Ankara (AA)- AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tüm dünya devletlerine bir kez daha seslenerek, "Gazze'de sivillerle çocuklarla birlikte insanlık ölüyor. Hangi çıkar adına olursa olsun, hangi ince hesap adına olursa olsun, hangi diplomatik çekince ile olursa olsun, bu saldıralara sessiz kalanlar, tarih önünde bunun hesabını verecekler" dedi.
Erdoğan, Partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada İsrail'in Gazze'de başlattığı operasyonun üçüncü haftasına girdiğine dikkati çekerek, kayıp sayısının 900'e yaklaşmasına rağmen ateşkes sağlanamadığını söyledi.
BM Güvenlik Konseyi'nin, ABD'nin çekimser, diğer 14 üyenin ise oybirliği ile vermiş olduğu ateşkes kararına İsrail'in tepkisi, 'biz bu ateşkes kararını tanımıyoruz' olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bağlayıcılığı olmasına rağmen böyle bir tepkiyi İsrail'in ortaya koyması, İsrail'in uluslararası anlaşmalara karşı da konumunu, durumunu tekrar belirlemesi bakımından çok önemlidir. Zira bugüne kadar BM Güvenlik Konseyinin İsrail ile ilgili Ortadoğu'da almış olduğu kararların hemen hemen büyük bir çoğunluğuna, belkide 100'ü aşkın karara uymadığını görüyoruz. Saldırıların durması için uluslararası toplumun önemli bir bölümü maalesef bunun dışında duyarsız bir tutum sergilemeye devam ediyor. Adeta 'İsrail işini bitirsin, yapacağını yapsın, arkasında enkaz bıraksın sonra devreye gireriz' şeklinde bir tavır sergileniyor. Bu saldırılara karşı susmak, harekete
geçmemek sebep olunan drama ortak olmaktır. Ölen masum çocuklardan, İsrail ile birlikte sessiz ve tepkisiz kalan herkes sorumludur.
Şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Uluslararası toplum harekete geçmekte zaten çok geç kalmıştır. İnsanlık vicdanı, insanlık onuru telafisi zor bir şekilde yara almıştır. Ancak, bizler umutlarımızı yitirmedik, yitirmek de istemiyoruz. Daha fazla çocuğun ölmesi, daha fazla masum insanın hayatını kaybetmesi önlenebilir ve önlenmelidir."
Başbakan Erdoğan, Gazze'de yaşananların artık diplomasinin sınırlarını aştığını vurgulayarak, "Bir yandan masum insanların üzerine bomba yağdırmak, bir yandan da bu insanların yaralarını sarmasını engellemek, bununla kalmayıp ekmeği, suyu, elektriği, yakıtı, ilacı, bu insanlardan esirgemek hakla hukukla evrensel değerlerle diplomasiyle bağdaşmıyor" diye konuştu.
Bir zamanlar İspanya'dan kovulan Musevilerin o zamanlarda "mağdur" olduğunu hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ve mağdur oldukları için Türkiye onlara Osmanlı olarak bağrını açmış ve bu topraklarda onları adeta kabul etmiş ve onlara ev sahipliği yapmıştı. Ama şimdi o mağduriyeti yaşamış olan Museviler, maalesef Musevi olarak - bugün ifademi kullanmıyorum - İsrail olarak Filistin'de bomba yağdırıyor ve mağdur bir toplum meydana getiriyor. Bunu ben bir Müslüman olarak, oradaki Müslüman kardeşlerimi sahiplenmek noktasında değil, birinci derecede insan olarak sahiplenme durumunda ve bir Müslüman yaklaşımıyla da olaya yaklaşıyorum. Bu yaklaşımı sadece Filistin'de değil, Gürcistan'da, Somali'de Lübnan'da da gösterdiklerini anlatan Erdoğan, şunları dedi:
Bugün de bu anlayışla yaklaştık ve öbür yandan bir de bakıyoruz ki Filistinlilerin karşısındaki yaklaşım, ne yazık ki insani olmaktan öte bizi, o tarihin acı sayfaları yeniden açılıyor mu sorusunu sormaya doğru sevk ediyor.
Çünkü, yaklaşım tarzlarını hiç beğenmiyoruz.
Ve bizim bu konuşmalarımız üzerine, uluslararası medyada bazı yaklaşımlar da çıkmıyor değil. 'İşte bunlar duygusal yaklaşımlar...' Benim duygusallığım, Filistin'de şehit olan, ölen çocuklara, kadınlara, bütün sivillere karşıdır ama İsrail'in uygulamalarına karşı değildir. İsrail'in uygulamalarına karşı bir siyasetçi olarak duruyorum. İnsanlığın, bir dram olarak ortaya konulmuş bu uygulamaya, sorumluluk mevkindeki bir Başbakan olarak karşı duruyorum. Ona göre de atılacak adımları, şüphesiz ki bundan sonra çok daha farklı atacağımızı ifade etmek istiyorum."