ABD’de silahsız siyah bir erkeğin gözaltına alındıktan ve bir polis memurunun boynuna basmasından sonra ölümü, ülkede azınlıklara, özellikle de siyahlara yönelik polis şiddetiyle ilgili tartışmaları yeniden alevlendirdi.
46 yaşındaki George Floyd, Minneapolis’te bir restoranda güvenlik görevlisi olarak çalışıyordu. 25 Mayıs Pazartesi akşamı bir evrakta sahtecilik şüphesini araştıran polis memurları Floyd’a yaklaştı.
Bir görgü tanığı tarafından çekilen 10 dakikalık videoda Floyd acıyla sızlanırken ve beyaz bir polis memuruna sık sık "Nefes alamıyorum" derken görülüyor.
Floyd'un hayatını kaybetmesi ise ABD’de polisin öldürdüğü kişilerle ilgili kaygı verici istatistikleri yeniden gündeme getirdi.
Washington Post gazetesine ait bir veri tabanına göre, ABD’de polisler 2019’da 1014 kişiyi vurarak öldürdü.
Yapılan araştırmalar, siyah Amerikalıların orantısız bir şekilde polis şiddetine kurban gittiklerini gösteriyor.
Mapping Police Violence adlı sivil toplum kuruluşu da çalışmasında, polisler tarafından öldürülen siyahların beyazların üç katı olduğunu iddia ediyor.
ABD’de polis şiddeti #BlackLivesMatter (Siyahların Hayatı Önemlidir) gibi hareketlere de esin kaynağı olmuştu. Ünlü sanatçı Beyonce ve yıldız basketbolcu Lebron James de bu tip hareketlerin kampanyalarına destek vermişlerdi.
Son yıllarda George Floyd'dan önce ABD’de polis şiddetinin kurbanı olan ve ölümleriyle protesto gösterilerini tetikleyenlerin hikayelerini derledik.
Trayvon Martin, 17 yaşında siyah bir ortaokul öğrencisiydi. Florida eyaletinin Sanford kentinde George Zimmerman tarafından vurularak öldürüldü.
Martin akrabalarını ziyaret ediyordu. Zimmerman ise Hispanik kökenlilerin yaşadığı bir bölgede görevliydi.
Zimmerman yargılandı, jüri 2013’te onu suçsuz buldu. Mahkeme, Amerikan yasalarının Zimmerman’ın meşru müdafaa kapsamında Martin’i vurmasına izin verdiğine hükmetti. Trayvon Martin’in ailesi ve arkadaşları ise daima olayın bir cinayet olduğunda ısrar etti.
Trayvon’ın öldürülmesi, #BlackLivesMatter hareketinin ortaya çıkmasında etkili oldu.
Eric Garner, New York’ta sigara kaçakçılığı yaptığı şüphesiyle gözaltına alındı. Gözaltında nefessiz kalarak öldü.
Görüntülerde Garner sık sık ağlayarak "Nefes alamıyorum" diyordu. Daniel Pantaleo adlı beyaz bir polis memuru bir apartmanda Garner’ın boğazını sıkmıştı.
Eyalet mahkemesinin Pantaleo hakkında cezai kovuşturma başlatılmasına gerek görmemesi sonrası ABD’de birçok kentte protesto gösterileri düzenlendi.
New York Emniyet Müdürlüğü, olaydan 5 yıl sonra Pantaleo’yu görevden aldı.
BlackLivesMatter hareketinin uluslararası arenada daha da tanınmasını sağlayan olay ise 18 yaşındaki siyah erkek Michael Brown’ın polis memuru Darren Wilson’la giriştiği tartışma sonrası vurularak öldürülmesiydi.
Missouri eyaletinin Ferguson kasabasındaki olay, ABD’de protestoları tetikledi. Polisle göstericiler arasında çıkan çatışmalarda bir kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı, yüzlerce kişi gözaltına alındı.
Jürinin istifa eden Wilson’ı cezalandırmaması sonrası Kasım 2014’te yeni protesto gösterileri düzenlendi.
Walter Scott, 50 yaşındaki siyah bir erkekti, South Carolina eyaletinin North Charleston kentinde polis memuru Michael Slagger’dan kaçıyordu. Scott’ın sırtına üç el ateş açıldı.
Polis memuru Scott'ın aracını farı kırık olduğu için durdurmuştu. Scott hakkında eski eşine nafakayı zamanında ödemediği için gözaltı kararı vardı.
Slagger 2017’de 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. North Charleston yetkilileri Scott'ın ailesine 6,5 milyon dolar tazminat ödedi.
Walter Scott’ın öldürülmesinden 8 gün sonra Maryland eyaletinin Baltimore kentinde bir diğer tartışmalı olay yaşandı.
Polis memurları 25 yaşındaki Fred Gray’in cebinde bir bıçak buldu ve onu silah taşıdığı gerekçesiyle gözaltına aldı.
Bir görgü tanığı tarafından çekilen videoda Gray çığlık atarak bir polis minibüsüne götürülürken görüntülenmişti. Gray birkaç saat sonra hastaneye kaldırıldı. Omiriliğinden ağır şekilde yaralanmıştı.
Gray bir hafta sonra öldü. Ölümü sonrası düzenlenen protesto gösterilerinde çatışma çıktı. En az 20 polis memuru yaralandı.
Gray'i gözaltına alan polis memurlarından üçü daha sonra suçsuz bulundu. Diğer üçü ise yargılanmadı.
28 yaşındaki Sandra Bland, Texas’ta trafik kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle polis memuru Brian Encinia tarafıdan durduruldu.
Bland, Encinia yaklaşırken sigarasını yaktı ve söndürmeyi reddetti.
Protestosu sonrası polise saldırmakla suçlanan Bland, gözaltına alındı. 3 gün sonra da cezaevinde intihar etti. Polis tarafından öldürülmese de onun ölümü sonrası ABD’nin dört bir yanında protesto gösterileri düzenlendi.
#SayHerName (Onun Adını Söyle) adlı sosyal hareket hızla yayıldı. Polis şiddetine kurban giden siyah kadınlar anıldı. Soruna dikkat çekildi.
Bland’in başına gelenleri anlatan belgesel 2018’de ABD’de HBO televizyonunda yayımlandı.
Philando Castile, Minnesota eyaletinin Falcon Heights kentinde bir trafik ışığında polis memuru Jeronimo Yanez tarafından vurularak öldürüldü.
Castile’in kız arkadaşı olay sonrası yaşananları sosyal medya hesabından canlı yayımladı.
Yanez ikinci derece cinayetle de suçlanmasına karşın, bir yıl sonra yargılandığı davada jüri tarafından suçsuz bulundu.
26 yaşındaki muhasebeci Botham Jean, apartmanında, görevde olmayan polis memuru Amber Guyger tarafından öldürüldü.
Guyger, Jean’in apartmanına yanlışlıkla girdiğini, hırsız olduğunu düşündüğünü söyledi. Jean silahsızdı.
Kendi apartmanına girdiğini düşündüğünü söyleyen Guyger, 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
28 yaşındaki tıp öğrencisi Atatiana Jefferson, Dallas’ta polis memuru Aaron Dean tarafından kendi yatak odasında vurularak öldürüldü.
Jefferson’ın komşusu, kurbanın evinin kapısının açık olduğunu söyleyerek polis çağırmıştı.
Dean, Jefferson’ı yatak odasının penceresine yaklaşarak vurdu. Cinayetle suçlansa da henüz yargılanmadı.
26 yaşındaki acil yardım çalışanı Breonna Taylor’ın Kentucky eyaletinin Louisville kentindeki apartmanına giren polis memurları sekiz el ateş açtı.
Yürütülen bir uyuşturucu operasyonu kapsamında polislerin evi arama izni vardı. Ancak evde uyuşturucu bulunmadı.
Taylor'ın ailesi polis memurlarının çocuklarını ya da sevgilisini değil, zaten gözaltında olan ve aynı apartmanda yaşamayan, ilgisiz bir şüpheliyi aradıklarına inanıyor.
Louisville polisi ise açılan ateşe karşılık verdiklerini ve bir polis memurunun olayda yaralandığını söylüyor.