bitiren teğmenlere diplomalarını verdi.
Dereceye giren diğer öğrenciler diplomalarını TBMM Başkanı Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Milli Savunma Bakanı Akar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Dündar, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özbal, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Küçükakyüz, Milli Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu ve MSÜ Rektörü Afyoncu'ndan aldı.
Dereceyle mezun olan misafir teğmenlerin diplomalarını almalarının ardından Kara, Deniz ve Hava harp okulları sancak devir teslim gerçekleştirildi.
Tören, Kara, Deniz ve Hava harp okulları komutanları tarafından sancaktar ve sancak muhafızlarına kılıç ve diploma verilmesinin ardından sona erdi.
Tören alanında ayrılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni teğmenleri tebrik ederek "Yeni görev yerlerinizde sizlere üstün başarılar diliyor, ailelerinizle birlikte mutluluklar temenni ediyorum. Allah'a emanet olunuz" dedi.
Harbiyeliler de Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Sağ ol" diyerek karşılık verdi. (AA)
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.