HABER

Erdoğan: Gürtuna'ya yaklaşım olumsuz

İSTANBUL (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın AK Parti'den aday gösterilmesi konusunda İstanbul İl Teşkilatı'nın ve MYK'nın değerlendirmelerinin olumsuz yönde olduğunu bildirdi. Başbakan Erdoğan ayrıca, "Kıbrıs artık oluşmuş bir siyasi durum, bir fiili durumdur; bu fiili durumun hallolması Kuzey Kıbrıs'taki Türk kardeşlerimiz için bir hayati mesele, bizim için de bir milli meseledir. Benim her zaman söylediğim bir söz var; çözümsüzlük çözüm değildir, bunu çözeceğiz" dedi.

Gazeteci-Yazar Ali Kırca tarafından hazırlanan ve ATV'de yayımlanan 'Siyaset Meydanı' programına katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 10-15 yaş arası çocukların sorularını cevapladı. Başbakan Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna'nın AK Parti'den aday gösterilip gösterilmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, bütün illerde aday adaylarının tespit edildiğini ve aday adaylarının her ilde görevlendirilen milletvekillerinin çalışmaları ve 12 kişiden oluşan iki ayrı kurul tarafından değerlendireceğini açıkladı. Başbakan Erdoğan, "Bunlar genel değerlendirmeleri yapacak, aday adaylarını 3'e indirecekler. Biz de buna göre çalışmaları yapıp değerlendireceğiz, en fazla oyu kiminle alırsak, en ideal hizmeti kiminle verebileceksek, onu aday göstereceğiz. Şu ana kadar sadece Çorum Belediye Başkan adayı belli olmuştur. Ali Müfit Gürtuna ile ilgili olarak İstanbul İl Teşkilatı'nın yaklaşımı maalesef olumsuz ve MYK'daki yaklaşım da olumsuz. Olumsuz olduğu için böyle bir kararı vermekte gerek İstanbul İl Teşkilatı'mız, gerek MYK şu anda zorlanmaktadır. Ama biz yine de kamuoyu araştırmaları noktasında değerlendirmelerden sonra gerek MYK, gerek İstanbul İl Teşkilatı olumlu bir yaklaşım sergilerse değerlendirmeye alabiliriz" ifadelerini kullandı.

KONYA'NIN SU PROBLEMİ VE AVRUPA BİRLİĞİ

Konya'nın su probleminin ne zaman çözüleceği ve Avrupa Birliği'ne girmenin ne gibi faydaları olacağı yönündeki soruları da cevaplandıran Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Konya Ovası ile ilgili en önemli sorun sulama problemi. 80'li yılların başından itibaren atılmış adımlar çok ağır gidiyor. Yoğun bir çalışmaya girdik. Bu yıl içerisinde 2 sulama tesisinin açılışını yaptık. Konya'nın içme suyu noktasında sıkıntıları vardı. İçme suyu projesini uygulamaya koyduk. Sulamayla ilgili projeler hızla devam edecek. Yatırımlara yönelik gerek bütçemizde ayrılan pay, gerekse bütçe içerisinde mali disiplini sağlama ve ekonomik programı uygulamada istediğimiz ivmeyi veremiyoruz. Bütün bunlara rağmen geçmişle mukayese ettiğimizde yapılmış olan ihaleleri daha verimli hale getirmek için yapılacak tesise başlamada öncelikler sıralamasını yaptık. Bu sıralamaya göre bitişe en yakın olanı hemen tamamlamayı planlıyoruz. Yüzde 80-85 oranındaki yatırımları hemen bitirme kararındayız. Sulamada çalışmalar ciddiyetle takip ediyor. Bu yıl içerisinde 57 projeyi tamamlayıp hizmete soktuk. AB'ye giriş ile eğitimdeki standardın yükseleceğine inanıyoruz. Bununla birlikte başlattığımız bilişim teknolojisinin okullarımızda daha egemen olmasında artık Avrupa ailesinde müşterek çalışmalar organize edilmiş olacak, bilgi akışı sağlanmış olacak. Bu bütün ilköğretim okullarımızda, liselerde, hatta üniversitelerdeki gençliğimizin ufkunu genişletecektir. Sadece Türkiye'nin sınırlarında dünyaya bakan değil artık Avrupa'nın sınırları içerisinde dünyaya bakan bir nesil oluşacaktır."

"KIBRIS'I SATACAK MISINIZ"

Bir öğrencinin, "AB'ye girmek için Kıbrıs'ı satacak mısınız" şeklindeki sorusuna cevap veren Başbakan Erdoğan, Kıbrıs'ın Türkiye'nin AB'ye girişinin ön şartı olmadığını hatırlattı.

Türkiye'nin AB'ye girişinin kriterlerinin Kopenhag Siyasi Kriterleri olduğunun altını çizen Başbakan Erdoğan, "Bakın, Kopenhag Siyasi Kriterleri'nin içerisinde Kıbrıs yoktur. Ancak Kıbrıs artık oluşmuş bir siyasi durum, bir fiili durumdur. Bu fiili durumun hallolması Kuzey Kıbrıs'taki Türk kardeşlerimiz için bir hayati mesele, bizim için de bir milli meseledir. Olaya bu kadar sıcak bakıyoruz. Orada adil ve kalıcı bir çözümü gerçekleştirmemiz lazım. Bu olur mu olur. Yeterki biz çözümden yana politikalarımızı sürdürelim. Gerek Kıbrıs, gerek bizler olumlu bakışla müzakere masasından asla kaçmamalıyız. Kaçan taraf olmamalıyız. Dünyaya KKTC'yi müzakere masasından kaçan bir taraf olarak göstermemeliyiz. Müzakere masasına oturmalıyız. Karşı müzakereci eğer kaçacaksa kaçsın. Niye? Çünkü biz tezimize güveniyoruz, inanıyoruz, haklıyız, bunu sonuna kadar savunmalıyız. Bu şekilde masaya oturacak olursak, biz de inanıyoruz ki o masadan arzu ettiğimiz neticeleri alarak çıkarız. Fakat bunu iyi niyet misyonu ile yapmamız lazım. Burada BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet misyonuna inanıyoruz. Kaldı ki şu anda mevcut gelişmeler bazı çevrelerin abarttığı şekilde değildir, çok daha olumlu gelişmelerdir. Bunları görmemezlikten gelemeyiz. Görmemezlikten gelirsek Kuzey Kıbrıs'ta yaşayan vatandaşlarımıza, kardeşlerimize yanlışlık yapmış oluruz. Çünkü onları dünya ile bütünleştirmemiz lazım. 40 yıldır Kuzey Kıbrıs'a ambargo uygulanmaktadır. Bu mesele, bugüne kadar uygulanan politikalarla çözülmedi. Farklı politikalar denemek suretiyle Kuzey Kıbrıs'a uygulanan ambargoyu da kaldırmamız gerekiyor. Türkiye burada çok daha farklı roller üstlenmelidir diyoruz ve bunu da halletme yolunda elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, göstereceğiz. Şu anda yoğun bir şekilde bu çalışmalar yürütülmektedir" ifadelerini kullandı.

KIBRIS'LA İLGİLİ YAPILAN DEĞERLENDİRMELER

Kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında Genelkurmay Başkanı, Dışişleri Bakanı ve diğer ilgili bürokratların oturup bu konuyu en ince ayrıntısına kadar değerlendirdiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halen çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar neticesinde çıkacak olan tabloyu bir yol haritasına koyup, hedefimiz en kısa zamanda, bu 1 Mayıs olarak gözüküyor, bunu bitirebilmek için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz, masadan kaçmamalıyız. Bu konuda masada bir Annan Planı var. Bu plan üzerinde çalışmalıyız. Bu planın eksiklikleri olabilir, bunları ortaya koyarız, nasıl gidereceğimizi konuşuruz. Kaldı ki burada Rum tarafıyla mutabakatın sağlanması lazım. Rum tarafıyla mutabakat sağlanmadan referanduma gidilmesi mümkün değil. Rum tarafı da iyi niyetle yaklaşırsa bu mutabakatı sağlamak mümkün. Bu mutabakat sağlanmadan netice almak zorlaşacaktır. Esas noktasında şu ana kadar ciddi bir farklılık görmüyorum. Usulde olan farklı görüşler var. Şu anda Dışişleri Bakanlığımız ve Genelkurmay'daki arkadaşlarımız çalışmalarını yürütüyor. 23 Ocak'ta yapılacak olan Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı'nda bu konuyu görüşüp tartışacağız. Bunun ardından bizler hükümet olarak bu konunun yol haritasını çizmiş olacağız. Her geçen gün bu tamamıyla örtüşür hale geliyor. Fevkalade bir görüş ayrılığının olacağını sanmıyorum. Benim her zaman söylediğim bir söz var; çözümsüzlük çözüm değildir. Bunu çözeceğiz. Ama bunu söylerken veren taraf biz olup da hiçbir şey almadan bunu çözmek olmaz. Orta noktada buluşup bu problemi çözeceğiz."

KIBRIS'TA ÇÖZÜM NASIL OLACAK ?

Başbakan Erdoğan, "Çözüm nasıl olacak, garantörlük hakkımızı kullanmamızı engellemek isteyenler var, bunların önünü nasıl keseceğiz?" şeklindeki soruyu cevap verirken, "AB Komisyonu Başkanı Prodi buradaydı. Bizzat kendileri de ifade etti. 'Kıbrıs sorununun çözümü, AB ile ilgili Türkiye'nin müzakere sürecini başlatmasına yardımcı olacaktır. Ön koşul değildir' dedi. 'Kopenhag Kriterleri'nde böyle bir şart yoktur' dedi. Türkiye'de maalesef bunun aksini iddia eden, yanlış bilgilendirme ile vatandaşlarımızın geleceğe bakış açısını etkilemek isteyenler var. Bunu kabullenmek mümkün değil. Buna iyi niyetle yaklaşmamız lazım. AB bizim çağdaşlaşma yolunda cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile başlayan bir sürecin devamıdır. Bu süreç bizim 40 yıldır devam ettiğimiz bir süreçtir. 1963 Ankara Anlaşması ile gelişen bir süreçtir. O günden beri bizi kapıda beklettiler. Haklı, haksız, onu tartışacak değiliz. Şimdi yarınlara bakacağız. Bakın, Kıbrıs'ta bir defa iki kesimlilikten taviz vermemiz mümkün değildir. Bir tarafta Türkler, bir tarafta Rumlar var, iki ayrı bölge var. Bunun kabulü şart. Bunu yapmaya mecburlar. Burada adil ve kalıcı bir çözüm için Türkiye'nin garantörlüğünü kabule herkes mecbur. Yalnız Türkiye'nin değil, Yunanistan'ın da garantörlüğü var. Burada herhangi bir ihtilaf söz konusu değil. Bunun yanında nüfusla ilgili, haritayla ilgili sorunlar var, bunlar halledilebilecek sorunlar" diye konuştu.

"İNCİRLİK'TEN ASKER SEVKİYATI SÖZ KONUSU DEĞİL"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,"İncirlik'ten asker sevkiyatı söz konusu değil, ABD Irak'taki askerlerinin rotasyonunu yapıyor. Yaklaşık 60 bin askerini değiştirecek. Büyük uçaklarla İncirlik'e gelecek, küçük uçaklarla Kuzey Irak'a gidecekler, oradaki askerler gelecek.Tezkere gerektiren bir konu değildir" dedi.

Başbakan Erdoğan, bir öğrencinin "ABD'ye nasıl güveniyorsunuz? ABD Irak'a yaptığını bize de yapar mı" şeklindeki sorusu üzerine, ABD'nin Türkiye'nin stratejik ortağı olduğunu ve bu sürecin 2. Dünya Savaşı'nda başladığını hatırlattı.

ABD İLE STRATEJİK ORTAKLIK VE IRAK KONUSU

Başbakan Erdoğan, "Irak'ta da stratejik birlikteliğimizin getirdiği bazı ortak hareketlerimiz var. Acaba bunu beraber yapabilir miyiz anlayışından kaynaklanıyor. Amerika bize teklif getirdi. Türkiye bunu değerlendirmiş, birinci tezkere, ikinci tezkere denilen oylamalar yapılmıştır. Neticesinde savaştan sonra Amerika, Türkiye Irak'a asker gönderir mi demiştir. Irak halkına yardımcı olmak için, onların mutluluğu için böyle bir yardımda bulunmayı uygun gördük. Daha sonra Irak'taki gelişmeler sonucunda ABD bunu durdurmuştur. Türk askeri Irak'a gitmemiştir. Ama Irak'a insani yardım boyutunda yardımlarımız sürmektedir. Yaklaşık 1 milyar dolarlık gıda, ilaç, enerji, su gibi yardımlar olmuştur. Her gün bin 500-2 bin-3 bin TIR, Irak'a malzeme götürmektedir. Bunlar da güneyde tamamen durmuş olan nakliyecilik sektörünü harekete geçirmiştir. Buradan sağlanan imkanlarla istihdam doğmuştur. ABD ile olan birlikteliğimiz bundan sonra da devam edecektir. Ay sonunda da Washıngton ziyaretimiz sırasında bir çok konularda müzakere edeceğiz. Türkiye'nin, Ortadoğu'nun geleceği için ortak çıkarları neyi gerektirirse öyle hareket edeceğiz" diye konuştu.

Ali Kırca'nın İncirlik'ten asker sevkiyatını hatırlatması üzerine Başbakan Erdoğan, "İncirlik'ten asker sevkiyatı söz konusu değil, ABD Irak'taki askerlerinin rotasyonunu yapıyor. Yaklaşık 60 bin askerini değiştirecek. Büyük uçaklarla İncirlik'e gelecek, küçük uçaklarla Kuzey Irak'a gidecekler, oradaki askerler gelecek. Bu kalıcı bir durum değildir. Müzakerelerle yapılan işlerdir. Tezkere gerektiren bir konu değildir. Hepsinin yasal durumları incelenmiştir, müşterek görüşmeler yapılmış gerekli adımlar atılmıştır" karşılığını verdi.

YETİŞTİRME YURTLARI'NIN DURUMU

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Yetiştirme Yurdu'nda kalan Tuba Yıldırım isimli bir öğrencinin yurtların belediyelere devredilmesinin mümkün olup olmayacağını sorması üzerine ise şunları söyledi;

"Öncelikle bu Yetiştirme Yurtları'ndan evlerde eğitime geçme projesi noktasındaki çalışmalar anda geniş anlamda başlatılmış değil. SHÇEK Genel Müdürlüğü'nün buna yönelik düşünceleri var ama bunlar uygulamaya konmuş çalışmalar değil. Faydalı olanları var, zararlı olanları var. Kontrol altına almak mümkün değil. Ama yeni düşüncemizde bizim yerel yönetimlere devri konusunda hassasiyetimiz şuradan geliyor: Her şeyden önce Ankara'dan hepsini sağlıklı bir şekilde kontrol etmek mümkün değil. Yerel yönetimlerin bulundukları ilde, ilçelerde kontrol etmeleri çok daha verimlilik sağlar. Herhangi bir bakımından tutunuz da suyuna, elektriğine, oradaki tüm temizliğine varıncaya kadar bunlar Ankara'dan istediğimiz modern, çağdaş bir yaklaşımla ele alınamıyor. Bütün illerde yetiştirme yurtlarını geziyorum. Bir ilde bakıyorum gayet güzel, başka bir ilde bakıyorum kalite çok düşük, bakım yok. Belediyelerde bu değişir. Belediyeler sürekli olarak halkının kontrolü altında. Seçimlerde halkına hesap verecek. Oralarda elde edilecek netice çok daha verimli olacak. Buna inanıyorum. Zaten dünyada bu böyle yapılıyor. Yerel yönetimler vasıtasıyla, yada vakıflar aracılığıyla yapılıyor. Böylesinin çok daha verimli olacağı inancındayım."

En Çok Aranan Haberler