Hollanda’nın İslam karşıtı siyasetçisi Geert Wilders Der Spiegel’e verdiği röportajda ülkesindeki İslam tartışmalarından, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyeliğine kadar birçok konudaki skandal yaratan görüşlerini bir kez daha ortaya koydu. Wilders, “Benim derdim Müslümanlarla değil İslam’la” dedi.
Partisinin seçimlerde 2 milyon oy aldığını ve Hollanda vatandaşlarının büyük bir çoğunluğunun paylaştığı görüşleri savunduğunu belirten Wilders, neden İslam’a karşı olduklarını “Avrupa’nın en büyük sorunu, sadece bugün değil onyıllardan beri, kültürel göreliliktir. Bu yüzden bugün Avrupalılar neyle gurur duymaları gerektiğini ve aslında kim olduklarını bilmiyor. Çünkü sözde liberaller ve solcular bütün kültürlerin aynı olduğu fikrini dayatıyor” sözleriyle açıkladı.
Avrupalıların, “Avrupa kültürü”nün “İslami kültür”den daha iyi olmasıyla gurur duyması gerektiğini söyleyen Wilders, bunu savunanların “ırkçılıkla, Nazilikle, yabancı düşmanlığı”yla yaftalanmaması gerektiğini ifade etti. Wilders, “İslam’ın totaliter ve şiddet dolu bir ideoloji olduğuna inandığımız için üzerimize bu etiketler yapıştırılmamalı. İslam bir dinden çok bir ideolojidir, komünizm ve faşizmle karşılaştırılabilir. İslam özgürlüğümüzü tehdit etmektedir” dedi.
"AVRUPA'DA DAHA AZ İSLAM İSTİYORUM"
“Hıristiyanlık, Yahudilik ve hümanizmin geleneklerini İslami geleneklerle karşılaştıranların farkı görmek için Einstein olmasına gerek yok” diyen Wilders, İslam’ı yasaklamak istemediğini sadece İslam'ın Avrupa'daki varlığını azaltmak istediğini söyledi.
Der Spiegel’in, “Günün 24 saati korumalarla geziyorsunuz ve hükümete ait güvenlikli bir evde kalıyorsunuz. Görüşlerini temsil ettiğiniz insanlarla temas etme fırsatını nasıl buluyorsunuz? Bu Hollandalı vergi mükelleflerinin omzuna ekstra yük binmesi anlamına gelmiyor mu?” eleştirisi üzerine Wilders, “Aksi takdirde benim gibi, hiç kimseyi ölümle tehdit etmeyen, demokratik olarak seçilmiş bir siyasetçi halkın içine giremez. Hollanda halkının özgürlüğü için mücadele ederken kendi özgürlüğümü yitirdim. Benim için bugün ya da yarın normal bir hayat olamayacağını biliyorum. Ama bu bedelin ödenmesi gerekiyordu” dedi.
"MERKEL BENİ KOPYA ETMEYE ÇALIŞIYOR"
Kendisinin ve partisinin Avrupa’daki siyasi elitlere bir tehdit oluşturduğunu da öne süren Wilders, “Bizi durduramayacaklar. Hatta bakın, Almanya Başbakanı Angela Merkel bizi kopya etmeye çalışıyor” dedi. Anketlerin karizmatik bir liderin ortaya çıkması durumunda Almanya’daki oyların yüzde 20’sini alacağına işaret etmesinin Merkel’i ürküttüğünü söyleyen Wilders, Almanya Başbakanı’nın bu yüzden çok kültürlülüğün çöktüğünü ilan ettiğini belirtti.
Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi’nin lideri Horst Seehofer’in “Daha fazla Türk ve Arap göçmen istemiyoruz” sözlerini hatırlatan Wilders, “Ben aynı şeyi Hollanda’da söylesem, hakkımda dava açılırdı” dedi.
KURAN-KAVGAM KARŞILAŞTIRMASI
“Kuran’ı Hitler’in Kavgam kitabıyla karşılaştırıyorsunuz. Kavgam’ı okudunuz mu?” sorusuna ise “Tamamını okumadım ama Kuran’daki Yahudi karşıtı kısımlar Kavgam’dakinden fazladır” cevabını veren Wilders, Hollanda’da Kavgam’ın yasaklandığını, eğer ülkedeki solcular tutarlı olsa Kuran’ın da yasaklanacağını öne sürdü.
Röportaj sırasında kendisine hatırlatılan ve İncil’de yer alan “Onların kralı olmamı istemeyen düşmanlarımı buraya getirin ve benim önümde öldürün” cümlesinin Kuran’dan bir ayet olduğunu zanneden Wilders, böylece her iki dinle ilgili bilgilerinin yetersizliğini de ortaya koymuş oldu.
“Unutmayın biz bir azınlık hükümetini destekliyoruz. Biz olmazsak iktidarda olamazlar. Bu da yakın zaman içinde Hollanda’da burka yasağı ve göç sınırlaması olacağı anlamına geliyor” diyen Wilders, Der Spiegel muhabirinin “Ektiğiniz nefret tohumlarından utanmıyor musunuz?” sorusuna da, “Ben nefret tohumları ekmiyorum. Sadece parlamentodaki demokratik seçenekleri kullanıyorum” cevabını verdi.
"TÜRKİYE, AB'NİN İÇİNDEKİ MÜSLÜMAN TRUVA ATI OLUR"
Avrupa’nın kendisi gibi siyasetçilere alışması gerektiğini savunan Wilders’a “Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine şiddetle karşı çıktınız. Nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan Kosova ve Bosna Hersek için ne düşünüyorsunuz?” sorusu üzerine şöyle dedi:
“Bu konu, koalisyon ortaklarımızla değerlendirilmeli. Ama biz, AB’nin Hırvatistan dahil her türlü yeni üyeyi kabul etmesine karşı çıkıyoruz. Her şeyin ötesinde, Türkiye’nin üyeliğine hayır diyeceğiz. Türkiye bir komşu olabilir, ama ailenin bir parçası olamaz. Ordu olmasa, Erdoğan’ın partisi sayesinde, İslamcılar ülkeyi yönetirdi. Türkiye’nin üyeliği AB’nin içine Müslüman bir Truva atı girmesi ve Suriye, İran gibi suçlu devletlerle komşu olmamız anlamına gelir.”
Son olarak İngiltere’de geçtiğimiz yıl doğan erkek bebeklere en çok verilen ismin Muhammed olduğu yönündeki istatistikten bahseden Wilders, “Müslüman bebeklerle bir sorunum yok. Ama İngilizce’deki en favori isim Muhammed olduysa ortada bir sorun var demektir. Avrupa’nın ayağa kalkıp, güçlerini birleştirip İslam dünyasına ‘Yeter artık’ demesi gerekiyor” dedi.