ANKARA (İHA) - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Gümrük Birliği Ek Protokolü'nün Rum Kesimi'ni tanımaya yönelik "Sirtaki Protokolü" olduğunu belirterek, "Ek Protokol'ün imzalanması tarihi bir hatadır" dedi.
ATO Başkanı Aygün yaptığı yazılı açıklamada, Ek Protokol'ün imzalanmasının ardından açıklanan deklarasyonun protokolün zafiyetlerini kapatmaya yetmeyeceğini kaydetti. Açıklanan deklarasyonda Rum gemi ve uçaklarının Türk limanlarına giremeyeceği yönünde açık bir ifadeye de yer verilmediğine işaret eden Aygün, deklarasyonda kullanılan nazik üslubun Türkiye'nin başına çorap örebileceği uyarısında bulundu. Aygün, "Türkiye 3 Ekim'den sonra Rum müziğiyle sirtaki yapmaya zorlanacak" ifadelerini kullandı. İmzalanan protokolle Kıbrıs'ın tapu senedinin zarar gördüğünü ifade eden Aygün, hükümetin Meclis onayı olmaksızın Ek Protokol'ün gerekleri konusunda kolunu kıpırdatmaması gerektiğini ifade etti.
Aygün şu değerlendirmeyi yaptı:
"TBMM'deki Mehmetçikler Ek Protokolü onaylamamalıdır. Ben Meclis'e güveniyorum. Milletvekillerimizin vatanını, milletini sevdiklerine inanıyorum. Çocuklarına, torunlarına hesap verecek bir duruma düşmeyeceklerini biliyorum. Ek Protokol Meclis'in imtihanı olacaktır. Meclis, işin gereğini yapacak ve KKTC'nin Rumlaştırılmasına onay vermeyecektir. AB'nin sirtaki protokolünün amacı açık. Ek Protokol yürürlüğe girdiği andan itibaren Rumlar, Yunanistan ve AB tarafından Türkiye'nin Rum tarafını Kıbrıs Cumhuriyeti şeklinde tanıdığına bir delil olarak kullanılacak. Yaratacağı ekonomik ve siyasi sonuçlar itibariyle KKTC tamamen içi boşaltılmış bir devlet haline getirilecek. Yani KKTC ne yazık ki bir 'Tabela Devleti' olacak. Türkiye, Londra ve Zürih Anlaşmaları'nda kazandığı garantörlük haklarından da vazgeçmiş olacak. Gerek Rumlar gerek Yunanistan gerekse AB devletleri, Türkiye'den bu tanımanın gereklerini yapmasını isteyecekler. Türkiye, KKTC egemenliğindeki topraklar da dahil olmak üzere Kıbrıs'ın tamamiyle yapılacak dış ticarette belge almaya ve vermeye yetkili tek hükümet olarak Kıbrıs Rumları'nı 'Kıbrıs Cumhuriyeti' sıfatıyla tanıyacak. Aksine olan bütün düzenlemeler AB Adalet Divanı'na götürülme riski taşıyacak. Yani Protokolün imza ve onayı, Türkiye'nin KKTC ile doğrudan ticaret düzenlemelerini hatta ticaretini bile zorlaştıracak. Gelişmelerden Türkiye'deki TV, buzdolabı vs. ürünlerin bayiliğini yapan KKTC şirketleri de etkilenecek. Çünkü, protokolün imzasından sonra Türkiye'deki üretici firmalardan KKTC ile yaptığı 'illegal ticarete' son vermeleri istenecektir. Türkiye hiçbir şey yapmasa bile, AB, aynı şirketten kendisi de mal alıyorsa, alımını durdurmak konusunda şirketi veya şirketleri sıkıştırıp KKTC'deki bayiliklerini iptal ettirmek zorunda bırakacak. Söz konusu olayın kaygısını yaşayan KKTC şirketleri şimdiden genel müdürlüklerini güneye taşıyarak kendilerini Rumlara tescil ettirme girişimine başladılar. Şimdilik yaklaşık 200 şirket güneye kaydolmuştur. 2 bin şirketin aynı işlemi yaptırmak için sırada beklediği belirtiliyor."