Ergenekon davası tanıklarından Engin Bağbars, kendisine Başbakan Erdoğan ve Fethullah Gülen hakkında ifade vermesi için 2 milyon dolar teklif edildiği iddiasında bulunarak, bu parayı teklif edenleri mahkemede açıklayabileceğini söyledi.
Ergenekon'u deşifre eden gizli tanıklar içersinde bulunan, ancak daha sonra kimliği basın yolu ile deşifre edilen Bingöllü Engin Bağbars, devlet içindeki Ergenekoncuların kendisini zorla mafyalaştırmak istediğini söyledi. Ergenekon davası tutuklularından Muzaffer Tekin'in sağ kolu olarak bilinen Gökhan Başoğlu ile tanışmasından sonra yapılanmanın içerisine girdiğini ifade eden Bağbars, "O dönem bize verilen silahlı ve silahsız eğitimde, yediğimiz ve içtiğimizin içine ilaç atıyorlardı. Yediğimiz ve
içtiğimiz ile canavarlaşıyorduk. Gösterilen hedeflerin hepsi bizim düşmanımızdı. Gidin vurun, öldürün deniliyordu" açıklamasında bulundu.
Ergenekon yapılanmasının Ecevit affı ile güçlendiğini belirten Bağbars, "Ergenekoncular o afla birlikte özellikle cezaevlerinden çıkan 'Mafya babası' diye tabir edilen kişilerle irtibata geçerek kendilerini kabullendirdi. Kabul etmeyenleri de tekrar cezaevlerine gönderdiler. Güvenilir, sağlam adam arıyorlardı. Ben de o dönem İstanbul'a geldim. O esnada Muzaffer Tekin'in sağ kolu olan Gökhan Başoğlu benimle temasa girdi. Ben mafyanın içinde gözüküyordum ama benim mafyayla uzaktan yakından ilgim yoktu. Ben
ne sağcı, ne solcu, ne Kürtçü, ne Türkçü mafyayım. Ben ekmeğimdeyim. Ancak Ergenekoncular beni devlet adı altında mafyalaştırmak istedi. Yanlışlığımın farkına varıp ayrılmak istediğimde, o dönem var olan plajıma, cafe restaurant ve oto galerime 3 tane polis müdürü ve sahte Yeşil olarak bilinen Osman Gürbüz ile ortağı Ramazan Gündoğdu adındaki şahıslar tarafından el konuldu. Beni uyuşturucu suçundan cezaevine attırdılar" dedi.
"BANA OTEL AÇIP DİNLEME CİHAZLARI YERLEŞTİRECEKLERDİ"
Kendisini bir an Ergenekon yapılanması içerisinde bulduğunu söyleyen Bağbars, o dönemki birkaç resmi görevlinin kendisine otel açtırtıp dinleme cihazı koydurmak istediğini söyleyen Bağbars; "Bana otel açıp içine dinleme cihazları koyacaklardı. Oradan da dinlediklerini bize bildireceklerdi. Biz de şantaj yapıp onlardan para alacaktık. Zaten daha oteli açmadan bir keresinde beni kullanarak bir iş adamından 100 milyar aldılar. Bu paradan 31 milyarını bana verdiler gidip otel aldım. Sonra baktım pis oyunlar
oynanıyor. Ben de buna karşı çıkarak 'Ben buraya cihaz sokmam' dedim. Bunu dememle anlatamayacağım kadar baskı ve korkuyu üzerime saldılar. En sonunda arabama uyuşturucu koydurup tutuklattılar. Benim avukatım mahkemeye gittiğinde kendisine söylenen şudur. "Engin Bağbars vatan hainidir, bunun dosyasını bırak avukatlığına bakma" şimdi ne yapmamız gerekiyor. Dağa mı çıkmamız gerekiyor. Yoksa mafya olmak mı gerekiyor. Yoksa intihar mı edelim?" ifadelerini kullandı.
"KORUMA TALEP EDİYORUM VERMİYORLAR"
Cezaevinden tahliye olduktan ve adının Ergenekon tanıklığında geçmesinin ardından Bingöl'e geldiğini belirten Bağbars, "Olaylardan sonra memleketim Bingöl'e geldim. Şimdi burada bazı polis isimleri beni tehdit ediyor. Ergenekoncular burada durmamı istemiyor. Niye istemiyor? Çünkü burada da bazı belge ve bilgilere ulaştım. Ben buraya gelmeden cezaevinde tehdit edildiğimden dolayı İçişleri Bakanlığına, Ergenokon Savcısı Zekeriya Öz'e benim ve İstanbul, Antalya ve Bingöl'de bulunan aile fertlerinin
korunması talebinde bulundum. Oradan valilikler kanalı ile benim aileme gidip 'Koruma talep ediyor musunuz?' diye sormuşlar. Ancak ailem kabul etmemiş. Ama maalesef benim talebim olmasına rağmen muhatap alınmıyorum. Yetkililerle görüşmek istedim görüştürülmüyorum. Şuanda devlet kapıları yüzümü kapanmış durumda. Ben tanıklıkta verdiğim tüm ifadelerimden şu anda açıkçası pişmanlık duyuyorum. Ben istiyordum ki o kadar devletimin yanında oldum. Sayın Başbakanımıza suikast yapılacağı bilgisini ben verdim, ama
bugün benim koruma talebime bile cevap verilmiyor. Ben devletin bana sahip çıkacağını bekliyordum. Madalya vermeleri gerekirken hayatımı karartıyorlar. Benim nefes almamı engelliyorlar. 1 ay içerisinde evimi 2 defa basıyorlar, beni gözaltına alıyorlar. Etrafımdaki dostlarımı korkutup beni yalnızlaştırmak istiyorlar. Tezgah bu zaten bunu daha önceden yaptılar ve başardılar" açıklamasında bulundu.
Kendisine yapılan baskılara rağmen bildiklerini konuşmaya devam edeceğini vurgulayan Bağbars, "Bu baskı emrinin İstanbul'dan geldiğine eminim. Bu emir terörden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı T.E.'in talimatıdır. Çünkü onun bazı pislikleri üzerine geçen mahkemede ifade verdim. Bu ifademle birlikte üzerime gelmeye başladılar. Polis bana vatan haini diyor, Ergenekon bana vatan haini diyor. Peki biz nereye gidelim. Devlet Bingöl'deki Ergenekoncuları araştırsın. Son yıllarda zengin olanları araştırsın. Bu paralar nerden geldi" değerlendirmesinde bulundu.
ALLAH'A EMANET MAHKEMEYE GİDİP GELİYORUM"
Tanık olarak dinlendiği Ergenekon mahkemelerince korunma kararı olmasına rağmen hiçbir şekilde korunmadığının altını çizen Bağbars, "Engin Bağbars'ı korumalı bir şekilde mahkemeye getirip götüreceksin' kararına rağmen Allah emanet bir şekilde gidip geliyorum. En son duruşma için bir polis memuru ili gittiğim İstanbul dönüşünde uçaktan indiğimiz Elazığ'dan Bingöl'e otobüsle gel diyorlar. Bu neyi işaret ediyor. Beni öldürmeyi planlıyorlar. Tamam ben öldüm, ama yanımdaki polisin ne günahı ne. Korunmamız gerekiyor, ancak şuanda tam tersi yaşanıyor" şeklinde konuştu.
"BENİ, BAŞBAKAN VE FETHULLAH GÜLEN HOCA HAKKINDA İFADE VERMEYE ZORLUYORLAR"
Kendisine son dönemlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Fethullah Gülen Hoca hakkında ifade vermesi için 2 milyon dolar teklif edildiği iddiasında bulunan Bağbars şöyle konuştu: cdkarak 'Ben buraya cihaz sokmam' dedim. Bunu dememle anlatamayacağ
"Bana bunu teklif eden bir kişi değil, birkaç kişidir. Parayı da Bingöl'deki bir iş adamının vereceğini söylediler. Amaçları beni iş adamının üzerine saldırıp onu yok ettirmekti. Ama ben onlara tek kelime söyledim. O kelimenin ne olduğun onlar çok iyi biliyor. Para için kimseyi satmam yalan dolan ifadede vermem dedim. Gerekirse bu isimleri Ergenekon mahkemesinde açıklayacağım. Beni öldürmek isteyen beni her an öldürebilir. Bu saatten sonrada bildiklerimi konuşacağım beni de öldürsünler. Ben Allah'tan
başka kimseden korkmam. Bu canı veren Allah alan da Allah'tır. Can güvenliğim olmadığı için 3 Ağustos 2011 tarihindeki Ergenekon mahkemesine gitmeyeceğim. Amaçları benim mahkemeye gidip aksi ifade vermem ve bu dosyayı da bu şekilde kapattırmaktır. Çünkü can güvenliğim yok"