HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Davutoğlu: Türkiye tarihinin en bilinemez koalisyonuyla karşı karşıyayız

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile dün yaptığı görüşmeyle ilgili kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmamasına tepki gösterdi. Davutoğlu, "Türkiye tarihinin en bilinemez koalisyonu ile karşı karşıyayız. Erdoğan'ı neye mecbur ettiklerini bilmiyoruz, ülkenin kaderi böyle çizilemez" dedi. Ayşe Sayın'ın haberi.

Davutoğlu: Türkiye tarihinin en bilinemez koalisyonuyla karşı karşıyayız

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile dün yaptığı görüşmeyle ilgili kamuoyuna hiçbir açıklama yapılmamasına tepki gösterdi. Davutoğlu, "Türkiye tarihinin en bilinemez koalisyonu ile karşı karşıyayız. Erdoğan'ı neye mecbur ettiklerini bilmiyoruz, ülkenin kaderi böyle çizilemez" dedi.

İki liderin geçmişte birbirlerine yönelik ağır suçlamalarına dikkat çeken Davutoğlu, "Acaba o eski ilişki mi gerçek, yoksa şimdi mi rüyadalar? Yoksa bu ilişki gerçek, o mu rüyaydı? Ben bugünkü ilişkinin rüya olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.

Davutoğlu, Erdoğan'ı "28 Şubat aktörlerine teslim olmakla" suçladı, reform sözünün de yaşama geçemeyeceğini söyledi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, gazetecilerle buluşmasında, yeni yıla ilişkin hedeflerini anlattı ve gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Pandemi sürecini ekonomik açıdan az hasarla atlatan ülkelerin, sosyal adaleti uygulayan ülkeler olduğuna işaret eden Davutoğlu, Türkiye'nin ise 1990'lara, hatta 70'lere dönüş tablosu sergilediğini ifade etti. Davutoğlu, "Ülkeyi yönetenlerin mantığı itibariyle Türkiye geçen yüzyılda yaşıyor" dedi.

Davutoğlu'nun gündeme ilişkin değerlendirmeleri ve sorulara verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle:

"Üniversiteye kelepçeyi kabul edemem"

Hem ülkemizin güneydoğu ve doğusunda Kürt vatandaşlarımıza yönelik yapılanlarda hem başörtüsüyle ilgili ifadelerde hem de Boğaziçi Üniversitesi'nin kapısının kapatılmasında geriye gidişi gördük. Pandemi şartlarında bazı önlemler alabilirsin ama bir üniversitenin kapısına kelepçe takılmasını kabul edemem.

Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestolar

"**Erdoğan, 28 Şubat aktörlerine teslim oldu"**

Reform yapamazlar çünkü bir, oturdukları koltuğu kaybetmekten korkarlar. Reform demek kendisine meydan okuyacaklarla yüzleşebilmek demektir. 28 Şubat'ı yaşatanlar, 1990'lı yıllardaki aktörler ile yan yana. Merve Kavakçı'nın başörtüsünün saçını açtıran kişi Bahçeli'dir. 28 Şubat ideoloğu (Doğu) Perinçek'tir. Erdoğan bunun muhabesini yapması gerekirken 28 Şubat aktörlerine teslim olmuş.

"En bilinemez koalisyon"

Türk tarihinin en bilinemez koalisyonu ile karşı karşıyız. Bahçeli ile Erdoğan dün akşam ülkeyle ilgili neler konuştu bilmiyoruz. 2001 yılında Bülent Ecevit, Mesut Yılmaz, Bahçeli, üçü bir araya gelirdi ve Türkiye'nin kaderi çizilirdi. Sonra nereye geldiğimiz belli. Nasıl bir koalisyon ile karşı karşıya kaldık, Erdoğan'ı neye mecbur ettiklerini bilmiyoruz. Açıklama da yapılmıyor. Ama ülkenin kaderi böyle çizilemez. Ülke böyle bir demokrasi anlayışı ile yönetilemez. Bugün bana "Ülkede en büyük kriz nedir?' diye sorsanız "Güven krizi var" derim.

"**Darbe tartışma**ları en büyük ihanet"

Son günlerde darbe tartışmaları var. Bunu gündeme sokan kim olursa olsun bu ülkeye en büyük ihaneti yapmış olur. Bu millet 15 Temmuz'da demokrasiye sahip çıkacağını gösterdi. Keşke milletin demokrasiye sahip çıktığı gibi Erdoğan da demokrasiyi ayağa kaldırsaydı. Bugün çok farklı Türkiye olurdu. Kim seçilmiş cumhurbaşkanına, parlamentoya herhangi bir şekilde darbe yapmaya kalkışsa onların karşısında biz dururuz. Yanlışları eleştiririz, milli iradeye karşı her türlü girişimin karşısında oluruz. Kimse darbe söylemi içerinde kendi iktidarını tahkim etmeye kalkmasın.

"Dip dalga, 'Gelecek' diyor"

Cumhurbaşkanı sistemi ile yürümüyor. Türkiye seçim psikolojisine girmiştir. Ne zaman bir seçim olursa Gelecek Partisi olarak hazır olacağız. 2,5 yıllık iktidar performansı ve gelinen noktaya baktığımızda Cumhur İttifakı kırılganlığına baktığımda bu iktidarın 5 yılını doldurması ekonomik, siyasi, psikolojik olarak çok zor. 2021'de seçim olma ihtimali yüksektir. Alandan aldığımız bilgiler, olabilecek herhangi bir seçimin en güçlü partisi biz olacağız. Dip dalgayı görüyoruz, o dip dalga "Gelecek Partisi" diyor.

"Perinçek de Bahçeli de şimdi Erdoğan'ın yanındalar"

Siyaset ve hayat öyle bir akış seyreder ki bazen çok tanıdığınızı zannettiğiniz insanların farklı özelliklerini görürsünüz. Erdoğan "One minute" dediğinde yanındaydım. Sonra Erdoğan'ın Trump'ın "Aptal olma" sözüne susması için ya karakter değişimi ya da konjonktür değişimi var derim. Maalesef siyasi güç bir risktir. Yolsuzluklara karşı mücadele iddiasıyla siyaset yapanların sonra geldikleri noktayı gördüğümüzde hayretler içinde kalıyorum. Perinçek'in Bahçeli'nin Erdoğan için ne söylediğini biliyoruz. Şimdi yanındalar.

"Bu ilişki bir rüya"

28 Şubat saldırıları karşısında biz Erdoğan'ın yanındaydık. Bahçeli ile Erdoğan birbirlerini ne kadar tanımışlar, bugünkü esas soru o. Geçmişte nasıl tanıyordunuz da birbirinize en ağır ifadeleri kullanıyorlardı. Ben ifadeleri, o ikisinin birbirine kullandıkları ifadeleri, ben kimseye kullanmam. Çin felsefesindeki gibi rüya mı, gerçek mi? Acaba o eski ilişki mi gerçek yoksa şimdi mi rüyadalar, yoksa bu ilişki gerçek o mu rüyaydı? Ben bugünkü ilişkinin rüya olduğunu düşünüyorum. Çünkü ilkelere dayanmayan bir ilişki. Bu rüyanın dayandığı temel, iktidarı paylaşma arzusu, ihtirası. Eğer Erdoğan'ın Bahçeli'ye desteği olmasaydı MHP neredeyse çözülmüş olurdu. Bir kısım seçmeni kayıyordu. Erdoğan ona destek verdi, Bahçeli ayakta kaldı. Daha sonra Bahçeli, Erdoğan'a destek verdi, Erdoğan ayakta kaldı. İşte tam da karşı olduğum siyaset anlayışı. Şeffaf olmayan ilişki dediğim bu.

"Değerlerimizi savunan her parti ile uzlaşırız"

Seçim pusulasındaki tüm partilerle görüşürüz. Ben kimseyle görüşmem demem. Erdoğan yarın yolsuzluklara karşı paket getirsin, siyasi etik yasası getirsin en büyük destekçisi biz oluruz. CHP, İYİ Parti getirsin onlarla da uzlaşma yaparız. Şu ittifaka giren haindir diye damga vurmak soğuk savaş mantığıdır. Kutuplaşmadan millet artık bıktı bezdi. Biz siyasi uzlaşıya açığız. Bizim savunduğumuz değerleri savunan her parti ile uzlaşırız. İttifak değil. Seçim sathına girilmeden doğru bulmam. Göreceksiniz Cumhur İttifakı zamanla kalkacak. Geçmişte cepheler vardı değişti, zamanla bunlar değişir.

"**Boğaziçi Üniversitesi'**yle ilgili kararda kalite düşmanlığı var"

Boğaziçi Üniversitesi'ne dışardan rektör atanmasını hayretle, şaşkınlık ve üzüntüyle değerlendiriyorum. Çünkü Erdoğan'ın 28 Şubat sonrası en önemli reformu üniversite özerkliği ve YÖK'ün kaldırılmasıydı. AK Parti'nin ilk dönem programlarında vardı. Ama gelinen noktada Şehir Üniversitesi'nin 40 yıllık birikimi bir gecede kapatıldı. Bana husumetinden oldu ama Erdoğan'ın düşünce özgürlüğüne ve üniversitelere bakış açısı zihniyetinin yansımasıydı. Üniversite nedir, bir iklimdir. Farklı zihinlerin buluştuğu bir iklimdir. Kalite düşmanlığı var burada. Kendi başına ayakta kalacak her şeyi tasfiye etmek anlayışı var. Vasatın üstünde kalan Başbakan ise değiştirilmeli, üniversite ise kapatılmalı.

"**Polisin görevi gerekli ayrımı yapıp, görüş beyan etme hakkına saygı göstermektir"**

Boğaziçi Üniversitesi'ne teröristler, marjinal gruplar girmişse polisin görevi ayırt edip diğer öğrencilerin görüş beyan etme hakkına saygı göstermektir. Ayrımı yapacak emniyet. Onlar oraya geldi diye Boğaziçili öğrencilerin protestosu haksız mı oluyor. Müdahale etmek haklı mı oluyor. Terörist iseler onlar oraya nasıl gelebilmiş, bulsalardı önceden. "Ben protesto edersem haklıdır, o ederse haksızdır" anlayışı kabul edilemez. Bu ülkenin en bilinen teröristi Osman Öcalan'ı TRT'ye kim çıkardı Allah aşkına. (Canan) Kaftancıoğlu bir partinin il başkanı gidip açıklama yapabilir. AK parti il başkanı da yapabilir. Gelecek Partisi gençlik kollarına da "Gidip açıklama yapabilirsiniz" dedim. Fikrine katılırsınız katılmazsınız ayrı bir husus.

"Çıplak arama kabul edilemez"

(Boğaziçi Üniversitesi'nde gözaltına alınanlara çıplar arama iddiasına ilişkin soru üzerine) Çıplak arama meselesi nerede, zaman, hangi gerekçeyle olursa olsun hukuk devleti ve insanlığın kabul etmeyeceği bir şeydir. İlk duyduğum andan itibaren açıklama yaptık. Mazur görülecek tarafı yok.

"HDP'nin kapatılma söylemi, seçmeni konsolide çabası"

Beni siyasete sokan şey AK Parti'ye kapatılma davasının açılmasıydı. AK Parti'nin yapması gereken siyasi partinin kapatılmasına karşı çıkmaktır. Bahçeli de samimi değil. Bütün yapılmak istenen HDP'nin kapatılma söylemi içinde kendi seçmenini konsolide etme çabası. Hazine yardımının kesilmesi, oyun kurallarının partiler için sık sık değiştirilmesi, yaptırımların devreye sokulması demokrasiye güveni sarsar. Ama HDP de terörle arasına mesafe koymalı. HDP'nin kendisini Kandil'den özgürleştirmesi Türkiye'de özgür siyaset yapması alanını da açacak.

"**MSB'nin g**ece yarısı yaptığı açıklama yanlış"

(Muhalefetin erken seçim çağrısının darbe ile ilişkilendirilmesi ve Milli Savunma Bakanlığı'nın (MSB) darbeye karşı gece yarısı yaptığı açıklamaya ilişkin soru üzerine) Gece yarısı açıklamaları doğru bulmuyorum. Gece yarısı kararnamesi ile Şehir Üniversitesi'nin kapatılması, birilerinin bir yere atanması… Darbe konusunda gece yarısı bir açıklama yapılması yöntem olarak yanlış. Ortada acil durum var da ona mı müdahale edeceksiniz. Darbeyi kim telaffuz ederse, toplumda karamsarlık oluşturursa biz onun karşısındayız. MSB ertesi gün herhangi bir yerde görüş beyan edebilir. Türkiye'de demokrasi konusunda görüş beyan edecek makam MSB değil, Meclis ve Cumhurbaşkanlığıdır. Siyasilerin görevi kurumlara görevlerini yaptırmaktır, kurumlar üzerinden teminat vermek değil. Demokrasinin teminatı seçilmiş kurumlar ve milli iradenin kendisidir. Seçilmiş makamlar demokrasiye sahip çıkacak. Halk sahip çıkacak çıktığını gösterdi.

Erken seçimi savunmak niye darbe ile ilişkilendirilsin. Böyle bir bağ kurmak doğru değil. Kimsenin bu tür açıklamalarla Türkiye'de olağanüstü psikoloji uyandırıp seçilmişler üzerinde şüphe uyandıracak açıklamalar yapmamasıdır.

"FETÖ'yle mücadele doğru ilkeler etrafında yapılmadı"

FETÖ'nün hangi yapısı olursa olsun, ister ekonomik destek, ister darbeci unsurlar, lojistik unsurlar, bunlara karşı mücadele edilmesi devlet hayatından toplumsal hayattın bunlardan arındırılması görevdi, zaruretti. 4,5 yıl sonra baktığımızda, bu mücadele doğru ilkeler etrafında yapıldı mı, hayır. Doğru ilkelerle yapılmadı. FETÖ ile irtibatlı birçok ismin yakınları devletin en üst makamlarda yer alırken o okullara gidenlerin üçüncü derece akrabaları cezalandırılıyorsa, bu mücadelenin doğru yürütüldüğü konusunda şüpheler uyandırır.



En Çok Aranan Haberler