HABER

'Denizde mahsur kalınca balık yerine kaplumbağa yenmeli'

ABD'de, balığa çıktıktan sonra kaybolan ve 66 gün sonra ters dönmüş teknesinin üzerinde bulunan denizcinin hayatta kalma öyküsü ne kadar gerçekçi?

'Denizde mahsur kalınca balık yerine kaplumbağa yenmeli'

ABD'de, balığa çıktıktan sonra kaybolan ve 66 gün sonra ters dönmüş teknesinin üzerinde bulunan denizcinin hayatta kalma öyküsü tüm dünyada büyük ilgi gördü.

Ancak 37 yaşındaki Louis Jordan'ın hikâyesi birçok kişinin kafasında soru işaretleri de yarattı. Okyanusta devrik bir teknenin üzerinde bu kadar uzun süre sürüklendikten sonra, hayatta kalabilmek gerçekten mümkün mü?

Louis Jordan 23 Ocak'ta ailesine "büyük balıklar yakalamaya gittiğini" söyleyerek 10 metrelik teknesiyle, Güney Carolina'da Conway'den denize açıldı.

Ama sonrasında neler olduğu belli değil. Jordan gazetecilere, gece kötü hava nedeniyle teknesinin ters döndüğünü, teknenin yelken direğinin ortadan kırıldığını ve içeri su dolduğunu söyledi.

Ailesi, Jordan'ın kayıp olduğunu bildirdi. Ama Sahil Güvenlik, onu bulamadı. Babası Frank Jordan bile oğlundan ümidini kesmişti. Ama 66 gün sonra, oradan geçen bir Alman gemisi, Kuzey Carolina'nın 320 kilometre açıklarında ters dönmüş teknesinde tutunur halde bekleyen Jordan'ı buldu.

Jordan, sanki "100 gündür" okyanusta sürükleniyormuş gibi hissettiğini anlattı. Ama Jordan elleriyle tutup yediği çiğ balık ve yağmur suyuyla hayatta kaldığını söyleyen birine göre derece sağlıklı görünüyordu.

Sahil Güvenlik yetkilileri, Jordan'ın anlattıklarını doğrudan sorgulamamakla birlikte tam olarak ne olduğunu bilmediklerini söylüyor.

Sözcü Nate Littlejohn, "Medyaya anlattıkları şeylerin doğru olmadığına inanmak için hiçbir nedenimiz yok. Ama 66 gün denizde ne olduğunu kesin olarak bilmiyoruz. Tek bildiğimiz şey, ailesinin 29 Ocak'ta kayıp ihbarı yaptığı" dedi.

Jose Salvador Alvarenga adlı bir Meksikalı Büyük Okyanus'ta kaybolup sürüklenmişti. Alveranga 13 ay okyanusta sürüklendikten sonra, bitap bir halde bulunmuştu. Alveranga gazetecilere, balık yiyerek ve kaplumbağa kanı içerek hayatta kaldığını söylemişti.

Günde en az 300ml su

"Essentials of Sea Survival" (Denizde Hayatta Kalmanın Temel Kuralları) adlı kitabın yazarlarından biri olan Portsmouth Üniversitesi'nden Prof. Mike Tipton, "Anlattıkları büyük tartışma yarattı. Böyle bir şey gerçekten mümkün mü, değil mi? Ama düşününce, Pasifik bölgesinde sürüklenmiş. Burada yeterince yağmur var. Hava soğuk değil ve balık tutma deneyimi var. Yani doğru insan ve şans bir araya gelmiş" diyor.

Tipton'a göre, kurtulma hiyerarşisinde önce oksijen var. Bunu dolaşım, vücut ısısı ve su izliyor. En sonda ise yemek var.

Jordan yağmur suyu topladığını ve günde yarım litre kadar suyla yetindiğini söylüyor. Prof. Tipton'a göre hayatta kalabilmek için de günde en az 300-500ml su gerekiyor.

Kaplumbağa ya da kuş kanı

Tipton, "Böbrek ve diğer yaşamsal organların çalışması için su gerekiyor. Su olmazsa birkaç günden fazla yaşama şansınız yok" diye konuşuyor. Vücudu susuz bırakmamak için başka iyi bir kaynak da, kaplumbağa ya da balıkçıl kuşlarının kanı. 20 kilogramlık bir kaplumbağada yaklaşık bir litre kan bulunuyor.

Prof. Tipton, idrarlarını içerek hayatta kaldıklarını söyleyenlerin hikâyelerinin tutarlı olmadığını, zira idrarın vücudun susuz kalmasını hızlandıracağını söylüyor. Yemek yemeye gelince, vücuttaki yağlar sayesinde uzun süre hayatta kalmak mümkün.

Jordan gazetecilere, okyanusta teknesiyle sürüklenirken, krep ve çiğ balık yediğini söyledi. Balıkları oltasıyla ya da elbiseleriyle yakaladığını anlattı.

'Hayatta kalabilmek için yağ, balıktan daha iyi'

Ancak balık yiyerek ayakta kalmanın ciddi bir dezavantajı var. Tipton bunu, "Balık protein dolu. Proteini sindirdikten sonra kalanların vücuttan atılması için çok su gerekiyor. Bu açıdan yağ ve şeker daha iyi."

Bu nedenle, okyanusta sürüklenen bir kişinin ideal yiyeceği balık değil, kabuğunun altında çok miktarda yağ olan kaplumbağa olmalı.

'Vücut sudan altı kat hızlı soğur'

Louis Jordan'ın ters dönmüş teknesinde otururken bulunması da son derece önemli. Tipton, bunun Jordan'ın hipotermidem korumuş olabileceğini belirterek "Vücudunuz sudan altı kat daha hızlı soğur. Bu yüzden suyun dışında olmak daha iyi" diyor.

Ama öyle olsa bile, Kuzey Carolina'daki alışılmadık soğuk hava Jordan'ı okyanusta sürüklenirken çok zorlamış olmalı. Tipton, bunu şöyle açıklıyor:

"Eğer kurtulma hikâyeleri için haritaya bakarsanız, hepsinin Ekvator sularında olduğunu görürsünüz. Sıcak, tropikal güneş ışıkları susuz kalmanıza ve güneş çarpmasına neden olabilir. Ama sığınacak bir gölgeniz olursa ve yağmur suyunuz varsa bunlar sorun olmaz."

Hipotermiyle baş etmek çok daha zor. Eğer Louis Jordan gerçekten çok soğuk Carolina kıyılarında devrik teknesiyle 66 gün geçirdiyse, çok iyi kıyafetleri ya da korunaklı bir yere sahip olması gerekir.

Duke Üniversitesi'nden okyanus bilimci Prof. Jim Hench, Jordan'ın Hatteras Burnu'nun 200 km doğusunda bulunduğuna dikkat çekerek, teknesinin Körfez Akıntısı'nın sıcak sularından yararlanmış olabileceğini belirtiyor ve "Bu sular Karayipler'den geliyor. Yılın bu döneminde orada su sıcaklığı 20-25 dereceye kadar çıkabilir" diyor.

Bununla birlikte, Jordan'ın 66 gün boyunca Körfez Akıntısı'yla sürüklenmiş olamayacağı, bu durumda çok daha açıklara gitmiş olması gerekeceği söyleniyor. Prof. Hench şöyle konuşuyor:

"Körfez Akıntısı'nın hızı yavaş adımlar gibidir. Ama bu okyanus standartlarına göre çok büyük bir hız. 66 günde enine okyanusu bir uçtan bir uca kat edersiniz. Onu gördüğümde iki ay sürüklendiğine inanamadım."

En Çok Aranan Haberler