Ankara (AA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, "şu anda dünyadaki kriz şartlarını mukayeseli olarak mümkün olan en alt seviyede yaşadığını" bildirdi.
Erdoğan, "Ulusa Sesleniş" konuşmasında, vatandaşların evlerine televizyon aracılığı ile misafir olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Türkiye'nin her seçimden olduğu gibi son seçimden de yüz akıyla çıktığını ifade eden Erdoğan, "milletimizin demokrasiye bağlılığı ve ülkemizin geleceğine olan inancı tartışılmaz bir gerçek olarak teyit edilmiştir. 29 Mart'ta milli irade bir kere daha bu doğrultuda tecelli etmiş, Türkiye'de demokrasinin ne kadar yerleşik bir varlık kazandığı millet oyuyla bir kere daha tasdik ve tescil edilmiştir" dedi.
Seçimlerden hemen sonra, tekrar yoğun bir diplomasi trafiği içine girildiğini, bu hareketliliğin, Türkiye'nin son yıllarda yakaladığı diplomatik dinamizmin hem gereği hem de sonucu olduğuna işaret eden Başbakan Erdoğan, "Hükümetimizin bu dönemde uluslararası camiada yürüttüğü dinamik diplomatik çalışmalar Türkiye'yi önemli bir küresel aktör haline getirmiştir" diye konuştu.
Nisan ayının Türkiye'nin dış politika takviminde son derece yararlı açılımların gerçekleştiği bir ay olarak hatırlanacağını söylemek istediğini dile getiren Erdoğan, 2007 yılında Türkiye'nin öncülüğünde başlatılan Afganistan-Pakistan-Türkiye üçlü zirvesinin üçüncüsünün, Nisan ayı başında Ankara'da gerçekleştirildiğini anımsattı.
Bu zirvenin hemen ardından küresel kriz şartlarında dünya ekonomisinin geleceğinin masaya yatırıldığı G-20 Londra Zirvesi'ne katılmak üzere İngiltere'ye gittiğini belirten Erdoğan, "Bildiğiniz üzere küresel ekonomik kriz başta gelişmiş ülkeler olmak üzere bütün ülkeleri etkisi altına almış durumda" dedi.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Hükümet olarak kriz emarelerinin belirdiği ilk günlerden bu yana gelişmeleri dikkatle izledik, tedbirlerimizi günü gününe aldık, krizi, hem mali hem de psikolojik boyutuyla en iyi şekilde yönetmeye çalıştık.Altmış civarında somut uygulama başlatarak ekonomimizi özellikle dışarıdan gelen o şok dalgalarına dayanıklı hale getirdik.
Bugün, dünyanın en ileri ülkeleri arasında bankaların finans kuruluşlarının battığı, buna bağlı zincirleme iflasların yaşandığı, üretimin durma noktasına geldiği, dev markaların birer birer çöktüğü ülkeler vardır. Şükürler olsun ki bizler ülkemizde bu ölçeklerde dramatik yıkımlar yaşamadık, yaşamıyoruz. Evet, bazı insanlarımız işlerini kaybetmiş, bazı sektörlerimiz sıkıntılı bir dönem yaşamıştır. Bütün bunlar doğrudur ama bir doğru daha var ki Türk ekonomisi dimdik ayakta kalmıştır."
Bütün sıkıntıları gidermek, mağdur insanları en kısa zamanda çok daha iyi şartlara kavuşturmak için samimiyetle çalıştıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, "Bu sıkıntılı zamanları da birbirimize inanarak, birbirimize güvenerek sabırla fedakarlıkla inançla aşacağız. Türkiye'nin rotasında bir değişiklik yoktur, ekonomimizin sağlam bir zeminde olduğundan asla şüpheye düşmeyiniz" dedi.
Yine bu ay içerisinde Cumhurbaşkanı, Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlarının, 60. kuruluş yılını da kutlamakta olan NATO Zirvesi'ne katıldıklarını anımsatan Başbakan Erdoğan, Almanya ve Fransa'nın ev sahipliğini ortaklaşa üstlendiği bu zirvenin, Türkiye'nin hassasiyetlerini ve itirazlarını açıkça dile getirdiği bir toplantı olduğunu söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yapılan birtakım spekülasyonların aksine, NATO zirvesinde, Türkiye'nin, muhataplarına meramını en iyi şekilde anlattığından, özellikle terörle mücadele konusundaki kimi yanlışlıkları ve ihmalleri görünür hale getirdiğinden şüphe duymuyoruz."
Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni Başkanı Barack Hüseyin Obama'nın da Türkiye'ye bir ziyarette bulunduğunu anımsatan Erdoğan, "Bu ziyaret vesilesiyle Türkiye bir kere daha dünyanın gözlerini çevirdiği bir ilgi merkezi haline geldi" dedi.
Obama'nın ülkemizde bulunduğu süre içinde bu beklentileri doğrulayan barışçı ve uzlaşmadan yana mesajlarıyla hem milletimizde, hem dünyada olumlu izlenimler bıraktığını ifade eden Erdoğan, "Türkiye olarak, bu süreci bütün gücümüzle destekleyeceğimizi bir kere daha teyit ettik. Ancak Türkiye'nin gösterdiği bu hassasiyetin iyi algılanmadığına da zaman zaman şahit oluyoruz.1915 olaylarıyla ilgili açıklamalar gerçeği yansıtmayan kabul edilemez bir tarih yorumuydu. Zira açıklama metni, olayların bir bölümünü tek yanlı ve ağır bir yorumla değerlendiren mahiyette kaleme alınmıştı.
Tarihe ve tarihçilere bırakılması gereken böyle hassas bir konunun, sürekli politik malzeme olarak kullanılması, her yıl lobilerin istismar meselesi haline getirilmesi, halklar ve ülkeler arasındaki ilişkilerin normalleşmesini de engelliyor" dedi.
"Türkiye, tarihi boyunca olduğu gibi hükümetimiz döneminde de Azerbaycan'a daima kardeşlik hukukunun gereklerine uygun bir yakınlık içinde olmuştur" diyen Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti'nin Azerbaycan'a, Azerbaycan Hükümeti'ne ve halkına zarar verecek bir girişimin içinde olması mümkün değildir. Aksine Türkiye, bulunduğu her uluslararası zeminde Azerbaycan'ın hak ve menfaatlerini kendi hak ve menfaatlerinden asla ayrı tutmamış ve bütün imkanlarıyla savunmuştur.
Türkiye ile Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesi yönündeki çabalar, bölgede barışın tesisi, çatışmaların yol açtığı ortak zararların giderilmesi yolundaki gayretlerdir. Bundan hiç kimsenin, en başta da Azeri kardeşlerimizin şüphesi olmaması gerekir" diye konuştu. Yarının 1 Mayıs olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biliyorsunuz geçen yıl Emek ve Dayanışma Günü olarak ilan ettiğimiz 1 Mayıs'ın, aynı zamanda resmi tatil olmasını öngören hükümet tasarısı da Meclisimizce kabul edildi ve Cumhurbaşkanımız tarafından da onandı. Başta işçi, memur ve emekçi kardeşlerim olmak üzere, bütün milletimizin Emek ve Dayanışma Günü'nü kutluyorum."