1- DEV PETROL ARAMA PLATFORMU İSTANBUL BOĞAZI'NDAN GEÇİYOR (1)
- Geminin geçişi nedeniyle İstanbul Boğazı transit gemi geçişlerine kapatıldı.
Haber-Kamera: Özgür EREN - Hasan YILDIRIM - Şahin BOZKURT - İstanbul DHA - "Scarabeo 9" adlı petrol arama platformu İstanbul Boğazı'ndan geçiyor. Bahama Adaları bayraklı, 115 metre boyunda ve 84 metre yüksekliğindeki petrol arama platformu, İstanbul Boğazı'ndan geçişine saat 08.30 sıralarında başladı. Marmara'dan İstanbul Boğazı'na giren gemiye Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne ait kurtarma gemileri eşlik ediyor. Karadeniz'e ilerleyen geminin geçişi nedeniyle İstanbul Boğazı transit gemi geçişlerine kapatıldı.
Görüntü Dökümü:
---------
-Geminin geçişi
29.08.2019 - 09.16 Haber Kodu : 190829021
29.08.2019 -09.19 Haber Kodu : 190829022
29.08.2019 -09.42 Haber Kodu : 190829026
29.08.2019 -10.19 Haber Kodu : 190829039
==============================
2- GAZİOSMANPAŞA'DA ÖZEL HALK OTOBÜSÜ KAZASI (1)
Ümit UZUN - Harun UYANIK - İstanbul DHA - Gaziosmanpaşa'da sürücüsünün kontrolünü kaybettiği özel halk otobüsü bir binanın duvarına çarptı. Olay yerine sağlık ve itfaiye ekibi sevkedilirken çalışmalar sürüyor.
Görüntü Dökümü:
------
Olay yerinden görüntü
3- AVCILAR'DA ÇÖKME RİSKİ BULUNAN BİNANIN HAVADAN GÖRÜNTÜSÜ
Ersan SAN - İSTANBUL DHA - AVCILAR Cihangir Mahallesi'nde 5 katlı bir binanın kolonları patladı. Yıkılma riskine rağmen bina boşaltılmadı. Çökme riski bulunan bina havadan görüntülendi.
Görüntü Dökümü:
------------
-Binanın havadan görüntüleri
==============================
(ÖZEL)
4- ESENYURT'TA 30 LİRA İÇİN ÖLDÜRESİYE DAYAK KAMERADA
- İŞYERİNE BIÇAKLI SOPALI BASKIN
İhsan DÖRTKARDEŞ-Ersan SAN/İSTANBUL, (DHA)- ESENYURT'ta telefon tamiri için istenen 30 liralık ücrete karşı çıkan bir kişi, yanına 3 arkadaşını da alarak işyerine sopalı, bıçaklı baskın düzenledi. Saldırı sonucu işyeri sahibi Mehmet Bozkurt'un başına 14 dikiş atılırken kolu darbelerle morardı. Olay anı güvenlik kameralarına yansırken polis, kamera görüntülerinden saldırganların tespit etmeye çalışıyor.
Olay, Saadet Dere Mahallesi Abdi İpekçi Caddesi üzerindeki bir cep telefonu tamircisinde meydana geldi. Mehmet Bozkurt'un işlettiği işyerine gelen bir kişi, cep telefonunun arızalı olduğunu belirterek tamir edilmesini istedi. Tamir için 30 lira ücret istenince 4 kişi bıçak ve sopalarla işyerini bastı. Saldırı sonucu yaralanan işyeri sahibi Mehmet Bozkurt'un başına 14 dikiş atılırken kolu darbelerle morardı. Mehmet Bozkurt, hastanede tedavisi yapıldıktan sonra taburcu edilirken, saldırganlardan şikayetçi oldu. Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, şüphelileri yakalamak için çalışmalarını sürdürüyor.
"BİR ANDA SOPALAR VE BIÇAKLA SALDIRDILAR"
Mehmet Bozkurt yaşananları şöyle anlattı:
"Telefonu açtım. Çimento tozu ile dolu cihazın kulaklığını tamir edeceğimi ancak içindeki rutubet nedeniyle başka arızaların çıkabileceğini söyledim. Bana, 'Sıkıntı yok' dedi. Kulaklığı çalıştırdım kendisine verdim. Ertesi gün tekrar geldi, 'Arama yaparken kapanıyor' dedi. Sensörün rutubetten arızalandığını bana daha önce söylememişti. İkinci kez geldiği için bu arızanın tamiri olarak 50 yerine 30 TL verirse sorunu giderebileceğimi söyledim. Sinirlendi, '30 lirayı vermem. Bedava yapacaksın. Yoksa bu dükkanı dağıtırım' deyip gitti. Tehdidi üzerine polise giderek şikayette bulundum. Birkaç gün sonra arkadaşımı dükkana bıraktığım sırada gelmiş, telefonu alıp fırlatmış, şikayetçi olduğum için küfürler etmiş. Akşam saatlerinde işyerime 4 kişi geldiler. Bir anda sopalar ve bıçakla saldırdılar. Müşteri durmadan küfür ediyordu. 30 TL'yi vermemek için bu yapılıyorsa ne diyeyim. Kafama iki yerden 14 dikiş atıldı. Çok darbe aldığım için kolumu oynatamıyorum. Bana saldırdıkları sopalardan biri hala işyerinde. Tezgahımdaki telefonlara da zarar verdiler "dedi
OLAY ANI KAMERADA
Olay anı işyerinin güvenlik kameralarına saniye saniye yansıdı. Görüntülerde, 4 kişi ellerinde sopalarla koşarak işyerine doğru geliyorlar. Onları gören işyeri sahibi kapıyı kapatıyor. Saldırganlar ellerindeki sopalarla işyerinin camlarını indirip içeri giriyorlar. İçerideki işyeri sahibini sopalarla dövüyorlar. Bir süre sonra saldırganlardan biri, elindeki bıçağı sallayarak işyeri sahibine gösteriyor. Saldırganlar işyerinin önün kalabalıklaştıktan sonra ayrılıyorlar. Bir süre sonra polis ve sağlık ekipleri geliyor. Sağlık ekipleri, olay yerinde ilk müdahalesinin ardından yaralı işyeri sahibini hastaneye götürmek üzere dışarı çıkartıyor.
Görüntü Dökümü:
-------------
GÜVENLİK KAMERASI
-Saldırganların işyerine girmeleri
-Saldırı anı
-Saldırganların işyerinden çıkmaları
-Olay yerine sevk edilen polisler ve kalabalık
AKTÜEL
-İşyeri sahibi ile röp.
-İşyeri sahibinin saldırı sopasını göstermesi
-İşyeri sahibinin yaralarını göstermesi
Detaylar
29.08.2019 - Haber Kodu : 190829025_
===============================
5-PENDİK'TE 3 İŞ YERİNDE HIRSIZLIK YAPAN KADIN KAMERADA
Çağatay KENARLI/İSTANBUL, (DHA) PENDİK'te 3 iş yerinden hırsızlık yapan kadın pazarda yakalandı. Kadının yaptığı iki hırsızlık anı güvenlik kameralarına yansıdı.
Pendik İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 15 ve 22 Haziran ile 2 Ağustos'ta 3 ayrı iş yerinden hırsızlık yapan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı. Güvenlik kameralarıdan kimliği belirlenen Emine G., 10 Ağustos'ta bir pazarda polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Emine G. sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Emine G.'nin bir iş yerinin kasasından para ve başka bir iş yerinden ise müşteri gibi gezinirken kadın çantası çalması güvenlik kameralarına yansıdı.
Görüntü Dökümü:
(GÜVENLİK KAMERASI)
-Emine G.'nin kasadan para çalması
-Şüpheli kadının bir çantayı çalarak mağazadan çıkması
-Genel ve detaylar
29.08.2019 - Haber Kodu : 190829041
===============================================
6-ESENYURT'TA UYUŞTURUCU OPERASYONU
Haber-Kamera: Yılmaz OKUR/İSTANBUL, (DHA)
Esenyurt'ta düzenlenen uyuşturucu operasyonunda çok sayıda uyuşturucu hap ve 4 adet ruhsatsız silah ele geçirilirken yabancı uyruklu 6 kişi gözaltına alındı.
Esenyurt İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Narkotim ekipleri dün gece uyuşturucu satıcılarına yönelik operasyon düzenledi. Operasyon düzenlenen adreslerde çok sayıda uyuşturucu hap ve 4 adet ruhsatsız tabanca ele geçirilirken Türkmenistan uyruklu 6 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan şüpheliler polis merkezindeki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edildi.
Görüntü Dökümü:
----------------------------------
-Şüphelilerin emniyetten çıkışı
-Ele geçirilen maddelerin fotoğrafı
-Genel ve detay görüntüler
29.08.2019 - Haber Kodu : 190829027
=======================================
7- İSTANBUL'DAKİ TAKSİ ŞOFÖRLERİNİ İNCELEDİLER...
- Taksi sürücülerinin aylık geliri 3 bin 270 lira
- Ortalama çalışma saatleri ise 11 saat 20 dakika
- Taksi sürücülerinin yüzde 65'i kendini güvende hissetmiyor
- Her 4 taksiciden 1'i yanında kesici alet taşıyor
- Her 2 taksiciden 1'i gün içinde küfrediyor
- Her 4 taksi şoföründen 3'ü stresli
Gül KABA-Ömer HASAR/İSTANBUL, (DHA) - İSTANBUL'da taksi şoförleri üzerine yapılan araştırma dikkat çeken sonuçları ortaya çıkardı. Araştırmaya göre, sürücülerin yüzde 65'i trafikte kendini güvende hissetmiyor. Bu nedenle her 4 taksiciden 1'i yanında kesici, delici alet taşıyor. Yine her 4 taksi şoföründen 3'ünün stresli olduğu belirlendi.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü'nden öğretim görevlisi Mehmet Başcıllar tarafından 5 ayda tamamlanan 'taksi sürücülerinin iyilik halleri' araştırmasının sonuçları açıklandı. İstanbul'da 20 taksi durağında 146 taksi sürücüyle görüşülerek yapılan çalışmada çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı. Çoğu taksi sürücüsü yanında sopa, bıçak gibi aletler taşıyor. Sürücülerin ortak sorunu ise stres, günün yarısını ise yolarda geçiriyor.
Araştırmada taksi sürücülerinin aylık geliri 3 bin 270 lira ortalama çalışma saatleri ise 11 saat 20 dakika olarak belirlendi. Taksi şoförlerinin yaklaşık yüzde 92'si lise ve altı eğitim düzeyinden mezun. Gelirleri, 4 kişilik bir aile için açıklanan açlık sınırının hemen üzerinde yoksulluk sınırının ise altındadır.
SÜRÜCÜLERİN YÜZDE 73'Ü SİGARA KULLANIYOR
Taksi sürücüleri arasında stresin yaygın olduğunu söyleyen Mehmet Başcıllar, "Her 4 taksi sürücüsünden 3'ü çalışırken stres altında hissettiğini belirtti. 4 taksi sürücüsünden 3'ü yani yüzde 73'ü sigara kullanıyor. Bu oran Türkiye'de erkeklerdeki sigara kullanım oranının 1,5 katıdır" dedi.
YÜZDE 45'İ GÜN İÇİNDE KÜFÜR EDİYOR
Sürücüler arasında psikolojik şiddetin yoğun olarak gözlendiğini aktaran Başcıllar, "Her 3 taksi sürücüsünden 2'si yani yüzde 65'i trafikte kendisini güvende hissetmediğini söyledi. Yanlarında nakit para taşımaları, geç saatte çalışmaları ve yalnız çalışmaları taksicilik mesleğini riskli meslek grupları arasına taşıyor. Her 2 taksi sürücüsünden 1'i yaklaşık yüzde 45'i günlük yaşantılarında ve çalışırken en az bir defa küfürlü veya hakaret içeren sözcükler kullandığını ifade etti. Bu da aslında taksi sürücüleri arasında psikolojik şiddetin yaygın olduğunu gösteriyor" diye konuştu.
HER 4 TAKSİCİDEN 1'İ YANINDA KESİCİ ALET TAŞIYOR
Taksicilerin çalışma saatlerinin uzunluğuna da dikkat çeken Mehmet Başcıllar, "Her 4 taksi sürücüsünden 1'i yani yaklaşık yüzde 26'sı yanlarında bıçak, sopa gibi kesici, delici araç gereç taşıyor. Aslında bu durum hem taksideki müşterilerin hem de trafikteki diğer sürücülerin can güvenliği için risk oluşturmaktadır" ifadelerini kullandı.
TAKSİ SÜRÜCÜLERİ İÇİN AİLE BAKANLIĞINA ÇAĞRI
Alınması gereken önlemleri sıralayan Başcıllar, "Anayasanın 50'inci maddesinde dinlenmenin çalışanlar için hak olduğundan söz edilir. Taksi sürücülerinin bu koşullarda dinlenebilmesine olanak yok. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın devreye girip taksicilerin dinlenmelerine olanak sağlayacak yasal düzenlemelerin harekete geçirilmesi gerekiyor. Yine bakanlık tarafından taksi sürücüleri arasında yaygın olan stresi gidermek için sosyal hizmet uzmanlarının istihdamının artırılması ve sürücülere psikolojik destek sunulması gerekiyor" dedi.
"ARAŞTIRMA EKİPLERİ KURULSUN"
Trafikte güvenliğin ve huzurun sağlanması için İçişleri Bakanlığı ve emniyet güçlerine bağlı ekiplerinin kontrollerini artırması uyarısında bulunan Başcılar, "Taksi sürücülerinin neden kendilerini güvende hissetmediklerinin altında yatan nedenlerin araştırılması gerekiyor. Araştırma ekiplerinin içinde üniversiteden akademisyenlerin, taksi sürücülerinin ve meslek odalarının temsilcilerinin de yer alması önem arz ediyor" ifadelerini kullandı.
SİVRİ: BİZ DERDİMİZİ KİME ANLATACAĞIZ?
İstanbul Taksi Durakları Dernek Başkanı Resul Sivri ise, "Hep bizi şikayet ediyorlar ama biz derdimizi kime anlatacağız, bizi kim koruyacak? Her türlü hakarete, gaspa ve saldırıya uğruyoruz. En ufak bir hatamızda hemen 153'e şikayet ediyorlar ve ceza yiyoruz. Sosyal hayatımız araba, İstanbul'u dolaşıyoruz. Kesici alet taşımak gayet normaldir. İnsan kendini bir şekilde koruyacak. Doğru bulmuyoruz ama kendimizi korumamız için bir şeylere sarılmamız gerekiyor" dedi.
ÇİÇEK: GÜNDE 15 SAAT ÇALIŞIYORUZ
25 yıldır taksi şoförlüğü yapan Murat Çiçek de, " Güveneceğimiz kimse yok. Herkes bizimle uğraşıyor. Günde 13-15 saat çalışıyoruz. Hem yoruluyoruz hem de stres yaşıyoruz. Durak dışında çalışanların yüzde 80'inde kesici alet var. Örneğin Taksim'de iti, kopuğu, hırlısı hırsızı her türlü insan taksiye biniyor" diye konuştu.
ERER: GECELERİ ÇALIŞMIYORUM
Sabri Erer ise, "Güvende hissetmiyoruz doğru. Çünkü gasp, darp olaylarını çok yaşıyoruz. Şu anda taksiciler insanların gözünde eksiye düşüyor. O yüzden sürücüler kendini korumak için kesici aletler taşıyor. Hiç sosyal hayatımız yok. Bir gün 24 saat çalışıp diğer gün uyuyarak geçiriyorum. Geceleri çalışmıyorum, korkuyorum. Ters bir mevkiye yolcu aldığımız zaman ister istemez çekiniyoruz" ifadelerini kullandı.
"BİZ DE TAKSİYE BİNERKEN KORKUYORUZ"
Taksiye binerken tereddüt ettiğini söyleyen Fırat Özdemir de, "Biz de taksiye binerken kendimizi güvende hissetmiyoruz. Acaba yolu uzatırlar mı? Fiyatı ne kadar çıkaracak? Eşimiz, dostumuz biniyor bu taksilere onlar da kuşkuyla kullanıyor. Haberlerden görüyoruz. Araçlarındaki torpido gözünde taşıdıkları aletleri görüyoruz, korkuyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
İstanbul Taksi Durakları Dernek Başkanı Resul Sivri röp.
Öğretim görevlisi Mehmet Başcıllar röp.
Taksi şoförleriyle röp.
Vatandaş röp.
Muhabir anonsu (Gül Kaba)
Trafik ve taksi detayı
29.08.2019 - Haber Kodu : 190829043
=============================================
8-17 YAŞINDAKİ KIYMET'E KADAVRADAN NAKİL
Haber-Kamera: İlknur SARGUT-Hüseyin ÇAKMAK/İSTANBUL, (DHA)- Henüz 12 yaşındayken diyaliz tedavisiyle tanışan 17 yaşındaki Kıymet Yılmaz, 3 yaşındaki kadavradan alınan böbrekle yeniden doğdu. Hastalığı nedeniyle eğitimini yarıda bırakan Kıymet'in şimdiki hedefi okuluna devam edip aşçı olmak.
İstanbul'da yaşayan Fesih Yılmaz'ın (45) 7 çocuğundan biri olan Kıymet Yılmaz'a bundan tam 5 yıl önce böbrek yetmezliği tanısı konuldu. Bir süre hastanede ilaç tedavisi gören Kıymet, sonuç alınamayınca periton diyalizine yönlendirildi. 9 aylık tedavinin ardından hemodiyaliz tedavisi görmeye başlayan genç kız, haftanın 3 gününü diyaliz merkezinde geçirmeye başladı. Beyne giden kan be oksijen akımının durması sonucu hayatını kaybeden 3 yaşındaki erkek bebeğin ailesi tarafından bağışlanan böbreği, Sağlık Bakanlığı Ulusal Organ Nakli Bekleme Listesi'nde böbrek bağışı için 5 yıldır bekleyen Kıymet'e nakledildi. Prof. Dr. Murat Tuncer ve ekibi tarafından gerçekleştirilen nakille hayata tutunan Kıymet Yılmaz, sağlığına kavuştu.
"BAĞIŞCI AİLEYE ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Tedavisi nedeniyle eğitimine dahi ara verdiğini ve çocukluğunu yaşayamadığını söyleyen Kıymet Yılmaz, "Hayatta çok kısıtlamalarım oldu. Parka gidip yaşıtlarım gibi oyun oynayamıyordum. 12 yaşında okulu bırakmak zorunda kaldım. Süreç çok zordu ve ben hiçbir zaman böbrek çıkmayacak zannediyordum. Diyaliz tedavisi için hastaneye gittiğimde etrafımda hep yaşlıları görüyordum. Yıllardın böbrek beklediklerini söylüyorlardı. Ameliyata girene kadar böbrek nakli olacağıma inanamadım. Böbreğin 3 yaşındaki çocuktan alındığını öğrenince çok duygulandım. Çocuklarının organlarını bağışladıkları için o aileye de çok teşekkür etmek istiyorum" dedi.
"OKULUMA DEVAM EDECEĞİM"
Çocukluğundan birçok şeyi artık yerine koyamayacağını ancak hayatta hedefleri olduğunu söyleyen Kıymet, "Okuyacağım, okuluma devam edeceğim. Çok istediğim bir meslek var. Aşçı olmak için uğraşacağım. Bunun yanın sıra işaret dili eğitimi alacağım. Yüzme yasaktı, enfeksiyon kaparım diye denize dahi giremiyordum. Bol bol denize gitmek istiyorum. Yüzmek hep içimde kalan bir duyguydu. Bu hedeflerimi gerçekleştireceğim" diye konuştu.
"ORGANLAR TOPRAK ALTINDA ÇÜRÜMESİN"
Kıymet, son olarak organ bağışına dikkat çekerek, "Organların çürümesini, toprak altında yok olmasını istemiyorum. Organlar herkese can olsun ve hayat kurtarsın. Bu zamanda organ bağışı gerçekten çok az. Benim tek isteğim organların bağışlanması. Çocukların hayatı kurtulsun istiyorum. Onlar da benim gibi mutlu olsunlar" çağrısında bulundu.
"AİLECEK ORGANLARIMIZI BAĞIŞLAYACAĞIZ"
Kıymet'in yaşadıklarından sonra organ bağışı konusunda daha da bilinçlendiklerini anlatan baba Fesih Yılmaz, ailecek organlarını bağışlayacaklarını söyledi. Yılmaz, "Yıllarca hastane hastane gezdik. Ardından kadavra listesine yazıldık. Kızım sonunda nakil oldu. İnsan böbreğe ihtiyacı olduğunda önemini anlıyor. Bu 5 yıl kızım için adeta bir ömürdü. Sabahın 6'sında diyalize gider yorgun argın oradan dönerdi. Okulunu okuyamadı, yaşıtlarından geri kaldı. Başa gelmeden, acıyı çekmeden bilinmiyor. O yüzden herkese organlarını bağışlamasını tavsiye ediyorum. Biz de daha önce organ bağışında bulunmamıştık ama bugün için organ bağışında bulunmayı düşünüyoruz. Çocuklarıma bunu anlatıyorum. Organ bağışında bulunmalarını istiyorum" ifadelerini kullandı.
"BİR İNSAN 8 CANI KURTARIR"
Medicana Sağlık Grubu Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer ise Kıymet gibi gençlerimiz için organlarınızı bağışlayın çağrısında bulunarak şunları söyledi:
"Kıymet'i hastaneye çağırdığımızda çok heyecanlı bir geceydi. Kıymet 17 yaşında ve kadavradan başka organ şansı olmayan bir genç kızdı. Kıymet ve onun gibi birçok genç de esasında bu tür mucizeleri bekliyor. 3 yaşında hayatını kaybeden çocuğumuzun organının Kıymet'in içinde büyümesi bu gençlerin hayata tutunmasını sağlıyor. Rakamlara baktığımızda günde 26 diyaliz hastası kaybediyoruz. Geçen yıl toplam rakam 10 bin diyaliz hastasıydı. Bu sebeple Kıymet ve onun gibi genç için lütfen organlarınızı bağışlayın. Birinci önceliğimiz kadavradan nakil sayısını artırmak. Beyin ölümü tanısı ve aile bağışı oranlarını artırmak. Çünkü yıl içinde çok sayıda insanımız hayatını kaybediyor. Kadavraların organlarını kullanabilirsek bir insan 8 kişinin hayatını kurtarır. Kıymet'te olduğu gibi küçücük bir organdan çıkan bir böbrek bir başka genç bedende büyüyor. O nedenle kadavra nakli bizler için çok önemli."
Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ercüment Gürlüler operasyon hakkında şunları anlattı:
"3 yaşındaki çocuktan aldığımız böbrek Kıymet'in karnında gelişmeye devam edecek. Böbreği bundan sonra büyütecek olan Kıymet olacak. Yaklaşık 2 yıl sonra normal böbrek büyüklüğüne ulaşacak. Böbrek ilk aldığımızda 7-7.5 santimetre civarındaydı. Muhtemelen 2 yıl sonunda normal değer olan 12 santimetreye kadar ulaşacak. Diyaliz hayatı kurtaracak bir tedavi değil geçici bir çözüm. Diyalizle gidilebilecek süre hayatı yüzde 10 kadar kısaltıyor. Ama hastamız nakil sonrası yaşıtları gibi hayatına devam edecek."
Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Kadıoğlu ise Kıymet'in kreatinin değerlerinin kendi yaşıtlarına ulaştığını belirterek, "Hatta birçok yaşıtından bile daha iyi bir değerde diyebiliriz. İlaçlarını düzenli kullandığında da böyle devam etmesini bekliyoruz" dedi.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
-Kıymet'in hastane odasından detayları
-Kıymet ve babasından detaylar
-Kıymet Yılmaz'ın röportajı
-Baba Fesih Yılmaz'ın röportajı
-Prof. Dr. Murat Tuncer'in röportajı
-Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ercüment Gürlüler röportajı
-Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Hüseyin Kadıoğlu röportajı
-Doktorlar ve Kıymet'in detayları
==============================================
9-BAĞCILAR'DA BABASINI ÖLDÜREN SANIĞA AKIL HASTALIĞI NEDENİYLE CEZA VERİLMEDİ
Haber: Serpil KIRKESER / İSTANBUL DHA
Bağcılar'da 2017 yılında tartıştığı 54 yaşındaki babasını göğsünden ve kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle tutuklu yargılanan Ayfer Altun'a (32) yargılandığı davada akıl sağlığı yerinde olmadığı gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar verildi. Sanık Altun'un yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınmasına karar verildi.
KARAR DURUŞMASI YAPILDI
Bakırköy Adalet Sarayı'nda bulunan 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen karar duruşmasına tutuklu sanık Ayfer Altun hazır bulundu. Mahkeme Başkanı, Adli Tıp Kurumu'nda (ATK) sanık Ayfer Altun hakkında hazırlanan raporun geldiğini, raporda sanık Altun'un cezai sorumluluğunun bulunmadığının belirtildiğini açıkladı. Duruşma savcısı da ATK raporunda sanık hakkında cezai sorumluluğun bulunmadığı anlaşıldığından Türk Ceza Kanunu (TCK) 32/1 maddesi gereğince ceza verilmemesini talep etti.
"OLAYDAN DOLAYI VİCDAN AZABI YAŞIYORUM"
Duruşmada söz verilen sanık Ayfer Altun şunları söyledi:
"Eniştem babamın üzerine gitti. Babam da beni dövdü. Bunun üzerine babamı bıçakladım. Kimse babasını bıçaklamak istemez. Olaydan dolayı vicdan azabı yaşıyorum. Olay anında bilincim yerinde değildi. Ne yaptığımı bilemedim. Babamın öldüğünü cezaevinde yanıma gelen annemden öğrendim. Bana 'baban öldü' dedi."
"KOLAY MI HASTANEYE YATMAK" DİYEREK AĞLADI
Mahkeme heyeti, akıl sağlığı yerinde olmadığından sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınmasına karar verdi. Mahkeme başkanı kararı sanığa anlattı. Sanık bunun üzerine "Kolay mı hastaneye yatmak, 17 yaşımdan beri hastanede yatıyorum. Kolay mı orada kalmak" diyerek ağladı.
İDDİANAME
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede olay şöyle anlatılıyor:
Şüpheli Ayfer Altun, Bağcılar'da 13 Haziran 2017'de tedavi olması için kendisini hastaneye yatırmak isteyen babası Şeyhmus Altun ile tartıştı. Ayfer Altun, babasına tokat attı, babası Şeyhmuz da kızı Ayfer'e tokat attı. Bunun üzerine Ayfer Altun mutfaktan aldığı bıçağı babasının göğsüne ve kalbine sapladı. Şeyhmuz Altun hayatını kaybetti. Şüpheli Ayfer Altun'un "Üstsoydan akrabayı kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapsi isteniyordu.
İLK DURUŞMADA OLAYI ANLATMIŞTI
Sanık Ayfer Altun, olay gününü ilk duruşmada şöyle anlatmıştı:
"Benim imam nikahlı yaşadığım Tolga'dan çocuğum olacaktı. 1 buçuk aylık hamileydim. Ailem baskı yapınca çocuğumu aldırdım. Bu sebeple artık çocuğum olmuyor benim. Ailem evden çıkmama da izin vermiyordu. Ben bronşit hastasıyım. Babamla tartışmamızın nedeni sadece beni hastaneye götürmek istemesi değildi. Eşime dönerim korkusuyla beni evden çıkarmadığı için tartıştık önce. Tartışma esnasında bana saldırıp tokat attı. Ben de mutfağa gittim. Babam da peşimden geldi. Terlikle beni döveceğini söylüyordu. Ben de bu nedenle bıçakla ona 2 kez vurdum. Sonra ne oldu ona bilmiyorum. Babamı çok özlüyorum. Olaydan dolayı çok pişmanım."
Sanık Altun duruşma sonunda da "Ayrıca madem ben deliydim beni niye üç kez evlendirdiler. 4 aydır içerdeyim. Neden?" diye sormuştu. Hakim de "babanı öldürdüğün için yargılanıyorsun" deyince sanık "Babam ölmedi, size yalan söylemişler. Yaralanmış" cevabını vermişti. Hakimin bu kez "Baban öldü" demesi üzerine sanık "O zaman ispatlayın. Göstersinler" demişti. Hakim "Cesedini mi getirelim" diye sorunca da sanık "Ölmüşse ölmüş ne yapalım. Yapacak bir şey yok" ifadelerini kullanmıştı.