Yazımı 10 binden fazla kişi 'tıklamış', ama bunların kaçının yazıyı tam olarak okuduklarını bilmek elbette imkansız. Olumlu veya olumsuz 150 civarında da eleştiri aldım. Bunların 120 kadarı yazımın altında yer aldığı için herkes tarafından okunabiliyor. 30 kişi de e-mail ile görüşlerini belirtmiş.
Önce zaman ayırıp yazımı okuyan ve özellikle de cevap yazan herkese teşekkür ederim. Gelen yorum ve eleştirilerde dikkatimi çeken bir iki noktanın altını çizmek istiyorum.
Yorum yapanlar yazıyı tıklayanların %1-2 kadarını oluşturuyor. Bu nedenle bu yorumlara bakarak çoğunluğun yazı hakkında ne düşündüğünü bilmek veya tahmin etmek çok zor.
Yorumcularımızın en önemli özellikleri çok alıngan ve eleştiriye çok tahammülsüz olmaları. Yazım doktorları değil, kongrelerin yapılış tarzını eleştirmek için kaleme alınmış olmasına rağmen pek çok kişinin bunu anlamamış olmasına akıl erdiremedim.
Yorumcularımız kimliklerini ve adreslerini gizleyerek hakaret ve küfür etmeye bayılıyorlar. Kimin tarafından yapıldığı belli olmayan yorumların hiçbir değerinin olmadığını belirtmek istiyorum. Çünkü, eleştiriyi yapan kişinin doktor mu yoksa ilaç firmasının elemanı mı olduğu belli değilse, yapılan eleştiriler de anlamını yitirmektedir.
Bir kere daha belirtmek isterim ki, bu kongre olayında doktorların fazla bir suçu, günahı yoktur, onlar sadece birer figürandırlar. Bu işi esas kotaranlar ilaç firmaları ile onların bir çeşit pazarlama kolları olan tıp dernekleri ve turizm firmalarıdır.
Son 10 yıl içinde bilgiye ulaşma yollarında köklü değişiklikler olduğunu, klasik anlamdaki kongrelerin eski önemlerini yitirmeye başladıklarını ve işlevlerinin değişmekte olduğunu bir başka zaman tartışmaya bırakalım, ülkemizde ve dünyada bir 'kongre enflasyonu' da yaşanmaktadır. Birçok kongre, bilimsel özelliklerinden çok sosyal etkinliklerin ön planda olduğu 'turistik toplantılar' haline gelmiştir ve buna da zaten 'kongre turizmi' ismi verilmektedir.
Bundan 20 yıl önce asistanlığım zamanında kongrelere otobüsle gider, orada kendi bulduğumuz bir otel veya pansiyonda kalır ve kongre kayıt ücretini, ki o zamanlar sembolik bir rakamdı, kendimiz verirdik. Oysa, şimdi kongre kayıt ücretleri anlamsız şekilde çok yüksek tutulduğu gibi, birçok kongre de Antalya'nın lüks plaj otellerinde düzenlenerek maliyet daha da artırılmaktadır.
Ben kongrelerin özel olarak çok pahalı hale getirildiğini düşünüyorum. Bundan amaç da, doktorların kendi imkanları ile kongrelere katılabilmelerini engellemek ve onları ilaç firmalarına muhtaç duruma düşürmek olabilir. Elbette ülkemizde çok iyi kazanan doktorlar vardır ama, çoğu geçim derdinde olan, aybaşını iple çeken meslektaşlarımın 'ortalama doktor maaşı' ile bu kongrelere katılmaları hemen hemen imkânsızdır.
Kendi parası ile kongreye katılabilecek gücü olanlar da 'enayi' damgası yememek için bedavacılığı seçerler. Sonuçta bu kongrelere asistanı, uzmanı, hacısı, hocası... hemen herkes masrafları bir ilaç firması tarafından karşılanarak katılmış olur.
Oysa, kongreye katılım çoğunluğun rahatlıkla kendi cebinden karşılayabileceği fiyatlarda olsa, kimse ilaç firmalarına muhtaç olmasa, onlara 'rica etmek' zorunda kalmasa iyi olmaz mı?
Kongreleri hemen herkesin rahatlıkla ödeyebileceği daha uygun fiyatlarla ve doktorları ilaç firmalarına muhatap etmeden gerçekleştirmek, istenirse pek alâ mümkündür.
Firmaların katkıları asla 'kişi bazında' değil, genel anlamda olmalıdır. Ne doktor katıldığı kongre için kendisine destek olan firmanın hangisi olduğunu, ne de firma hangi doktor için sponsorluk yaptığını bilmelidir.
1. Kongrelerin 'internet' aracılığı ile daha geniş bir kitle tarafından anında izlenmesi mümkündür ve bunun için adımlar atılmalıdır. Bir kongreyi bu şekilde bulunduğunuz yerden, çok daha ayrıntılı olarak, aynı anda yapılan diğer hiçbir oturumu kaçırmadan ve üstelik de size uyan herhangi bir zamanda ve de tekrar tekrar izlemeniz mümkündür.
2. Kongreler mümkün olduğunca daha 'spesifik' konularda düzenlenmelidir. Herkes gerçekten ilgilendiği konuyu daha iyi izleme fırsatı bulabileceği gibi kongre süresi 4-5 gün yerine 1-2 gün bile olabilir.
3. Amaç, gerçekten 'kongre' ise kongreler plaj otellerde değil, İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimizde düzenlenmelidir. Bu şehirlerde, birçok kişinin yanlarında kalabilecekleri arkadaşları, akrabaları olabileceği gibi, üniversite ve diğer özel, resmi kuruluşların misafirhaneleri ve de herkesin bütçesine göre çok çeşitli konaklama seçenekleri vardır.
4. Açılış kokteyli, gala yemeği, açık büfe, şarkıcılı, çalgılı, dansözlü içkili akşam yemekleri gibi, maliyeti fırlatan unsurlardan vazgeçilerek de epeyce tasarruf edilebilir.
5. En önemlisi de, firmaların doktorları tek tek davet etmeleri yerine kongre için ayırdıkları parayı toplu olarak bir havuza yatırmaları da sorunun çözümüne katkı sağlayabilir. Bu sayede, ayrıca kongre kayıt parası alınmasına gerek kalmayacağı gibi, bu havuzdan kongreye katılanların konaklama ve ulaşım giderlerine, kongreye katılan kişilerin özelliklerine göre değişen oranlarda yardım da yapılabilir.
İstenirse, tıp kongreleri doktorları ilaç firmalarına doğrudan muhatap etmeden de yapılabilir.
Amaç gerçekten bilim ise, kongreler mutlaka internet aracılığı ile çok daha geniş bir kesime aktarılmalıdır.
Yazı: ahmetrasimk@mynet.com