HABER

Geçen yazki Londra isyanları nasıl başladı?

Londra’da geçen yıl tam bugünlerde yaşanan isyanların fitilini ilk ateşleyen olayların nasıl geliştiğini, Türkiye kökenli görgü tanığı Başak Kartal, BBC Türkçe’ye anlattı.

Mahmut Hamsici

BBC Türkçe

Başak Kartal, olayların başladığı Tottenham Polis Merkezi'nin önünde.

Dünya, Londra’nın kuzeyinde yer alan yoksul mahallelerinden Tottenham’ı geçen yıla kadar daha çok, adını mahalleden alan futbol takımıyla tanınıyordu.

Ancak Tottenham geçen yıl tam bugünlerde dünya çapında medyanın gündemine isyanlarla geldi.

Mahalle sakinlerinden Mark Duggan polis tarafından şüpheli bir şekilde öldürülünce Duggan’ın ailesi ve yakınları olayı protesto için Tottenham Polis Merkezi önünde bir gösteri yapmak istedi.

O gösteri sırasında kimsenin beklemediği gelişmeler oldu ve eylemcilerle polis arasındaki gerilim bir süre sonra Tottenham’da bir isyana dönüştü.

İsyanlar birkaç gün içindeyse önce Londra’nın diğer mahallelerine daha sonra da tüm İngiltere’ye yayılacaktı.

Olayların başında basın ortada yok

Tottenham’daki ilk olayların nasıl geliştiğiyle ilgili İngiliz basınında farklı haberler çıktı.

Kimsenin büyüyeceğini tahmin etmemiş olmasından dolayı olayın ilk başında mahallede basın mensupları yoktu.

İlerleyen saatlerdeyse eylemcilerin bazılarının gazetecilere yönelik tavrı habercilerin işlerini yapmasını oldukça zorlaştırdı.

Eylemciler, ilerleyen günlerde de kimliklerinin açıklanmasını istemediklerinden o günle ilgili basına konuşmadı.

O gün olayların en başından akşam geç saate kadar tüm gelişmeleri dakika dakika takip eden Türkiye kökenli bir isim vardı: Başak Kartal.

1998 yılında Türkiye’den Londra’ya gelip yerleşen Başak Kartal, ailesiyle birlikte Tottenham Polis Merkezi’nin birkaç bina yanındaki Kitapevi Cafe’yi işletiyor.

Kartal yaşadıklarını BBC Türkçe’ye anlattı ve olaylar ilgili bazı detaylar verdi.

İlk protesto: Küçük ve barışçıl

Olaylar sırasında Tottenham'da birçok bina ateşe verildi.

Olayların yaşandığı gün Kartal her zamanki gibi kafede çalışıyor.

Ailesi Türkiye’ye gitmiş, o diğer çalışanlarla birlikte müşterilerle ilgileniyor.

Dışarıdan sloganları duyunca, dışarıya çıkıyor ve dükkânın önünden caddenin hemen sol tarafındaki Tottenham Polis Merkezi’nin önüne yürüyen eylemcileri takip edip eylemi izlemeye başlıyor.

“Öldürülen kişinin ailesi ve arkadaşlarından oluşan 100-150 kişi vardı. Caddeden yürüyüp polis merkezi önünde durdular. Yolu kapatmadılar. Olayla ilgili bir davanın neden açılmadığını sormak istediler. Hiçbir polis onlarla görüşmeye inmedi. ‘Adalet İstiyoruz’ diye bağırıyorlardı.”

Otobüslerden görenler inip eyleme katılıyor

Bu küçük gösteri zamanla büyümeye başlıyor ve yolun kapanmasına neden oluyor.

“Cumartesi günüydü ve okullar da tatildi. Bazı ailelerin tatile gitme durumu yok, çocuklar da yazın dışarıda buluşuyor. Otobüslerle gelip geçenler inmeye başladı. Grup büyümeye başladı. Yolun tek şeridi kapandı. Polisler geldi. Bu arada yolun karşı tarafında 16-18 yaşlarında gençlerin sıraya girdiğini gördüm. Yüzlerini kapamışlardı. Sürekli cep telefonuyla birileriyle haberleşiyorlardı. Sayıları birden büyüdü.”

‘Sivil polise linç girişimi’

Kartal, sayıları gitgide büyüyen eylemcilerin ve bu genç grubun bir süre sonra bir araya geldiğini ve yolun kapandığını belirtiyor: “Sonra hepsi bir araya geldi. Polis onları dağıtmak için bizim tarafa doğru itti ama hâlâ gitgide çoğalıyorlardı. Lavabo için bizim kafeyi kullanmaya başladılar. Biz bir yandan normal servise de devam ediyoruz. Polis sürekli itti ve grup bizim önümüze geldi. İnsanlar çoğalmaya devam etti. Sonra ‘şak’, ‘şuk’ diye sesler duymaya başladık. Biz bu arada içeride masaları topladık. Tekrar dışarı çıktığımda gördüm ki bizim dükkân sınır olmuş. Tam sol tarafta polis var tam sağ tarafta da eylemciler var. Bu arada eylemcilerin tarafında bir sivil polisi dövmeye başladılar. Kadın kanlar içindeydi.”

Dört polis siyah bir genç kadını copluyor

Tottenham'daki olayların büyüklüğü ertesi sabah daha iyi anlaşıldı.

Kartal basında çıkan ‘polisin siyah bir geç kadını dövmesi olayının da önünde gerçekleştiğini belirtiyor.

Ancak tam aynı sırada eylemciler tarafında sivil polis olduğunu düşündüğü beyaz bir kadının da dövüldüğünü aktarıyor.

“İkisi aynı anda oldu. Orada kadını dövdüler sonra onların hepsi ele ele konserlerde yapıldığı gibi polise doğru verdiler. Diğer polisler önlerine bırakılan o yaralı polisi kaldırdılar. Sivili polisin yüzü kan içindeydi. Ambulansa koyup götürdüler. Bundan hemen önce en fazla 19 yaşlarında, kilolu, iri yarı, siyah bir kız birden polise doğru koştu. O arada kalkanlı polisler gelmişti. O kız koşup bir polisi yere düşürdü. Sonra bir polis onu coplamaya başladı. Baktılar bir polis bir şey yapamıyor, dört polis ona vurmaya başladı. O sırada arkadan birileri ‘yapmayın’ diye bağırıyordu. Sonra polisler kızı bıraktı. Bu iki olay aynı anda oldu. Bilmiyorum, belki de planlıydı.”

Kasaba girip aldıkları etleri polise fırlatıyorlar

Bu arada protestodaki insanların sayısı da artmaya devam ediyor.

Diğer yandan polis sayısı da artıyor.

İlk çatışmalar da akşam karanlık olmadan başlıyor: “Şişe atmaya başladılar. Çöp kutularını attılar. Dükkânlara saldırmaya başladılar. Ellerine geçirdikleri bir şeyleri polise atmak için dükkânlara girdiler. Kasaba girip etleri aldılar ve polise attılar. İçecekleri de alıp polis attılar. Bazı büyükler onları durdurmak istedi. Baştaki aileler da sonradan gittiler.”

Polis araçlarını yakıyorlar

Kartal polis araçlarının yakılmasını da şöyle anlatıyor: “Orada iki polis arabası vardı. Biri park edilmişti diğeri de tam yolun ortasındaydı. Önce park eden arabanın camlarını kırdılar. İçindekileri almaya çalıştılar. Yüzlerini kapamışlardı. Molotof kokteyli attılar. Araba yandı. Sonra hafifçe patladı. Gülerek ve çığlık atarak kaçtılar. Tekerlekleri patladı. Sonra ortadaki arabayı el fenerini indirip itmeye başladılar. Binaya yaklaştırıp yakmak istediler. Biz bunu görünce çok korktuk. Yandaki dükkânın çalışanların bağırdık, ‘arabayı itin’ diye. Pizzacıdakiler arabayı yola doğru geri itti. Sonra da araba patladı.”

Bu olaydan sonra dükkân ve otobüs yakmaların başladığını aktarıyor Kartal.

“Sonra ileride Santander önünde ilk otobüsü yaktılar. Önce ilk katı yanmaya başladı sonra patladı. Dükkânlardan bir şeyler çaldılar. Yandaki bahis dükkânı William Hill’i bastılar. Oradaki TV’yi söktüler. Çiçekçiyi yaktılar. William Hill’i de yaktılar. Polisler şaşkındı, ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Polis binalarda kapıları vurup herkesi dışarı çıkarmaya başladı. Bize gelip içeride ne işiniz var diye sordular ve tartıştık. Biz bütün yollar kapalı olduğundan dükkânın içinde bekliyorduk. Elektrik ve gazı kapatın dediler. Rüzgâr bize doğru esse, bizim bina da yanacaktı”

‘TV’ler 300 diyor ama en az 1000 kişi var’

Bu sırada polis eylemcilere müdahale etmeye başlıyor: “Bu arada atlı polisleri orada gördük. Polis Seven Sisters tarafına kimseyi geçirtmiyordu. Atlılar koşmaya, polis coplamaya başladı. Bu arada bu cadde tıklım tıklım olmuştu. Televizyonlar 300 diyor ama en az 1000 kişi vardı. Sırf bizim dükkânın önünde 300 kişi vardı.”

Gençler arasında Türkler de var

Başak Kartal medyanın bir bölümüne yansıyan başka bir yanlış bilgiyi de düzeltiyor. Olaylarda sadece siyah gençlerin olmadığını vurguluyor: “Belki yüzde 70’i siyahtı. Türkler’in de olduğunu gördüm, Türkçe konuşuyorlardı. Romenler de vardı. İlk polis aracını yakan da beyaz biriydi.”

Yahudi grup eylemcilere yiyecek dağıtıyor

Tottenham'da başlayan isyan önce Londra'ya ardından da tüm İngiltere'ye yayıldı.

Kartal geç saatlerde karşılaştığı bir olayı da paylaşmak istiyor: “ Bir Yahudi grup vardı. Sanırım Stamford Hill’den gelmişler. Üzerilerinde geleneksel kıyafetler vardı. 10-15 kişi vardı. Kutularla eylemcilere yemek için croissant gibi bir şeyler dağıtıyorlardı.”

Başak Kartal o gece geç saatlerde kalmak üzere Wood Green’e gidiyor.

Sabah erken saatte iş yerine tekrar geldiğindeyse ana caddesi kapatılmış olan Tottenham’ın önceki gece nedeniyle darmadağın olduğunu görüyor.

Ve sonra da kendi mahallesinde gözlerinin önünde başlayan olayların tüm bir İngiltere’ye yayılmasını TV’lerden takip etmeye…

En Çok Aranan Haberler