Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz, hem sistemimizi en iyi şekilde kurmak hem de vicdanlarımızı daima tetikte tutmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde bize ne bu coğrafyada ne bu dünyada kimse hayat hakkı tanımaz." dedi.
Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneğince (AYD) JW Marriott Otel'de bu yıl 5'incisi düzenlenen "Anadolu Medya Ödülleri" töreninde bir konuşma yaptı.
Almanya'nın caddelerinde, sokaklarında PKK'lı teröristlerin, FETÖ'nün, DEAŞ'ın cirit attığına dikkati çeken Erdoğan, "Lafı geldiğinde de 'DEAŞ'lılar sizde.' diyorlar. Utanın, utanın. Biz DEAŞ'lıları El-Bab'da anında derdest ettik. El-Bağdadi'yi yakaladıklarında hava attılar. Biz, el-Bağdadi'nin en yakınlarını şu anda toparladık ve bizim cezaevlerinde. Biz bu kadar hassasız bu konularda." diye konuştu.
Türkiye'nin terörle mücadeledeki hassasiyetinin aynen devam ettiğine vurgu yapan Erdoğan, şunları belirtti:
"Peki biz bu durum karşısında ne yapacağız? Cumhurbaşkanı sıfatıyla şahsım başta olmak üzere tüm arkadaşlarımızla her fırsatta muhataplarımıza gerçekleri anlatıyoruz. Uluslararası camiada çekinmeden anlatıyoruz fakat siyasetçiler ve medya ile onlar üzerinden geniş toplum kesimlerine bu gerçekleri gösterme hususunda ciddi sıkıntımız var. Bunun için hep birlikte bir iletişim seferberliği başlatmalıyız. Resmi beyanların ve kanalların kamuoyu oluşturmada etkisi, sivil inisiyatiflere göre daha sınırlı kalıyor. Bu bakımdan medya mensuplarımız başta olmak üzere sivil girişimlerden daha güçlü destek bekliyoruz. Her birimiz kendi kontaklarımızı, etki alanımızı, imkanlarımızı sonuna kadar kullanarak Türkiye'nin ve Türk Milletinin her alandaki duruşunu doğru bir şekilde dünya kamuoyunun gündemine taşımalıyız."
Erdoğan, yurt dışında gazetecilerin gazetecilere, iş insanlarının iş insanlarına, bilim insanlarının bilim insanlarına, öğrencilerin öğrencilere, vatandaşın vatandaşa hakikatleri anlattığında, Türkiye ile ilgili olumsuz havanın kısa sürede dağılacağına inandığını söyledi.
- "Herkes kendi işini doğru yapmalı"
Medya için "yasama, yürütme ve yargının ardından dördündü güç" tanımlaması yapıldığını hatırlatan Erdoğan, medyanın işlevi itibariyle toplumun hakkını, hukukunu, çıkarını koruma gibi bir kamu görevi yürüttüğünü dile getirdi.
Erdoğan, sınırlı bir alanda ancak çok hayati görevler ifa eden yerel medyanın ise sistemin adeta kılcal damarları olduğunu belirterek, yerel medya mensuplarının ulusal medyayı da beslediğini söyledi.
Türkiye'de eskiden beri hem yerel hem ulusal düzeyde, siyaset ve bürokrasi kurumları ile medya arasındaki ilişkilerde hep sıkıntı yaşandığına dikkati çeken Erdoğan, şunları ifade etti:
"Siyasetçinin medyayı kontrol altında tutmak istemesi de medyanın siyasetçiyi yönetmeye kalkması da yanlıştır. Herkes kendi işini yaptığı, bunu da kurallar dahilinde ve şeffaf bir şekilde yürüttüğü zaman her şey çok daha sağlıklı yürüyecektir. Medya mensuplarının doğrudan ve dolaylı ticari kazanç hırsı, ideolojik saplantısı, bireysel hesabı kamu görevinin önüne geçtiğinde halkın gözündeki değeri de azalmaya başlar. Aynı şekilde siyasetçi ve bürokrat da kamu görevini bireysel çıkarlarına alet etmeye başladığında, milletin gözünde hızla irtifa kaybeder. Herkes kendi işini en doğru şekilde yaptığında, bu işten taraflarla birlikte milletimiz de kazançlı çıkacaktır."
- "Bu süreçte 'ben' diyen kaybeder"
Bazı toplumların sistemle, bazılarının ise vicdanla ayakta durduğuna işaret eden Erdoğan, "Biz, hem sistemimizi en iyi şekilde kurmak hem de vicdanlarımızı daima tetikte tutmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde bize ne bu coğrafyada ne bu dünyada kimse hayat hakkı tanımaz. Türkiye ve Türk milleti olarak bize yağmurlu havada bir bardak su vermeyecek sırtlanlarla dolu bir iklimde hem hedeflerimize ulaşmanın hem de tüm dost ve kardeşlerimize destek vermenin mücadelesini sürdüreceğiz." dedi.
"Bunun için hep bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilhassa yaşadığımız bu süreçte 'ben' diyen herkes kaybeder. Kendimizin ve evlatlarımızın geleceği, her alanda ve her zaman 'biz' dememize, bu şekilde hareket etmemize bağlıdır. Bizden önceki kuşak, yeni kurulan bir ülkenin tüm yükünü omuzlamıştı. Biz, kuruluştan yükselişe geçen dönemin sancılarıyla kıvrandık. İnşallah evlatlarımıza her bakımdan güçlü bir Türkiye bırakmakta kararlıyız. Bu yolda birlikte yürüdüğümüz herkesten Allah razı olsun diyoruz."
Anadolu Yayıncılar Derneğini kendi alanında yürüttüğü çalışmalarla bu sürece daha fazla destek vermeye davet eden Erdoğan, derneğin ödüle layık gördüğü tüm medya mensuplarını tebrik etti.
- Törenden notlar
Törene Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, medya temsilcileri, gazeteciler ile çok sayıda davetli katıldı.
AYD Başkanı Sinan Burhan da ödül töreninde yaptığı konuşmada, Anadolu medyasının önemine vurgu yaparak, yerel medyanın yaşadığı sorunlara dikkati çekti.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, çeşitli kategorilerde ödüle layık görülenlere ödüllerini verdi.
Törenin ardından Erdoğan, ödül alanlarla aile fotoğrafı çektirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da AYD tarafından hediye takdim edildi.
(Bitti)
- "Biz, hem sistemimizi en iyi şekilde kurmak hem de vicdanlarımızı daima tetikte tutmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde bize ne bu coğrafyada ne bu dünyada kimse hayat hakkı tanımaz" - "Türkiye ve Türk milleti olarak bize yağmurlu havada bir bardak su v