Michael Robinson
BBC, Radyo 4
Euro bölgesinde yaşanan kriz insanların yaşam standartlarını tehdit ederken, bazıları için de altın fırsatlar yaratıyor.
Nakit yokluğu yaşayan Yunanistan'da önde gelen emlak şirketlerinden CBRE'nin yöneticisi Yannis Perrotis, yerel işadamları ve yatırımcılar ciddi sorunlarla karşı karşıyayken, büyük uluslararası şirketlerin güçlü mali yapılarıyla fırsatları değerlendirdiğini söylüyor:
''Yararlanabilecek konumdalar'' diyor Perrotis, ''Çoğu olayda da bu durumu avantajlarına kullanıyorlar'' diye de devam ediyor.
Perrotis, Atina'nın kent merkezinde dükkanların yaygın olduğu bir muhitte spor giyim devi Nike için bir mağaza bulmuş, kriz öncesinde bir Yunan bankasının ödediğinin yarı fiyatına.
Perrotis, HM ve Mango gibi uluslararası giyim mağaza zincirlerinin de çok düşük fiyatlara mağaza kiraladıklarını söylüyor.
Mülk sahiplerinin ilk aşamada kira gelirlerinde böylesine sert düşüşleri kabul etmeye yanaşmadıklarını kaydeden Perrotis, ''Ama sonra da gerçekle yüzleşmek zorunda kalıyorlar'' diyor.
Zor durumdaki şirketler de fırsat oluşturuyor uluslararası şirketler için.
Atina merkezli LEAD Finance'ın yöneticilerinden Haris Stamulis, Yunanistan'ın bankacılık krizi nedeniyle borçlarını ödemekte zorlanan çok iyi şirketleri olduğunu söylüyor.
Yunan bankalarının bu tür borçları silmek zorunda kaldıkları için yatırımcıların bankalardan borçlarını satın alarak bu şirketleri kontrolleri altına almaları mümkün.
Stamulis, ''Eğer bir şirketin bir bankaya 100 milyon euro borcu varsa ve borçlarını ödeyemiyorsa, birileri de gelip kalan nakit borcu üstlenirse, bankalar için bu çok cazip olacaktır'' diyor.
Stamulis, bu tür anlaşmalar için Amerikalılardan 150 milyon dolar kaynak bulmuş, çok sayıda şirketin de yolda olduğunu belirtirken, bu noktada Avrupalı liderlerin Avrupa'nın mali sistemini istikrarlaştırmasının belirleyici olacağına dikkat çekiyor.
Stamulis, ''Çok sayıda yatırımcı akbabalar gibi tur atıyor, Avrupa ve ABD'den çok sayıda kişi bununla ilgileniyor'' diyor.
Değeri 125 milyar euroyu bulan kamu şirketleri de potansiyel avlardan.
Dünyanın en karlı şirketlerinden Yunan piyango ve loto devi ve kullanılmayan bir havalanı da bu varlıklar arasında.
Yunan hükümeti, halihazırdaki ekonomik koşullar nedeniyle kamu şirketlerini piyasaya çıkarmakta gönülsüz. Ama troyka olarak bilinen, Avrupa Komisyonu, IMF ve Avrupa Merkez Bankası, bütçe açığını azaltması için Yunanistan'a bu varlıkları satması baskısı yapıyor.
Ancak en şaşırtıcı yatırım fırsatı, bu krizin sorumlusu olarak görülen Yunanistan'ın 350 milyar euro tutarındaki ödenemeyen borçları üzerine odaklanan hedge fonları için doğdu.
BBC, bazı hedge fonların Yunan borçlarını, Yunan hükümeti tahvilleri olarak satın almayı planladıklarını ortaya çıkardı.
Strateji, troykanın bankaları gönüllü olarak Yunanistan'dan alacaklarının belli bir bölümünden vazgeçirmekte başarılı olup olamayacağına bağlı.
Troyka, Yunanistan'ın borç yükünün azaltılmasıyla krizin önlenebileceği görüşünde.
Borç silmenin gönüllü olması da hedge fonları için ortaya çıkan fırsatın özü. İzledikleri stratejiye göre, tahvilleri satın almış durumda olacakları ve borcun bir kısmının silinmesi gönüllülük esasına dayalı olacağı için bu fonlar borçların vadesi geldiğinde alacaklarının tamamını talep edecekler.
Şu ana kadar Yunan tahvillerinin ne kadarlık bir bölümünün hedge fonları tarafından satın alındığını bilmek mümkün değil. Ancak Yunan hükümetinden bir yetkili BBC'ye gönüllü borç silme önerisinin temmuz ayında gündeme geldiğini, şu ana kadar da 20 milyarlık Yunan tahvillerinin bankacılık faaliyetlerinde bulunmayan yatırımcılar tarafından satın alındığını söyledi. Bu yatırımcılar arasında hedge fonlar da var.
Re-Define adlı düşünce kuruluşundan Sony Kapoor, gönüllü borç silme müzakerelerine yakından izlemiş bir isim.
Hedge fonları yüzde 60 ile yüzde 100 arasında kâr etmeye hazırlanırken, hükümetlerin baskısı altındaki bankaların da kayıp riskleriyle karşı karşıya olduklarına dikkat çekiyor.
Kapoor, eğer hedge fonların büyük kârlar elde ettiği ortaya çıkarsa, protestoların da kaçınılmaz olacağı görüşünde.
''Sokağa dökülen, işlerini kaybetmiş Yunan halkı bir tarafta, dev kârlar elde eden çoğunlukla yabancı akbabalar ve hedge fon yatırımcıları diğer tarafta. Bu çelişki herkesin görebileceği açıklıkta olacaktır'' görüşünü dile getiren Kapoor, ''Bu ortaya çıktığında Avrupa'da daha yaygın protesto gösterilerine tanık olacağız'' diyor.
Hedge fonların bu kârları etmesinin önündeki engel ise borç silmenin zorunlu olması. Böyle bir durumda Yunan tahvillerini elinde bulunduran, hedge fonlar da dahil olmak üzere, yatırımcılar, kayıp yaşamak zorunda kalacak.
Ancak Avrupa Reform Merkezi'nden Simon Tilford, hedge fonların zarar görme riskini düşük görüyor.
Tiford'a göre, Avrupalı liderlerin zorunlu borç silmenin sonuçlarından endişe ettiklerini, böyle bir durumda yatırımcıların bu tür önlemlerin diğer ülkelerin tahvilleri için de alınabileceğinden endişe duyacaklarını söylüyor.
Tilford, ''Yatırımcıları buna zorlarlarsa İtalyan ve İspanyol hazine tahvillerinin ani ve kitlesel bir şekilde satışından kaygılılar. Böyle bir gelişme de bu ülkelerin borçlanma maliyetlerini arttıracak, içinde bulundukları sorunları derinleştirecektir'' görüşünde.
Dolayısıyla, çok sayıda Avrupa vatandaşı yıllar sürecek karamsarlık ve kemer sıkma önlemleri cenderesinde mücadele ederken, bazı hedge fonlar bu krizin kısa vadede büyük kârlar elde eden kazananları olacak gibi görünüyor.