ANKARA (İHA) - Hayvancılık destekleri ile artan süt üretimine karşılık tüketim artmayınca, Türkiye'de günlük 400-500 bin tonluk süt fazlalığı sektörü krize soktu. Devlet, sektörü içinde bulunduğu krizden çıkarmak için destekleme alımı ve okul sütü projesi üzerinde çalışıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Erten, "Sezonal dönemlerde devlet tarafından destekleme alımı yapılarak, süt tozuna, tereyağına destekler verilebilir, müdahale alımları yapılabilir. Çünkü süt devletin her an müdahale etmesi gereken bir konudur" dedi.
Sütteki üretim artışı destekleme alımı ve okul sütü projesini gündeme getirdi. Geçen sene hayvancılığa artan teşvikler sonucu artan süt üretimine karşılık tüketim artmayınca üreticinin elinde günlük 400-500 bin ton süt fazlası oluştu. Sektörün sorunlarını yakından takip eden Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Erten, geçen yıl teşvikler sonucu süt üretiminin arttığını ancak bunun devamlı olması için süt sanayisinin regüle edilmesi ve desteklenmesi gerektiğini söyledi. Süt ve süt mamulleri tüketimini devlet ve millet işbirliği ile yaygın hale getirilmesi gerektiğini ifade eden Erten, "Bugün yaşlı nüfusa sahip Avrupa'da yıllık kişi başına süt tüketimi 250 kilogram iken genç nüfusa sahip Türkiye'de ancak 150 kilogramı buluyor. Biz 2006-2013 Hayvancılık Stratejisi kapsamında Türkiye'de kişi başına süt tüketimini 250 kilograma çıkarmayı hedefliyoruz. Bu nedenle devlet süt sektörünü desteklemek zorundadır" dedi.
Nisan-Mayıs aylarında yaşanan süt bolluğunun bu sene Şubat ayında başladığına dikkat çeken Erten, süt fazlalığından dolayı fiyatların yavaş yavaş düştüğünü ancak buna rağmen süt tüketiminin artmadığını söyledi. Erten, sezon başladığı için ciddi manada süt arzında yaşanan sıkıntıyı Avrupalıların da zaman zaman yaşadığına dikkat çekerek, "Eğer bu sorunlar yaşanıyorsa demek ki uyguladığımız tedbirler hayvancılığın gelişmesi için doğru yolda olduğumuzu gösteriyor" dedi. Bundan sonraki aşamada, süt endüstrisini rehabilite edilmesi gerektiğini vurgulayan Erten, süt sanayiinin kullanım kapasitesinin artırılması, KOBİ niteliğinde olan fabrikaların işletme kapasitelerini yükseltmeleri, haksız rekabetin önüne geçilmesi ve süt tüketiminin artırılması gerektiğini söyledi.
"TÜRKİYE'DE SÜT SEFERBERLİĞİ BAŞLATMALIYIZ" Şu anda Türkiye'de süt tüketicinin yıllık kişi başına 150 kilogram olduğun altını çizen Erten, Okul Sütü Projesi'nin de tekrar gündeme gelmesini gerektiğini kaydetti. "Bizim sadece okullarda okuyan 20 milyon çocuğumuz var. Bu konuda mutlaka çok ciddi çalışma yapılması lazım. Süt tüketimi artırmak için okul sütü projesini etkin olarak uygulamak lazım. Bunu illaki bütçe kaynaklarından oluşturmak gerekmiyor. Devlet, okul aile birlikleri, veliler ve sivil toplum örgütlerinin katkısıyla Türkiye'de süt seferberliği başlatmalıyız. Yani 'şu kadar katkı sağlandığında şu kadar da devletin katkısı' diye bir proje başlatmalıyız. Böylelikle veliler hem çocuklarının süt tüketimini kontrol edebilir hem de devlet piyasayı dispoze edebilir" şeklinde konuştu.
Erten, ancak tüm bunların süt sektörü için yeterli olmayacağının altını çizerek, süt arzının yoğun olduğu sezonlarda devletin süt alımı yapabileceğini kaydetti. Erten, "Sezonal dönemlerde devlet tarafından destekleme alımı yapılarak, süt tozuna, tereyağına destekler verilebilir, müdahale alımlar yapılabilir. Çünkü süt devletin her an müdahale etmesi gereken bir onudur. Sütü öne çıkardığınız zaman et ve hayvancılık da kendiliğinden yukarı çıkar" açıklamasında bulundu.
Konuyla ilgili düşüncelerini aktaran Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye'nin süt üretiminin yılda yaklaşık 10 milyon ton olduğunu, bu yılın ilk 3 ayında ise geçen yılın aynı dönemine göre süt üretiminin yüzde 5 arttığını tahmin ettiklerini söyledi.
Çok olağanüstü birtakım artışlar olursa, münferit süt bırakmalar olabilir. Ama şu anda firmaların hepsi yaptıkları kontratları yerine getiriyorlar. Türkiye'de süt fiyatlarını makul bulmadığını ve dünyanın en pahalı sütünü Türk halkının içtiğini ifade eden Bahçıvan, "Bütün mesele fiyat. Fiyatı ölçülü bir noktaya çekmeden tüketicinin buna ilgi göstermesi mümkün değil. Sezonluk artış okul sütü kampanyasıyla falan eritilebilir, ancak fiyatların makul bir noktaya çekilmesi gerekiyor" diye konuştu. Fiyatlar düşse dahi süt üreticisinin birçok sektörden daha çok kazandığını kaydeden Bahçıvan, "Süt verimi ve maliyetini belli noktalara getirip, süt ve süt ürünlerini daha fazla tükettiren bir ülke haline gelmemiz gerekiyor" dedi.
Sütaş Genel Müdürü Muharrem Yılmaz ise şu anda Türkiye'de günlük 400-500 ton civarında bir fazlalık olduğunu belirterek, "Bu aslında çok yüksek bir rakam değil. Bu fazlalık 70 milyonluk Türkiye'de yedirilebilir. Ama bunu yedirecek sistem yok" dedi. Dünyanın her ülkesinde bazı dönemlerde arz-talep dengesizliği olduğunu, fakat bunun için gerekli önlemlerin alındığını söyledi. Arz-talep dengesizliği olduğu dönemlerde müdahale stoklarının oluşturulması gerektiğini, bunun için de Ulusal Süt Konseyi'nin kurulması gerektiğini anlatan Yılmaz, "Türkiye'de bir Ulusal Süt Konseyi olmadığı için böyle dönemlerde acı çekiyoruz. Ulusal Süt Konseyi'nin denetiminde bir müdahale stoku oluşturulsa böyle zorluk çekmeyiz" diye konuştu. Şu anda piyasada fiyatların düştüğünü, kendi stoklarının da değer kaybetmeye başladığını kaydeden Yılmaz, bunun süt üreticisi için de kötü, kendileri için de kötü bir durum olduğunu söyledi. Konya'da bölgesinde üreticiden 350 bin liradan süt alınırken, batıya gittikçe bu rakamın 500 bin liraya kadar çıktığı belirten Yılmaz, bu dalgalanmanın da süt firmalarının rekabet gücünü etkilediğini söyledi.