Urla Devlet Hastanesinde bugün saat 12.30 yapılan bir basın açıklamasında şöyle denildi:
"17 Nisan 2012 günü genç meslektaşımız Dr. Ersin Arslan bir hastasının yakını tarafından, görevi başında öldürüldü. Bu olay, toplumda şiddetin de, sağlık çalışanlarına, hekimlere yönelen şiddetin de geldiği noktanın acı bir göstergesiydi. Ne yazık ki buraya birdenbire gelinmedi. Sağlıkta dönüşüm programı, piyasalaşma sağlık ortamında barışı, huzuru bozdu. Sağlık alanında talep kışkırtıldı, hekimler karşılanmayan taleplerin sorumlusu ilan edildi, Sağlık Bakanı ve Başbakan tarafından hedef gösterildi, itibarsızlaştırıldı. 'Doktor efendi' dönemi bitti! Şiddet arttı, yetkililer önemsemedi, dinlemedi. Hastası, hasta yakını, başhekimi, kaymakamı, hastane müdürü, milletvekili hekime saldırdı. Şiddet uygulayanlar hak ettikleri cezayı görmedi. Sağlık Bakanı, TTB ve tabip odalarının şiddetin arttığı yönündeki uyarılarını dikkate almadı, önlem almadı, taleplere kulak asmadı. 'Münferittir' dedi, hekime, sağlık çalışanına saldıranı trafikte kırmızı ışıkta korna çalanlara benzetti, uygulanan şiddete 'kabalık' dedi. Adım adım 17 Nisan 2012’ye, Dr. Ersin Arslan’ın ölümüne gelindi. İnkar edilecek nokta aşıldı. Ve yetkililer, Sayın Bakan nihayet “Tamam” dediler, Geçtiğimiz hafta TTB heyeti TBMM Sağlıkta Şiddet Araştırma Komisyonu’na görüşlerini bildirdi. Evet, 14 Mart 2012’de, sevgili Ersin öldürülmeden, kurulma önerisi mecliste AKP milletvekillerince reddedilen komisyon, bu ölüm gerçekleşince kuruldu, çalışmalarına başladı. Sağlık Bakanlığı genelgeleri yayınlandı, hastanelere kameralar kondu, beyaz kodlar uygulandı. Son olarak görevi başında hayatını kaybeden sağlık çalışanına 'şehitlik' belgesi verilmesi kararlaştırıldı. Ancak tablo karanlık: 'Sağlıkta dönüşüm' sayesinde hekimler artık evlerinde dayak yiyorlar! İş çığırından çıkmış durumda, şiddet durmuyor, Ersin Arslan’ın adını alan hastanede dahi durmuyor. Şiddeti yaşadıktan sonra alınan destek önemli elbet. Ancak şiddet mağdurları, yaşadıklarından son derece olumsuz etkilendiklerini, neredeyse hekimlikten vazgeçecek noktaya geldiklerini anlatıyorlar ve diyorlar ki: Daha önemlisi olmasını engellemek, daha önemlisi hekime, sağlık çalışanlarına şiddetin kabul edilemez olduğunu topluma kabul ettirmek, hastayı müşteriye dönüştüren, emeği sömüren programlardan vazgeçip hizmetin en uygun koşullarda verilmesini sağlamak. Sağlık Bakanlığı’na sesleniyoruz: Sermayeyi, 'müşteriyi' memnun etmek adına kaybettiğiniz hekimleri “yeniden” kazanmak gerekiyor. Hak ettikleri itibarı iade etmek, mesleklerini bilgi ve birikimleri ışığında sağlıklı ortamlarda icra etmelerini sağlamak gerekiyor. 'Hekime fiske vuran karşısında beni bulur' demek yetmiyor, daha fazlası gerekiyor. Zaten hekime fiske vuran karşısında sizi de bulmuyor Ya kaybettiğimiz meslektaşımızın acısını taşıyarak -bir başka cinayete kadar- süreci küllendireceğiz ya da hiç istenmeyen bu olayın benzerlerinin yaşanmaması için gerekenleri hep birlikte yapacağız” demiştik ve süreci küllendirmeden tekrarlanmaması için gerekenleri birlikte yapmaya söz vermiştik. Dr. Ersin Arslan’ın öldürülmesi ile ilgili davanın ilk duruşmasının yapıldığı bugün, Türkiye’nin her tarafında hekimler bu sözü hatırlıyor, hatırlatıyor. En kısa vadede hem Sağlık Bakanlığı ve hem de TBMM Araştırma Komisyonu’nda dile getirdiğimiz hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddette caydırıcı yasal düzenlemelerin yapılmasını bekliyoruz. Alınacak önlemlerde samimi ve sonuç alıcı olunmasını istiyoruz. Bütün bunlar, yapanların yanına kar kalmasın istiyoruz. Yurttaşlarımıza bir kez daha sesleniyoruz: Sağlıkta yaşadığınız sorunların sebebi hekimler ve sağlık çalışanları değildir. Genel sağlık sigortası priminin üzerine ödediğiniz onlarca çeşit katkı ve katılım payının nedeni sağlık çalışanları değildir. Saatlerce bekleyip üç dakikada muayene oluyorsanız, aldığınız sağlık hizmeti niteliksiz ise sebebi sağlık çalışanları değil bizzat uygulanan sağlık politikalarıdır. Sağlık çalışanları sizin en zor anlarınızda ihtiyaç duyduğunuz can dostlarınızdır. Bu önemli duruşma nedeniyle bir kez daha haykırıyoruz: Tüm taleplerimiz yerine gelmeden, şiddet durmadan durmayacağız, susmayacağız.”
Olayın takipçisi olacaklarını ve bu tür saldırıların önlenmesini, sağlık mensuplarının can güvenliğinin sağlanmasını istediler.
(İHA)