Dünya Bankası'ndan yoksul ülkelerin Covid-19 aşısına erişmesi için 12 milyar dolarlık program

Dünya Bankası'nın, Covid-19 aşısı bulunduğunda, yoksul ülkelerin de aşıyı satın alıp, 2 milyar dolayında insanı tedavi edebilmesine yönelik bir inisiyatif için 12 milyar dolarlık kaynak ayırmayı planladığı açıklandı.

Guardian gazetesinde yer alan habere göre Dünya Bankası, aşı satın alımında düşük gelirli ülkelerin zengin ülkeler tarafından geride bırakılmaması için, varlıklı üyelerinden gelecek 12 ila 18 ay içinde nakit yardımı yapılacak programa destek verilmesini istedi.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass, Covid-19'un orta ve düşük gelirli ülkeler üzerinde, gelişmiş dünyaya kıyasal daha büyük bir etkisi olduğu için, böyle bir inisiyatife gerek duyulduğunu söyledi.

Malpass "Böyle bir finans kaynağının bulunması önemli, çünkü güvenli ve etkili bir aşı bulunur bulunmaz, bu insanların yaşamlarına güvenle geri dönmelerini sağlayacak" dedi.

Aralarında ABD, İngiltere, Çin ve Rusya'nın da bulunduğu birçok ülke Covid-19 tedavileri üzerinde çalışıyor ve Malpass, Dünya Bankası'nın harekete geçmeden önce aşının bulunmasını beklemek istemediğini söyledi.

Dünya Bankası Başkanı "Yüksek gelirli ülkeler önemli sayıda dozu rezerve etti ve biz düşük ve orta geliril ülkelerin de aşıya erişebildiğinden emin olmak istiyoruz" dedi.

Dünya Bankası, insanlar güvenli yaşama, sosyalleşme, çalışma ve seyahat etme imkanına kavuşmadan, küresel ekonominin toparlanamayacağına inanıyor ve bunun için güvenli bir Covid-19 aşısı gerekiyor.

Malpass, fonun sadece, denetleyici kurumların zorlu testlerinden geçen tedavilere verileceğini, ancak planın 12 milyar doların, en kısa sürede mümkün olduğunca çok insanın aşılanması için ayrılması olduğunu belirtti.

David Malpass ayrıca "Covid-19 dünyanın her yerindeki insanları vurdu, ancak etkisi eşik olmadı" derken, zengin ülkelerin daha cömert sosyal güvenlik ağları, kamu harcamalarını büyük ölçüde artırma kabiliyetleri ve destek verebilecek merkez bankaları bulunduğunu da ekledi. Malpass bu nedenle, aşıya erişimin "adil ve eşit" olmasını sağlamanın önemli olduğunu vurguladı.