Fakat yaşanılan her anın belgelenme tutkusu sanıldığı gibi hatırlanmaya değil, hafıza kaybına sebep oluyor. Bu sebeple, uzmanlar fotoğraf çekilmenin bir an evvel bırakılması gerektiğini söylüyor.
Fotoğraf çekmek hafıza oluşumunu engelliyor
ABD’deki Fairfield Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Linda Henkel’in yaptığı araştırmalar buna işaret ediyor. Henkel’e göre, fotoğraf çekmek bir olayla ilgili ayrıntıları sonra hatırlama yeteneğinin kaybolmasına neden oluyor.
HAFIZA OLUŞUMUNA ZARARLI
2014’te başladığı araştırmasında Henkel, bir müzede öğrencilerin bir kısmına gördükleri sanat eserlerinin fotoğraflarını çekmelerini, bir kısmına ise bu eserleri seyretmelerini söyledi. Ertesi gün fotoğraf çekenler baktıkları eserlere dair ayrıntıları hatırlamakta zorluk çekiyordu. Henkel bunu fotoğraf çekmenin yol açtığı bir olumsuzluk olarak değerlendiriyor.
“Fotoğraf makinesini bir tür harici bellek aracı olarak görüyoruz. Onun olayları bizim için hatırlamasını bekliyoruz. Bu yüzden de o olayı hatırlamamıza yardımcı olacak şeylerle angaje olmuyoruz” diyor Henkel. Fakat fotoğraf çekmenin kısa dönemli hafıza oluşumuna zarar verse de uzun vadede hatırlamamıza yardımcı olabileceğini de ekliyor.
Fakat öğrenciler üzerinde yapılan deneyde, baktıkları nesnenin bir ayrıntısını görüntülemeleri istendiğinde, bunun için ayrıca yoğunlaşıp özel çaba göstermenin hafıza zayıflatıcı etkiyi ortadan kaldırdığı görüldü.
HAYATI BELGELEMEK
Batı Avrupa ve Amerika’da hemen hemen her evde bir fotoğraf makinesi var ve onyıllardır fotoğraf çekiliyor. Ancak dijital makineye geçişle birlikte fotoğraf çekme nedeni ve kullanma biçimi de değişime uğradı. Artık fotoğraflar özel günlere ve olaylara, aile yaşantısına ilişkin olmaktan çok, arkadaşlarımızla iletişim kurmak, kendi kimliğimizi oluşturmak ve sosyal bağlarımızı geliştirmek için kullanılıyor. Genç kuşaklar fotoğrafları iletişim aracı olarak kullanma eğilimi taşıyor.