Financial Times gazetesi, Türkiye'de aşırı büyüme oranları ve ekonominin aşırı ısınmasının risk yaratabileceği uyarısında bulundu.
Türkiye'de önceki gün açıklanan büyüme rakamları Financial Times'ın başyazılarından birine konu olmuş bugün.
''Ankara'nın aşırı büyümenin riskleri konusunda kaygı duyması gerekir'' uyarısında bulunan gazete, yorumuna ''Fazlasıyla hızlı büyüme diye bir şey var mı?'' sorusuyla başlıyor
Bu sorunun aslında Avrupa Birliği için anlamsız gelebileceğine dikkat çeken Financial Times, Türkiye içinse endişe verici olabileceğine işaret ediyor.
2011'in ilk dokuz ayındaki büyümenin yıllık yüzde 8.2 olarak gerçekleştiğini anımsatan gazete, Başbakan Erdoğan'ın görevde olduğu süre içinde kişi başına düşen geliri üç katına çıkarmanın haklı gururunu yaşadığını söylerken, şu uyarılarda bulunuyor:
''Ancak resmi böbürlenmeyle dışarıdan ayakları yere basan değerlendirmeler arasındaki makas açılıyor. Türkiye dünyada en büyük ikinci cari açığa sahip ülke. Çok küçük bir bölümü de doğrudan yabancı yatırımla finanse ediliyor, mali şok riski de ciddi. Enflasyonun yüzde 10'a yaklaştığı dikkate alındığında ekonominin aşırı ısınmakta olduğu konusundaki samimi kaygılar var. 2011 belli bir irtifada seyredilen bir yıldı, 2012 sert bir inişe tanık olabilir.''
Euro bölgesindeki krizin Türkiye'nin ihracatını etkileyeceğini, iç talebin de yavaşladığını, hükümet gelecek yılki büyümeyi yüzde 4 olarak tahmin ederken, bağımsız tahminlerin daha düşük olduğunu vurgulayan Financial Times, ama bu durumun Türkiye'nin geçmişte yaşadığı ani ekonomik yükseliş ve düşüş döngüsünden daha iyi olduğunu kaydediyor.
Gazete, başyazısında ekonomi yönetiminde, özellikle de para politikalarındaki kusurların varlığına işaret ederken, merkez bankasının istediği gibi faiz oranları belirlemesini ''şeffafflık ve tahmin edilebilirlikten yoksun olduğu için'' eleştiriyor.
Gazete, başyazısını ''Seçim zaferinden altı ay sonra Başbakan Erdoğan'ın ülkenin ekonomisinin hızlı büyümesini dizginlemek için siyasi manevra alanı var. Ancak istikrarslızlık riskini azaltarak ülkenin yeni elde ettiği refahın kalıcı olmasını sağlayabilir'' görüşüyle noktalıyor.