DİYARBAKIR, (DHA) Elçi, hendek kazma ve barikat kurma olaylarının halkın yaşamını kötü etkilediğini ve bir an önce sona ermesi gerektiğini söyledi.Diyarbakır Barosu, 4 sivilin yaşamını yitirdiği çatışmaların ardından Şırnak'ın Cizre İlçesi'nde bir heyet göndererek incelemelerde bulundu. Aralarında Baro Başkanı Tahir Elçi'nin de bulunduğu heyetin yaptığı inceleme sonucunda hazırlanan rapor basın toplantısı ile açıklandı. Toplantıda konuşan Tahir Elçi süreç sona erene kadar hem güvenlik güçlerine, hem KCK'nın silahlı güçlerine hukuka, yaşam hakkına ve insancıl hukuka riayet etmeleri gerektiği çağrısında bulunduklarını söyledi.
3 SİVİL BAŞLARINA ATEŞ EDİLEREK ÖLDÜRÜLMÜŞ
Cizre'de ölen 4 sivilin otopsi raporlarını incelediklerini belirten Elçi, ölen 3 kişinin de başlarına birer el ateş edildiğini anlatırken şöyle dedi:"Sağlık personeli Eyüp Ergen (27), DEDAŞ görevlisi Mesut Sanrı (39) ve küçük çocuk Emin Yavaş'ın (10) ölüm nedeni tıbbı raporlara göre kafatasından aldıkları tek kurşundur. 7 yaşındaki Baran Çağlı'nın ölüm nedeni henüz açıklığa kavuşmamıştır.Kafatasının tümüyle tahrip olduğu ancak bir kurşun izine rastlanmadığı tespit edilmiştir. Cizre'de mahallelere bağlanan sokakların neredeyse tümünde hendek kazılmış ve barikat kurulmuştur. Bütün ölümler askeri birliğin hemen yanından geçen ve tepeye doğru uzanan yolda gerçekleşmiştir. İki askeri birliğin duvarları üzerindeki mevziler ölümlerin meydana geldiği Botaş Caddesi'ni cepheden görmektedir. Her 3 ölüm bu cadde üzerinde meydana gelmiştir. Görgü tanıkları 2-3 saat boyunca iki askeri birlikten tek tek ve nokta atışı şeklinde keskin nişancılar tarafından ateş açıldığını ve ölümlerin bu şekilde gerçekleştiğini ifade etmiştir. Bu ölümlerin keyfi ve yargısız bir infaz biçiminde gerçekleştiği sonucuna varılmıştır."
ATIŞLAR NEDENİYLE YARALI ARAÇ İÇİNDEN ALINAMADI
Raporun sonuç kısmını okuyan Elçi, Cizre'de bulunan askeri birliğe yapılan saldırının ardından Botaş Caddesi'nde bulunan evlere yoğun ve uzun süren etkili silahlarla ateş açıldığını öne sürdü. Atışlarda özellikle lastiklerine ateş açılarak araçların etkisiz hale getirildiğini iddia eden Elçi, "Ardından içindeki insanların tek tek hedeflenerek vurulduğu, 3 sivilin aynı caddede farklı zamanlarda başlarından vurularak öldürüldükleri, askeri birlikten eğitimli keskin nişancılar tarafından açılan ateşle vuruldukları kanaatine varılmıştır. Sağlık personeli Eyüp Ergen'in uzun süre açılan ateş nedeniyle olay yerinden kaldırılamadığı, yaralıyı almaya gelen ambulansın da güvenlik gerekçesiyle mahalleye girişinin geciktirildiği ve yaralının bulunduğu noktaya yapılan atışlar nedeniyle sağlık ekibinin bir süre yaralıyı araç içinden alamadığı, adı geçen maktulün geç müdahale ve kan kaybından yaşamını yitirdiği tespit edilmiştir" dedi.
"HENDEK KAZMAK, PATLAYICI KOYMAK KABUL EDİLEMEZ"
Cizre'de hendek ve yolların taş ve diğer malzemelerle kapatılmasının halkın sosyal, sağlık, eğitim ve diğer günlük yaşamını olumsuz etkilediğini belirten Elçi, "Hendek kazma ve yol kapatma faaliyetlerinin sorunların çözümüne bir katkı sunmayacağından bir an önce herhangi bir çatışmaya mahal verilmeden hendek ve taşlı barikatların kaldırılması gerekir.Şehir merkezlerinde hendek kazılarak hem güvenlik görevlilerinin mahallelere girişinin engellenmesi, hem bu hendekleri kapatmak üzere mahallere giren güvenlik görevlilerinin yoluna patlayıcı yerleştirilmesinin doğru olmadığını, yanlış olduğunu, kabul edilemez olduğunu ve bu uygulamanın sona ermesi gerektiğini defalarca ifade ettik. Bu uygulama ile öz yönetim ve özerklik talebi gibi taleplerin birbiriyle örtüşmediğini, bu uygulamanın demokratik bir talep olan özerklik biçimindeki yapılanmaya zarar verdiğini çok kez ifade ettik" diye konuştu.
"ÖZERKLİK KONUSUNDA REFERANDUMA GİDİLMESİ MÜMKÜNDÜR"
Öz yönetim ve özerklik gibi isteklerin demokratik ve meşru yollarla tartışılması gerektiğini vurgulayan Elçi, "Belki de Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik yollarla çözümü bağlamında önümüzdeki süreçte ülkesel düzeyde veya bölgesel düzeyde özerklik, demokratik özerklik veya öz yönetim biçiminde bir yapılanmaya halkın böyle bir ihtiyaç duyup duymadığı biçiminde bir referanduma da gidilmesi pekala mümkündür. Demirtaş'ın da dün ifade ettiği özerklik, öz yönetim talebi ile silahlı mücadelenin bağdaşmadığı, silah ve şiddet yoluyla öz yönetim veya özerklik oluşturulamaycağı biçimindeki tespitini paylaşıyoruz" dedi.
SAĞLIK PERSONELİNİN VURULDUĞU ARAÇ YAKILDI
Cizre'deki olaydan 24 saat sonra bölgeye gittiklerini, ancak hiç bir soruşturma makamının olay yerine ulaşmadığını gördüklerini belirten Elçi, şu iddialarda bulundu:"Eyüp Ergen'in içinde öldürüldüğü aracın uzun bir süre orada beklediği, ancak kimsenin inceleme yapmadığı, gece yarısı ise tümüyle yakılarak kül haline getirildiğini gördük. Soruşturmanın bu tablosu tam bir fecaat. Tam biz aracın başındayken bir çekicinin gelip o aracı alıp götürmeye kalkıştığını tespit ettik ve müdanhaele ettik. BOTAŞ Caddesi üzerinde bir evin bahçesine doğru park edilmiş, kime ait olduğunu tespit edemediğimiz bir araç vardı. Ön camının tam şoför mahalindeki kişi ve yanındaki yolcu koltuğuna oturmuş kişinin kafasına isabet edecek şekilde muntazam iki kurşun deliği tespit ettik. O araç kimindi, araçta kim bulunuyordu, o araçta vurulan kimlerdi? O araca önden hedeflenerek tam isabetle ateş açıldığı ve vurulduğu anlaşılıyor. Etkili bir soruşturmaya dair ciddi kuşkularımız var.
"DİYARBAKIR, ADANA, ANKARA, İSTANBUL HALEP'E DÖNMEMELİDİR
Kazılan hendeklerin halkın yaşamını zorlaştırdığını kaydeden Elçi, "Bu yolla sorunu çözmenin zor ve sonuçlarının daha çok tahripkar olacağını ifade ederken şöyle dedi:"Sivil insanların yaşamına saygı uyarınca bu uygulamadan vazgeçilmesini, bu hendek ve barikatların kaldırılmasını, aksi halde çatışmalarda çok sayıda masum insanın yaşamını yitirebileceğini öngörüyoruz. Bu sürecin Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik yollarla çözümüne yarar sağlamayacağını, özellikle toplumumuzun birlikte yaşama zeminine çok büyük zarar verdiğini, birlikte yaşama zemini dinamitlediğini, gerginliğin giderek arttığını, toplumun farklı kesimlerini karşı karşıya getirecek etrafımızdaki korkunç örneklerini gördüğümüz uygulamalara yol açabileceğini gözetmemiz lazım. Türkiye Kürt sorunu bağlamında Suriyelileşmemeli, Iraklaşmamalıdır. Ne olursa olsun Diyarbakır, Adana, Ankara, İstanbul Halep'e dönmemelidir. Biz Türkiye toplumu olarak böyle bir sonucu hak etmiyoruz. Devletin Kürt toplumunun Ortadoğu'daki kazanımlarından rahatsız olmamasını, bölünme korkusunu yaşamaması grektiğini, özellikle Suriye'deki yapılanmadan korkmamasını, birlikte yaşama iradesine ve bu meselenin demokratik yollarla çözülmesine zarar verecek adımlardan kaçınmaları gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle bir an önce silahların susmasını bekliyoruz. Silahlar susmalı ki konuşabilelim. Bir kez danha Öcalan ile yapılacak bir görüşmenin sürecin durdurulmasında katkı sunacağını düşünüyoruz. Bölge Baroları olarak sayın Öcalan ile görüşmeye ve kendisinden alacağımız pozitif bir mesajı topluma sunmaya ve bu yangına bir kova su dökmeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim."