HABER

Erdoğan ve Putin ayrılıkları bir yana koydu

Başta Suriye olmak üzere önemli bölgesel konularda derin görüş ayrılıkları yaşayan Türkiye ve Rusya; ekonomi, enerji ve nükleer işbirliğinin olumsuz etkilenmemesi için 'siyasi sorunları bir yana koyma' anlayışında olduklarını gösterdiler.

Serkan Demirtaş

Ankara

Erdoğan ile Putin en son Haziran ayındaki G20 zirvesinde biraraya gelmişlerdi.

Başta Suriye olmak üzere önemli bölgesel konularda derin görüş ayrılıkları yaşayan Türkiye ve Rusya, 35 milyar dolara varan ticaret hacmi ve giderek gelişen ekonomik, enerji ve nükleer işbirliğinin olumsuz etkilenmemesi için "Siyasi sorunları bir yana koyalım, biz işimize bakalım" olarak özetlenebilecek bir anlayışta buluştular.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde gerçekleştirilen görüşmeler sonucunda 11 yeni anlaşmaya imza atan Türk ve Rus yetkililer, ticaret hacmini ileriki dönemde 100 milyar dolara çıkararak birbirlerinin en önemli ticaret ortağı olmayı da hedeflediler.

2010 senesinde oluşturulan Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyi'nin 3. toplantısı için İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'nda buluşan Erdoğan ve Putin, böylece son 10 yılda 30. kez bir araya gelerek belki de bir rekora sahip oldular.

Her iki liderin öne çıkarmaya özen gösterdiği ''samimiyet ve güven'' unsurlarına dayalı olduğunu söyledikleri bu ilişkiler sayesinde, ticaret hacmi 2002 senesinden bu yana 7 kat artarak 2011'de 30 milyar dolar olarak gerçekleşti. Türkiye, Rusya'nın en önemli enerji pazarı olarak öne çıkarken, Türk inşaat şirketleri de yaklaşık 10 milyar dolarlık yatırımla Rusya genelinde 1400 projeyi yaşama geçirdi.

3 kritik anlaşma

İki liderin İstanbul buluşmasında her ne kadar Suriye konusundaki görüş ayrılıkları, Patriot savunma sistemlerinin yerleştirilmesi konusundaki kaygılar dile getirilse de imzalanan 11 anlaşma arasından özellikle 3 tanesi ikili ilişkilerin geleceğini belirleyecek kadar önemli olarak görüldü.

Bunlardan birincisi Türkiye'nin Akkuyu'da inşa etmeyi planladığı nükleer santral projesini yaşama geçirecek Rus nükleer yatırım ajansının 800 milyon dolarlık ek sermaye aktarımını taahhüt etmesi ve toplam yatırım miktarını kısa vadede 2,4 milyar dolar çıkaracağını beyan etmesi.

Nükleer işbirliğinin iki ülke arasındaki en ciddi proje olacağını anımsatan Putin, "Bu çok ciddi bir proje ve toplam yatırım miktarı 20 milyar dolar. Bu yatırımın tamamını Rusya finanse edecektir" diyerek, bu projenin bir anlamda geri dönüşü olmadığının mesajını da verdi.

İkinci önemli anlaşma 2012-2015 seneleri arasında iki ülke arasındaki her türlü ekonomik, ticari, sanayi ve ekonomik işbirliğini planlayan orta vadeli program olarak öne çıktı. İki ülke böylece 100 milyar dolar hedefini gerçekleştirecek bir yol haritasını da gündeme taşıdılar.

Bir üçüncü anlaşma ise iki ülkenin mali suçlarla ilgili kurumunun kara para aklama ve terörizmin finansmanı konusunda imzaladığı protokol oldu. 1990'ların başlarından bu yana terörle mücadele konusunda birbirlerini PKK ve Çeçen grupları desteklemekle suçlayan Türkiye ve Rusya, bu ikili anlaşmayla terörle mücadele konusunda da yeni bir süreci başlattıklarının mesajını vermiş oldular.

Erdoğan basın toplantısında "Aramızdaki bu samimi diyalog, Türkiye-Rusya ilişkilerinin son dönemine damgasını vuran stratejik perspektifin doğal bir neticesidir. Bu perspektifin önemli bir boyutu, bölgesel sahiplenme anlayışımızdır" dedi.

Patriot kaygısına Çehov'lu benzetme

Putin'in de basın toplantısında kuvvetli ifadelerle gündeme getirdiği Türkiye'nin NATO'dan Patriot hava savunma sistemlerini talep etmesi konusundaki rahatsızlık da temaslarda gündeme geldi. Rus diplomatik kaynakları, Türkiye'nin kendi vatandaşları ve topraklarını güvenlik altına almak istemesini anlayışla karşıladıklarını ancak NATO'nun böylesine gelişmiş silah sistemleriyle bölgeye yerleşmesinin Suriye'de yaşanan sürece daha doğrudan karışması sonucunu doğurabilecek bir potansiyel yaratması açısından karşı çıktıklarını kaydediyorlar.

Putin bu konuda ünlü oyun yazarı Çehov'un "Bir tiyatro oyununda duvarda silah asılıysa, o ikinci sahnede patlar" sözünü anımsatarak, Patriot'ların provokatif olmasından çekindiğini ifade etmiş oldu.

Türk Dışişleri yetkilileri ise Rusya'nın Patriot çıkışının ardında birden fazla neden bulunduğunu ve çoklu mesaj verme kaygısı yattığını belirtiyorlar.

Türkiye'ye göre Rusya, öncelikle Suriye konusundaki temel pozisyonunun değişmediğini, Batı bloğunun bu süreçteki askeri ve siyasi hamlelerini karşılıksız bırakmayacağı mesajını vermek istiyor.

İkincisi, yerleştirilecek Patriot savunma sistemlerini Kürecik'te konuşlu NATO erken uyarı radar sistemiyle birlikte düşünmesi ve bu iki askeri önlem arasında bir bağlantı kurması.

NATO'nun Orta Doğu bölgesinde özellikle üstün askeri imkânlarıyla etkinliğin artırması Rusya'nın bölgeye dönük politikaları açısından bir sıkıntı yarattığı düşüncesi Ankara'da üzerinde durulan bir başka nokta.

Üçüncü bir neden ise daha genel anlamda, Rusya-NATO gerginliğinin bir parçası olarak görülüyor.

Rusya, özellikle Baltık ve Doğu Avrupa'ya yayılan NATO füze sistemlerine olan muhalefetini aynı tonda olmasa da Patriotlarla ilgili olarak dile getirerek ilkesel noktasını koruduğunu gösteriyor.

İndirilen Rus uçağı gündemde değil

Türkiye-Rusya arasındaki görüş ayrılığı tepe noktaya çıkaran gelişme ise Türk savaş uçaklarının Moskova'dan kalkıp Şam'a gitmekte olan bir Suriye sivil uçağını zorla Ankara'ya indirmesi olmuştu. Türkiye, uçakta uçaksavar füze sistemlerine entegre radar parçaları bulunduğunu ve bunların ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü) kurallarına göre önceden bildirilmesi gerektiğini belirtmiş ve Rus yapımı bu materyallere el koyduğunu açıklamıştı.

İki ülke arasında sıkıntı yaratmasına karşın bu konunun Erdoğan-Putin görüşmesini gölgelememesi her iki tarafın da çıkarına oldu. Rusya Büyükelçisi Vladimir Ivanovski, Putin'in ziyareti öncesinde yaptığı basın açıklamasında bu konunun geride kaldığını ve İstanbul görüşmeleri sırasında masaya getirmeyeceklerini belirterek Türk tarafına önemli bir mesaj vermişti.

Niye İstanbul ve niye Abdullah Gül yok?

Putin'in günü birlik Türkiye ziyaretinin Ankara yerine İstanbul'da gerçekleştiriliyor olması ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Rus mevkidaşı ile görüşmemesi de tartışma konusu oldu. Edinilen bilgilere göre, görüşmelerin İstanbul'da yapılmasını Türk hükümeti istedi.

Bunun nedeninin Osmanlı padişahlarına da hizmet eden Dolmabahçe Sarayı'nın görüşmelerde dekor olarak kullanılmak istenmesi ve böylece Rus tarafına "sembolik bir mesaj" verme niyeti olduğu kaydediliyor.

Ziyaret öncesi ilk planlamalarda Cumhurbaşkanı Gül'ün Putin ile Tarabya Köşkü'nde görüşmesi öngörülmüş ama Rus tarafının sağlık gerekçeleriyle ziyaretin kısa tutulması istemesi üzerine iptal edilmişti.

Cumhurbaşkanı da bu gelişmeler üzerine İstanbul ziyaretini iptal ederek, rutin Ankara programına devam etme kararını almıştı. Her ne kadar bu durum resmi kaynaklarca protokol sıkıntısı olarak kabul edilmese de belki de ilk kez bir Türk cumhurbaşkanı kendi düzeyindeki bir muhatapla görüşme olanağı bulamadı.

YORUMLARI GÖR ( 0 )

En Çok Aranan Haberler