HABER

'Eski Hükümlülerin İstihdamı' paneli

Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, ceza infaz süreciyle infaz sonrasının bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, cezasını tamamlayan hükümlülerin topluma kazandırılması için bir işe yerleştirilmelerinin büyük önem taşıdığını söyledi.

'Eski Hükümlülerin İstihdamı' paneli

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü tarafından Hakimevi'nde düzenlenen 'Eski Hükümlülerin İstihdamı' konulu panele Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ve yüksek yargı organlarının temsilcileri katıldı. Panelin açılışında bir konuşma yapan Adalet Bakanı Türk, eski hükümlülerin istihdamının, ceza infaz süreci niteliğinde olduğunu söyledi. Hükümlülerin, topluma yararlı, toplumla bütünleşen ve onurlu bireyler olabilmeleri için bu süreci tamamlamaları gerektiğini vurgulayan Türk, ceza infaz sürecinin amacının hükümlüyü dört duvar arasında tutmak değil topluma yeniden kazandırmak olduğunu kaydetti. Ceza infaz süreciyle infaz sonrasının bir bütünlük içinde değerlendirilmesi gereğine işaret eden Bakan Türk, cezasını çekmiş olan hükümlü ve tutukluların, daha sonra bir işe yerleştirilememeleri ya da bir meslek sahibi olamamaları halinde yeniden suç işleme oranlarının çok yüksek olduğuna dikkat çekti. Türk, bu durumdaki eski hükümlüler arasında mala karşı suç işleme oranının yüzde 33 olduğunu hatırlattı.

"ZORLA ÇALIŞTIRMAK SUÇ DEĞİL" Ceza infaz kurumlarında iyileştirme ve eğitim sürecinin başlıca amacının, hükümlülerin zamanlarını bir meslek kazanarak değerlendirmelerini sağlamak olduğunu kaydeden Türk, bu nedenle cezaevlerinde hükümlü ve tutukluların çalıştırılmalarının sözkonusu olduğunu belirtti. Anayasa'ya göre hükümlü ve tutukluların zorla çalıştırılmalarının suç olmadığına işaret eden Türk, çalıştırılan hükümlülere belli oranlarda ücret de verildiğini söyledi. Türk, 2002 yılında ceza infaz kurumlarında çalışan hükümlülere günlük 3 milyon lira ödendiğini hatırlatarak, bu rakamı, fazla iş çıkaranlara prim vermek veya çalışan hükümlülere kar payı vermek suretiyle yükseltmenin de mümkün olduğunu ifade etti. Bu şekilde hükümlülerin maddi kaynak sağlamalarına ve ailelerine yardımcı olmalarına olanak verildiğini belirten Türk, çalışan hükümlülerin, iaşe bedeli kesinti uygulamasının da dışında tutulduklarını söyledi.

Cezaevlerinde uygun çalışma koşullarının oluşturulması gereğine değinen Türk, bu amaçla kurulan iş yurtlarının bugüne kadar başarıyla görevini yerine getirdiğini ancak yeterli olamadığını ifade etti. Ceza infaz kurumlarının tümünün, fikizi yapıları itibariyle, iş yurtları kurulmasına elverişli olmadığına dikkat çeken Türk, Türkiye'deki 527 cezaevinden 165'inde iş yurtlarının bulunduğunu söyledi. Türk, bundan sonra kurulacak bölge cezaevlerinin, başlangıçtan itibaren iş atölyelerine sahip cezaevleri olmasını amaçladıklarını belirtti. Hükümlülere bir meslek kazandırılmasının, yalnız hükümlü ve tutuklu rehabilitasyonu bakımından değil infaz süreci sonrası bakımından da önem taşıdığına işaret eden Türk, bunun, hükümlülerin toplumla bütünleşmesi açısından büyük öneme sahip olduğunu kaydetti. Yapılan bütün çalışmalarla, hükümlülerin infaz sonrasına hazırlanmalarının amaçlandığını belirten Türk infaz sürecinde hükümlülere kazandırılan becerilerin, infaz sonrası değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.

"58 BİN HÜKÜMLÜ VE TUTUKLUDAN 5 BİNİ BİLE ÇALIŞTIRILAMIYOR" Türkiye'deki ceza infaz kurumlarında 58 bin 799 hükümlü ve tutuklu bulunduğunu açıklayan Bakan Türk, çalıştırılanların sayısının ise 5 bini bile bulmadığını hatırlatarak, şu anda amaçlarından çok uzak olduklarını ifade etti. İş Yurtları Kurumu'nun amacının yeni iş yurtları yapmak olduğunu söyleyen Türk, bu açıdan Bölge Cezaevleri Projesi'nin süratle hayate geçirilimsenin büyük önem taşıdığını vurguladı. Bölge Cezaevleri'nin inşasında büyük problemlerle karşılaştıklarından yakınan Türk, Türkiye'deki adli olayların yüzde 33'ünün işlendiği İstanbul'da yeni bir cezaevi anşaatı yapmak konusunda zorluklarla karşılaştıklarını hatırlattı. Cezaevi inşaatı için ne zaman bir arazi bulsalar, gönüllü kuruluşların hemen kendilerine engel olduğunu kaydeden Türk, kimi zaman da inşaat için seçtikleri arazilerin tarım arazisi olduğunun ileri sürüldüğünü söyledi. Türk, "Tarım arazilerinin üzerine organize sanayii bölgeleri kuruluyor, sanayi tesisleri yapılıyor, villalar yapılıyor, ancak biz cezaevi inşa edeceğimiz zaman oraların tarım arazisi olduğu hatırlanıyor" sözleriyle kendilerine engel olanlara tepkisini dile getirdi. Türk, İstanbul'daki cezaevlerinin şehir içinde kaldığını ve çevre halkı tarafından istenmediğini de hatırlatarak, bu sorunu en kısa zamanda mutlaka çözmeleri gerektiğini ifade etti.

"HER HÜKÜMLÜ İŞ BULMA OLANAĞINDAN YARARLANAMIYOR" Hükümlülerin tahliye sonrasında iş bulabilmelerinin, İş Kanunu'nun 25. maddesinde öngörüldüğünü hatırlatan Türk, 50 ya da daha fazla işçi çalıştıran işverenlerin, yüzde 3 oranında hükümlü çalıştırma zorunluluğu bulunduğunu söyledi. Türk, Adalet Bakanlığı'nda oluşturulan tahliye sonrası koruma biriminin, eski hükümlülerin tahliye sonrası hayatlarını izlediğini ve onlara yardımcı olduğunu belirtti. Bakan Türk, buna karşın cezaevine girmenin, bir iş bulma yolu olmaması gerektiğine de değinerek, hürriyeti bağlayıcı bir suçtan en az 6 ay ceza almayan hükümlülerin, eski hükümlü sıfatını taşımadıklarını hatırlattı. Eski hükümlü çalıştırmanın, işverenlere pek de çekici gözükmediğini kaydeden Türk, buna karşın bugüne kadar bu uygulamanın hiçbir zararını görmediklerini vurguladı. Türk, eski hükümlü çalıştıran işvrenlerin, çalışanlardan çok memnun olduğunu söyledi. Türk, ayrıca sürekli suç işleyenlerin bu olanaktan yararlanamayacaklarını da sözlerine ekledi.

En Çok Aranan Haberler